Demirtaş’ın açıklamasından başlıklar şöyle:
KORKUNUZLA TOPLUMA ZARAR VERMEYİN: Bu dönemde yasama, yürütme, yargı ve medya koltuklarında oturarak korkuya teslim olanların durumu ibretlik ve utanç vericidir. Bu koltuklarda oturup korkuya teslim olanlar işlenen bütün suçların da asli ortağıdır. Korkudan adil davranmayan bir hakim, korkudan sesini çıkarmayan bir milletvekili ya da gazeteci bu halka son bir iyilik yapmalı ve istifa ederek korkusunu evinde yaşamaya devam etmelidir. Sizin korkunuz başkasına ve toplumun geneline zarar veriyorsa buna hakkınız yoktur. Maalesef bu iktidarın zorbalığı ve hukuksuz uygulamaları gerçekleştirebiliyor olması bu korkakların sayesindedir. Bizi yasadışı, korsanvari bir şekilde iktidarın emriyle tutuklatmak korkaklıktır, acizliktir. Herkes emin olsun ki, adil bir yargı huzurunda bu korkaklardan hesap soracağız.
HALKIMIZ DAHA CESUR: Halkımız bu korkaklardan daha cesur davranmış ve korkuyu yenmiştir. Devlet, yargı ve medya içinde çöreklenmiş ve korkudan başını bile kaldıramayan bu kesimi tarih utançla anacaktır. Yargı ve medya içinde olup da adil davranışın onurunu koruyanları tenzih ederek bunları belirtiyorum. Bize karşı ağır bir suç işlendi ve işlenmeye devam ediyor. Bütün yargıçlar da bunun farkında, ama bazıları korktukları için boyun eğmiş durumdalar. Onlara çağrım, hiç değilse onurunuzu kurtarın ve istifa edip gidip evinize kapanın, bir odada korkun. Hiç değilse korkaklığınızla başkalarına zarar vermemiş olursunuz.
AK PARTİLİ, CHP’Lİ, MHP’Lİ, HDP’Lİ DEMEDEN… Böyle bir ortamda içerde ve dışarda korkuya teslim olmayan, direnen, cesaretin onurunu temsil eden on milyonlarca yurttaşımızı kutluyorum. Türkiye’nin demokratik geleceğini direnenler belirledi, belirlemeye devam ediyor. Referanduma giderken herkesi bu korkuyu yenerek sandığa gitmeye, korkuya ‘HAYIR’ demeye davet ediyorum. Cesaret bulaşıcıdır. Kürt, Türk, Alevi, Sünni, AK Partili, CHP’li, MHP’li ve HDP’li demeden el ele verip cesareti birbirimize bulaştıralım. Emin olun ki, iyilik kazanacak, hepimiz kazanacağız. Mutlaka kazanacağız… / Duvar