Türk Meclisi’nde bir basın toplantısı düzenleyen BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Öcalan’a yönelik 15 yıl önce gerçekleşen komployu kınadı.
Baluken, “9 Ekim 1998’de Türkiye, ABD ve NATO’nun başını çektiği, bölgesel bir kaosu hedefleyen 9 Ekim komplosunun 15. Yılına girmiş bulunmaktayız. Sn. Öcalan’ın şahsında Kürt halkını teslim almaya çalışan tarihi bir Türk-Kürt savaşını başlatmayı amaçlayan ve Ortadoğu’da da halkları karşı karşıya getirecek büyük bir savaşı dayatan bu komployu kınıyoruz” dedi.
“Bu 15 yıllık süreç içerisinde gerek ülke içinde gerekse de Ortadoğu bölgesinde birçok değişim ve dönüşüm yaşanmış, bugün de yaşanmaya devam etmektedir” diyen Baluken, şunları ifade etti: “Aradan geçen on beş yılda Sn. Öcalan üzerinde şekillenen komplonun kazananları ve kaybedenleri de tarih sahnesindeki yerlerini almaya başlamıştır. Sn. Öcalan’ın 9 Ekim 1998 yılında Suriye’den çıkarılması sürecindeki amaç, Kürtlerin inkâr ve imhasına dayalı, Kürt Sorununda çözümsüzlüğü hâkim kılacak bir ortamın yaratılması ve yeni Ortadoğu projesinin inşası ile ilgili kanlı bir zemin hazırlamaktı. Bu yolla hem Ortadoğu’da kırk milyonluk bir nüfusa sahip ve dört parçaya bölünmüş Kürt halkını hem de Türkiye halklarını kanlı bir savaşla esaret altına alma amaçlanmıştı.”
Baluken, 15 yıl sonra komplonun pek çok ayağının Öcalan’ın, Kürt halkının ve Türkiye halklarının duyarlı yaklaşımı ve direnişi ile boşa çıkarılmasına rağmen, kaosu hedefleyen ruhun günümüzde de hala aynı çabaları sürdürmeye devam ettiğini belirtti.
Baluken, şunları ekledi: “2013 yılına geldiğimiz bugünlerde herkes görmektedir ki, ne Kürt halkı tarihte kaybedilebildi ne de Kürt Özgürlük Hareketi tasfiye edilebildi. Egemenlerin çözümsüzlük politikaları, halkların eşitlik, özgürlük ve demokratik çözüm taleplerine yenik düşmek zorunda kaldı. Sonuçta Türkiye’de Kürt Sorunun demokratik çözümü halklar tarafından benimsenirken, diğer tarafta Kürt, Türk, Alevi, Nusayri, Süryani, Arap halkları Rojava’da birlikte yaşamın ve eşit yurttaşlığın temellerini attı.
Rojava’da bütün farklı kimliklerin, inançların bir arada yaşamasını felsefik ve ideolojik temellerinin Sn. Öcalan tarafından atıldığı bugün taraflı, tarafsız tüm çevreler kabul etmektedir. Yani Sn. Öcalan’ın Rojava, Suriye ve Ortadoğu’da çıkmasını hedefleyen komploya halkların cevabı Rojava devrimi olmuştur. Yine bugün Türkiye’de yüz yıllık bir geçmişi, otuz yıllık bir çatışmalı süreci içerisinde barındıran Kürt Sorununun demokratik çözüm sürecinin merkezinde de Sn. Öcalan bulunmaktadır. Dolayısıyla Sn. Öcalan’a yaklaşım; Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da barışa sürecine yaklaşımın temel belirleyenlerinden biridir.”
AKP iktidarının komplo ruhunun anlamadığını kaydeden Baluken, şöyle dedi: “Bugün Demokratik Çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklık, esas itibariyle AKP hükümetinin bu komplo ruhunu anlamadığını göstermekte, komployu boşa çıkaracak sürece stratejik değil; pragmatik, güncel siyasi konjonktür endeksli yaklaşım içerisinde olduğunu ortaya koymaktadır. Birçok defa kamuoyunda ifade edildi, burada da ifade etmekte yarar var. Sn. Öcalan’ın varlığı ve politik misyonu 90’lı yıllardan bugüne kadar Türkiye’de Kürt Sorununun barışçıl çözümü için halklar nezdinde bir şanstır.
Sn. Öcalan, 1993 yılında merhum Özal ile yapılan görüşmeler sonrasında deklare ettiği ilk ateşkeste ifade ettiği, “Türkiye’nin olumlu yanıt vermesi ve sorunu Kürtlerin demokratik haklarının ve kimliklerinin tanınarak barışçıl bir şekilde çözmeye istekli olduğunu göstermesi halinde bunun kalıcı bir barışa döneceği” sözleri de Sn. Öcalan’ın yirmi yılı aşkın bir süredir Türkiye ve Ortadoğu’da barışı inşa edecek bir çaba içinde olduğunun kanıtıdır.”
Öcalan’a yönelik tecride son verilerek yeni bir yaklaşım gösterilmesini isteyen Baluken, bunun tarihsel bir sorumluluk olduğunu ifade etti.
Baluken şunları belirtti: “Gerek toplumumuzdan yükselen barış talebi gerekse de tarihin bugün 15. yıldönümünü dayattığı 9 Ekim Komplo ruhunun tamamen bitirilmesi için Sn. Öcalan’ın barış sürecinde konumuna ilişkin bir değişimin hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sn. Öcalan’ın konumu sürecin ilerlemesi adına tekrardan AKP hükümetinin samimiyetsizliğine kurban edilmeden, stratejik bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Sn. Öcalan’a yönelik evrensel hukuk değerleri çiğnenerek yıllardır uygulanan insanlık dışı ağır tecride son verilmesi, kamuoyu ile sağlıklı iletişim kanallarının kurulması tarihsel bir sorumluluktur.
Bu vesileyle, 15. yıldönümünde 9 Ekim komplosundan çıkarılacak derslerin, bugün Türkiye siyasetinde belirleyici bir niteliğe sahip olduğunu belirterek, 15 yıl önce kurgulanan siyasi batağın Türkiye adına derinleşmemesi için Sn. Öcalan’a yönelik yaklaşımın değişmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz.” / anf