Yargıtay, Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına yönelik davada, “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla verilen hapis cezalarının infazının durdurulmasına karar verdi. Kararında ardından, cezaevinde bulunan Hakan Karasinir, Güray Öz, Musa Kart, Önder Çelik ve Mustafa Kemal Güngör tahliye edildi.
Tahliye olanlar adına ortak açıklamayı yapan karikatürist Musa Kart, “Mizah duygusunu yitirmiş ülkelerde yaşamak zordur. Ama her şeyin mizah olduğu ülkelerde yaşamak daha da zordur. Ne yazık ki her şeyin mizah olduğu bir dönemden geçiyoruz. Dava dosyamıza da bakıldığında bu görülecektir” dedi.
‘BİZİM İÇİN HAPİS İSTEYEN SAVCI FETÖ’DEN YARGILANIYOR’
9 ay tutuklu kaldıktan sonra hakim karşısına çıktıklarını hatırlatan Kart, “Çağdaş hukuk devletlerinde insanlar önce yargılanırlar sonra ceza alırlar. Bizde tam tersi oldu. 9 ay Silivri’de tutuklu kaldıktan sonra hakim karşısına çıkabildik. Yani peşinen cezalandırıldık. Bakın bizim için 30-40 yıl ceza isteminde bulunan savcı, ‘FETÖ terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla yargılanıyor ve hapis cezası isteniyor. FETÖ’yle irtibatlandırıldık. Çünkü herkesin bildiği bir seyahat şirketini aradık, bir pideciyi aradık, parkeciyi aradık” diye konuştu.
‘YARGITAY’A GİTME HAKKINDAN MAHRUM BIRAKILDIK’
Cezalarının 5 yılın altında olması nedeniyle Yargıtay’a başvuramadıklarını dile getiren Kart, “Aynı dosyadan yargılanan 5 yıldan fazla ceza istenen arkadaşlarımıza Yargıtay’a gitme hakkı verilmişken bizler, yani 5 yıldan az ceza verilenler bu haktan mahrum bırakılmış ve ikinci kez cezaevine yollanmıştık. Üstelik Anayasa Mahkemesi Başkanı hak ihlaline işaret etmişken Adalet Bakanı ‘Bir gün bile içeride kalmamaları gerekir’ demişken” ifadelerini kullandı.
‘BİR YANLIŞTAN DÖNÜLDÜ’
“Doğrusu bu kadar komiklik bir karikatüristin bile hayal gücünü aşıyor” diyen Musa Kart, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaklaşık 4 buçuk ay önce Kandıra Cezaevi’ne girerken şöyle söylemiştik: Bu dava yani Cumhuriyet davası halkın vicdanında görülmeye devam edecektir. Nitekim öyle de oldu. Ve Yargıtay’ın verdiği kararla bir yanlıştan dönüldü. Şimdi ömrümüzden çalınan aylar yıllar üzerinden mağduriyet edebiyatı yapacak değiliz. Ama çağdaş bir hukuk devleti talebimizden vazgeçmeyeceğiz.”