DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Daha önce aday çıkaracakları 27 seçim çevresini açıkladıklarını hatırlatan Doğan, aday çıkaracakları 7 ili daha açıkladı. Doğan DEM Parti’nin Ankara, Antalya, Bolu, Konya, Kocaeli, Kayseri, Samsun’da aday çıkaracaklarını söyledi.
CHP İLE İŞ BİRLİĞİ OLASILIĞI: İLGİLİ KOMİSYONLAR ÇALIŞMA YÜRÜTECEK
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le yaptığı görüşmeye ilişkin de bilgi veren Doğan, DEM Parti Eş Genel Başkanlarının da CHP Genel Başkanının da yerel seçimlerde güç birliğini görüşmede gündeme aldıklarını açıkladıklarını hatırlattı ve “Her iki partinin ilgili komisyonları çalışmaları yürütecek. Henüz netleşen bir şey yok. Çalışmalar ilerledikçe kamuoyu düzenli bir biçimde bilgilendirilecek, tüm süreçlerde olageldiği gibi açık ve şeffaf bir biçimde bunları sizlerle paylaşacağız” dedi.
‘CHP İLE ORTAKLIK OLURSA PAYLAŞILACAK AMA HENÜZ PAYLAŞMAYA DEĞER BİR DURUM YOK’
Doğan, CHP ile bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin soru üzerine şunları söyledi: “Bir ortaklaşma olacak mı olmayacak mı? Henüz bu konuda netlik kazanmış bir şey yok. Bunlar ilgili komisyonlar tarafından, her iki partinin ayrı komisyonları tarafından karşılıklı bir biçimde değerlendirilecek. Ortaklık konusunda bir mutabakat, kent uzlaşısı çerçevesinde gelişirse o da sizlerle olgunlaştığı zaman paylaşılacaktır. Ama henüz paylaşmaya değer bir durum söz konusu değil."
‘PARTİMİZİN ADAYINI DEĞİL O KENTİ YÖNETECEK ADAYI SEÇİYORUZ’
Partisinin 13-14 Ocak’ta 90 seçim bölgesinde yapacağı ön seçime dair de bilgi veren Doğan 100 bine yakın delegenin sandık başına gideceğini söyledi ve “Böyle bir pratik ilk kez hayat geçiyoruz. O yüzden haftalardır boşuna bir demokrasi şöleni tanımlaması yapmıyoruz. İçini, altını ve sahaları dolduruyoruz. Partimizin adayını değil aslında, o ili, ilçeyi, beldeyi yönetecek adayı seçiyoruz” diye konuştu.
‘SANDIKTAN ÇIKAN SONUÇ PARTİMİZİN KABUL EDECEĞİ SONUÇTUR’
Ön seçimlerde sandıktan çıkan sonucu kesinlikle hayata geçeceğini ifade eden Doğan, “Bir kez daha tüm açıklığı ile söylüyorum ki sandıktan çıkan sonuç partimizin kabul edeceği saygılı olacağı bir sonuçtur. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. O yüzden tüm delegeleri özellikle kendi iradelerini yansıtabilecek adayları seçebilmek için sandık başında olmaya, sandık güvenliğini sağlamaya ve oylarına sahip çıkmaya dair çağrımızı yineliyorum” dedi.
BÖLGEDE ARTAN SEÇMENLER: DEMEK Kİ POLİSLER EVDEN ONLİNE ÇALIŞIYORLAR
Seçim yaklaşırken tespit ettikleri hukuksuzluklar olduğunu kaydeden doğan, “Bakın seçim bölgem Şırnak’a gidelim. İşsizlik ve yoksulluk nedeniyle göç veren bir şehir. Birdenbire seçmen sayısı yerel seçimlere aylar kala 8342 kişi Şırnak Merkez’de. Açabilirim daha çok örnek verebilirim. Düşünün bu kadar göç veren bir şehirde nasıl olur da seçime aylar kala 8342 kişi artabilir. Yine bir diğer örnek Iğdır’da iki yeni mahalle en az 4361 şüpheli seçmen kaydı var. Bunlardan biri daha 7 ay önceki seçimde olmayan bir adreste toplam 743 erkek seçmen olarak kaydedilmiş. Adres sorgulama sisteminde buranın il emniyet müdürlüğü olduğunu tespit ediyoruz. Iğdır il emniyet müdürlüğünde belli ki 743 polis ikamet ediyor. Iğdır ilinde demek ki polisler evden online çalışıyorlar. Bunun başka izahı olamaz” diye konuştu.
'DEMİRTAŞ ZATEN SİYASETTE'
Doğan, “Selahattin Demirtaş 14 Mayıs seçimlerinin ardından aktif siyaseti bıraktığını söylemişti. Fakat geçtiğimiz günlerde Eş Genel Başkanlarla görüşen Demirtaş, partiye önerilerde bulundu mu? Demirtaş DEM Parti ile siyasete geri mi döndü?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Demirtaş zaten siyasette. ‘Aktif siyaseti bıraktım’ açıklamasından sonra da savunmalarında nasıl siyasetin içerisinde olduğunu görmüşsünüzdür. Keşke geri dönebilse, keşke bu haksız ve hukuksuz tutuklamalar sona erse ve içeride rehin tutulan tüm siyasetçilerimiz çıkabilse ve kaldıkları yerden devam edebilseler. Zaten haksız bir şekilde hapisteler. Dolayısıyla siyasetçilerimiz oldukları yerden siyasete devam ediyorlar. Ne vazgeçtiler ne ayrıldılar ne de böyle bir durum söz konusu" dedi.
‘AÇLIK GREVLERİNİN DÖNÜŞÜMSÜZ HALE GELMEMESİ, HAPİSLERDEN CENAZELERİN ÇIKMAMASI ÇAĞRISI VAR’
PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit sebebiyle cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin soruyu da yanıtlayan Doğan, “100’ü aşkın cezaevinde yüzlerce siyasi tutsak 27 Kasım’dan bu yana açlık grevinde. Talepleri Kürt sorununa demokratik çözüm ve Sayın Öcalan'a özgürlük. Aynı zamana barış annelerinin Diyarbakır, Van, İzmir, Adan, Mersin ve İstanbul’da adalet nöbetleri var. Barış anneleri kaygılı, kendilerini ziyaret eden milletvekili ve yöneticilerimize, barış aktivistlerine ilettikleri talepleri tahmin etmek zor değil. Açlık grevlerinin dönüşümsüz bir hale gelmemesi, hapislerden cenazelerin çıkmaması ve konuda hükümetin adım atması için çağrıda bulunuyorlar. Seslerini duyurmaya çalışıyorlar” diye belirtti.
‘ÖCALAN’IN ROLÜNÜN ÖNEMİ KONUSUNDA DERS ÇIKARMAZSAK TÜRKİYE’NİN BARIŞINA GEÇ KALIRIZ’
Öcalan’a çeyrek asırdır tecrit uygulandığını belirten Doğan, “Sayın Öcalan’ın tecrit koşullarına ilişkin söz kurmadığımız gün yok. Niye her gün bu konuya dair her gün açıklama yapmak gereği duyuyoruz? 90’lardan bu yana Türkiye’nin çatışma deneyimi çözümüne baktığımızda Öcalan’ın devreye girdiğinde yaşananları hatırlayalım; çatışmasızlığın kazandırdığını hatırlayalım. Dolasıyla tecrit son bulmalıdır” dedi.
Partisinin Öcalan’a uygulanan tecridin son bulması için Adalet Bakanlığı nezdinde çok sayıda girişimleri olduğunu anlatan Doğan, “Bu kadar uzun süreli, kanunsuz, hukuksuz bir tecrit yapılamaz. Kişiye özel bir uygulama yapılamaz. Ailesi ve avukatları ile görüştürülmüyor. Sadece kendisi değil kendisiyle birlikte olan diğer tutsaklar da görüştürülmüyor, hiçbir haber alınamıyor. AİHM’e de yapılmış sayısız başvuru var. Bu konunun kaygı yaratıyor olmasını kamuoyu tarafından anlaşılır olması gerekiyor. Bu yalnızca DEM Parti’nin görevi değil. Bu kayyım meselesi gibi yalnızca DEM Parti’yi ilgilendiren bir konu olmamalı. Öcalan’ın barışa dönük rolünün bu kadar önemli olduğu konusunda geçmiş tecrübelerden dersler çıkarmazsak maalesef Türkiye’nin barışına geç kalmış oluruz. Türkiye’nin demokratikleşme ihtimalini ıskalamış oluruz” diye konuştu. / Gazete DUVAR