Barzani, uzun söyleşide referandum kararından geri adım atmayacaklarını vurguladı; Türkiye ile İran’ın tepki olarak sınırı kapatma ihtimali hakkında da “Sınırlarımızın kapanmasını ve komşularımızla ilişkilerimizin kötüleşmesini istemiyoruz. Ama eğer kapatmak istiyorlarsa bırakın kapatsınlar” dedi. Barzani’nin BBC Farsça Servisi’nden Nafiseh Kohnavard’ın sorularına yanıtları şöyle:
Referandum gerçekleşecek mi?
Evet, referandum planlandığı gibi 25 Eylül’de gerçekleşecek.
Türkiye ve İran gibi komşularınız, merkezi Irak hükümeti ve hatta müttefikiniz ABD referandumu ertelemenizi talep etti. Referandumu ertelemek için bir şartınız var mı?
Tüm bu çekincelere saygı duyuyorum fakat bu talepler mantıklı değil. Neden bu referandumu erteleyelim? Birleşmiş Milletler’e veya uluslararası yasalara karşı gelen bir şey yapmıyoruz ki. Kendi kaderini tayin hakkı herkesin bildiği bir uluslararası haktır. Onlardan, referandumu ertelememiz durumunda bize bir alternatif sunmalarını istedik fakat kimse bir alternatif önermedi. Bu yüzden referandumu gerçekleştireceğiz.
‘TÜRKİYE VE İRAN ALTERNATİF SUNMADI’
İran, Türkiye ve hatta ABD gibi pek çok aktör sizinle Bağdat arasında arabuluculuk yapmayı önerdi ama Bağdat’ın iradesine rağmen bu referandumu gerçekleştiriyorsunuz.
Bunun zamanı geçti. Evet Amerikalılar ve İran ve bazı diğer ülkeler bizden Bağdat ile konuşmamızı talep etti. Onlara tavsiyeleri için teşekkürler diyoruz ama bizden bekledikleri şey Bağdat’a bir delegasyon göndermek. Oraya bir süreliğine bir delegasyon göndersek bütçe ve diğer konularla ilgili sorunlarımız bir süreliğine çözülebilir ama 2-3 ay sonra her şey eski haline döner. Eğer bir ilişkide güven zedelenmişse onu tamir etmek çok zordur. Bağdat’la kötü bir tecrübemiz oldu, daha iyi olabilirdi, ama buna devam etmek hoş olmayan sonuçlar doğurur. Bu yüzden bırakın iyi komşular olalım ve birbirimizi tamamlayalım. Tekrar ediyorum, pazarlığa geri dönüp Bağdat’la kalma dönemi bizim için geçti.
O zaman referandum kararından geri dönmeyeceksiniz… Neden referandum için doğru zamanın şu an olduğunu düşünüyorsunuz? Özellikle de IŞİD’e karşı mücadele henüz bitmemişken…
Bu referandumu bu zamana kadar ertelememiz bile bir hataydı. Eğer daha fazla geciktirirsek işler daha kötü olacak. Bu yüzden doğru zamanın geldiğini düşünüyoruz.
Bunun bölgeye daha fazla istikrarsızlık getirebileceğinden endişelenmiyor musunuz?
Bu bölgede ne zaman istikrar ve güvenlik vardı da kaybetmekten endişelenelim? Irak ne zaman bir bütün oldu da bütünlüğüne zarar vermekten endişe edelim? Bunları söyleyenler yalnızca bizi durdurmak için bahaneler üretiyor. 2003’te Bağdat’a gittiğimiz bağımsız, federal ve demokratik bir Irak olabileceğini umuyorduk. Ama olmadı. Irak Kürdistanı’nın halkının haklarını görmezden geldiler ve onlara kötü davrandılar. Referandumu yapmamamızı isteyenler o zamanlar buna önem vermeliydi. Bu Kürdistan halkının kararıdır, benim değil. Onlar bağımsızlık istiyor ve benim bunu değiştirmeye ne yetkim ne hakkım var. Evin sahibi, evi için neyin iyi neyin kötü olduğunu daha iyi bilir. Bazılarının dışardan gelip bize neyin iyi neyin kötü olduğunu söylemesini çok garip buluyorum. Bizim için neyin iyi neyin kötü olduğunu biz biliriz.
‘RİSK ALMIYORUZ’
ABD ve İngiltere gibi ülkeler bile, bunun IŞİD’e karşı mücadeleyi etkileyebileceği ve bütün enerjinin bu mücadeleye verilmesi gerektiğini söylerken büyük bir risk aldığınızı düşünmüyor musunuz?
Hayır, buna katılmıyorum. Bu IŞİD’e karşı mücadeleyi hiçbir şekilde etkilemez. Bu savaşa çok katkıda bulunduk ve daha fazla da bulunabiliriz. Ama size bir şey söyleyeyim. Elime ilk silah aldığımda 16 yaşındaydım ve hedefim bağımsız bir Kürdistan ülkesi kurmaktı. Hep bunun için savaştım ve bu uğurda ölmeye hazırım.
Kürdistan’da bile bu referandumla ilgili bir fikir birliği yok gibi gözüküyor. Kürdistan’ın ikinci büyük partisi Goran (Değişim) Hareketi bu referanduma hâlâ karşı çıkıyor.
Bu partiler ve grupların üzerinde bir mesele. Kürdistan’ın dört bir yanından tüm etnik grupların oy kullanmasının talep edilmesinin nedeni de bu. Goran’ın liderlerinin de “evet” oyu kullanacağını düşünüyorum.
Bazıları sizin yalnızca makamınızı korumak istediğinizi ve bu yüzden referandumu düzenlediğinizi öne sürüyor.
Allah onlara akıl fikir versin! Zaman onlara gerekli yanıtı verecek.
Partinize yakın bazı basın kuruluşları bu referanduma karşı çıkanlara hain diyor. Size muhalefet edenler hain midir?
Bırakın buna insanlar karar versin. Bu konuda herhangi bir şey söylemek istemiyorum. İnsanlar istediklerini düşünmekte serbesttir. Bu yüzden referandumda hem eve hem hayır seçeneği var. Referandumda herkese bu fikre karşı çıkma hakkı veriyoruz.
‘HAYIR DİYENLERE BASKI YAPILMAYACAK’
O zaman hayır diyeceğini açıkça söyleyen biri baskı veya soruşturmayla karşılaşmaz diyebilir bilir misiniz?
Kesinlikle. Herkes istediği kararı vermekte özgürdür. Bu onların ülkesi ve onlara hiçbir şey olmaz.
En hassas konulardan biri de Kerkük gibi tartışmalı bölgeler. Orada yaşayan çoğu Türkmen ve Arap’ın bu referandumu istemediği anlaşılıyor. Bu konu hakkında ne yapacaksınız?
2005’te Irak Anayasası’nın 140. maddesi üzerine anlaşmamız, bu kentin veya Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sınırları dışındaki diğer Kürdistani bölgelerin Kürdistan kimliklerinden şüphe duyduğumuz anlamına gelmiyordu. Ama 2007’de 140. maddenin uygulanma zamanı geldiğinde Irak hükümeti ve parlamentosunda hâlâ aktif olan bazı isimler bu maddenin öldüğünü söyledi. Bugün kararımızın sorunlu olduğunu söylüyorlarsa bunun sorumlusu kendileridir. Biz Kerkük’ün Kürtlere ait olduğunu söylemiyoruz. Kerkük tüm etnisitelerin bir arada var olmasının sembolü olmalıdır. Eğer Kerkük halkı bu referandumda “hayır” derse kararlarına saygı duyacağız. Ama kimsenin bizim orada referandum düzenlememizi engellemesini kabul etmeyiz.
Bazı Iraklı Şii milisler bu bölgeler üzerinden tehditler savurdu. Bu işi ne kadar ileriye taşırsınız? Gerektiğinde savaşa girer misiniz?
Kimseyle savaşmak zorunda kalmayacağımızı umarız, bunu istemiyoruz. Eğer bizi sadece lafla tehdit ediyorlarsa bırakın yapsınlar. Ama eğer bunu daha öteye taşıyıp tehditlerini hayata geçirmek isterlerse daha farklı bir durumla karşı karşıya kalırız.
‘HER BİR KÜRT KERKÜK İÇİN SAVAŞA HAZIR’
O zaman savaş ihtimalini dışlamıyor, Kerkük gibi kentler için savaşa girebileceğinizi söylüyor musunuz?
Kerkük’ün tüm etnik ve dini grupların bir arada yaşamasının simgesi olduğunu görmeyi istediğimi açıkça söylüyorum. Ama herhangi bir grup Kerkük’ün durumunu güç kullanarak değiştirmeye çalışacaksa her bir Kürdün bunun için savaşa hazır olduğunu bilsin.
Bazen Türkiye veya İran’ın, çekincelerine rağmen referandumu gerçekleştirmeniz durumunda sınırlarını kapatma ihtimali olduğunu duyuyoruz. Bundan endişelenmiyor musunuz?
Son 25 yılda bölgede istikrara yardımcı olduğumuzu İran’a, Türkiye’ye ve diğer komşulara kanıtladık. Referandum hiçbir ülke için bir tehdit değildir. Eğer Kürdistan ülkesi kurulursa bu da güvenlik ve istikrara yardımcı olur. Sınırlarımızın kapanmasını ve komşularımızla ilişkilerimizin kötüleşmesini istemiyoruz. Ama eğer kapatmak istiyorlarsa bırakın kapatsınlar.
Eğer kapatırlarsa buna yanıtınız nasıl olacak?
Henüz olmamış şeyler hakkında konuşmak istemiyorum ama bizi sınırları kapatmakla tehdit edenlere açlıktan ölmeyeceğimizi söylemek isterim. Sınırları kapatmak kendi çıkarlarına da olmayacaktır.
‘SINIRI KAPATMAZLAR’
Peki böyle bir şey yapabileceklerini düşünüyor musunuz? Delegasyonlarla görüşmelerden çıkardığınız izlenim nedir?
Böyle bir şey yapacaklarına inanmıyorum çünkü pek çok ortak çıkarımız var. Ama bazen bazı yetkilileri böyle şeyler söylüyor, bu ifadeler sözde kalmayıp uygulamaya geçse bile ne yaparlarsa yapsın kararımızdan pişmanlık duymamızı sağlayamayacaklarını belirtmek isterim.
Peki ya ABD? Onlarla bağlarınızı koparmaktan endişelenmiyor musunuz?
Hayır, çünkü Amerikalılar bize referandum yapmamamız gerektiğini söylemediler. Sadece dikkatlerin IŞİD’le mücadeleye verilmesi gerektiğini ve bunun dikkatleri başka bir noktaya çekeceğini, bu yüzden doğru zaman olmadığını söylüyorlar ama ben bunu kabul etmiyorum. Neden halkımızın hakkı göz ardı edilsin? Demokrasi, insan hakları ve uluslararası yasalar hakkında savundukları değerlere ne oldu? Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’ne saygıları nereye gitti?
‘TÜRKİYE’DEKİ KÜRTLER MİSAFİR DEĞİL’
Türkiye ve İran gibi komşularınızın büyük Kürt nüfusları var. Onların çoğu yeni kurulacak Kürdistan’a katılmak isteyebilir. Onlara mesajınız nedir?
Her bir parçanın kendi özellikleri vardır. Hepsinin kendi toprağı vardır. Bu yüzden kendi ülkelerinin hükümetleriyle barışçıl müzakereler sonucu bir anlaşmaya varmaları gerekir. Onların haklarını destekliyoruz ama sorunlarını merkezi hükümetleriyle çözmeleri gerektiğini düşünüyoruz.
Yani Kürdistan’a katılmak isterlerse onları kabul etmeyecek misiniz?
Onların haklarını destekliyoruz. Ama sorunlarını kendi ülkelerinde çözmeliler. Eğer bize katılmak isteyebileceklerinden bahsediyorsanız onların Türkiye ve İran’da misafir olmadıklarını söylemem gerekir. Hepsinin kendi yerleri var ve sorunlarını orada çözmeliler. Onları taleplerinin peşine düşmeye ve haklarını barışçıl yollardan elde etmeye davet ediyoruz.
Azınlıkların hakları ne olacak? Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki evlerini terk etmek zorunda kalan Süryanileri duyuyoruz. Bunlar doğru mu?
Kürdistan’da herkesin eşit ve kardeş olacağını vurgulamak istiyorum. Bizim miras aldığımız kültür budur. Eğer bazı köylerde komşular arasında sorunlar yaşanmışsa bunun bizim politikamızla alakası yoktur. Bu çatışmaları desteklemiyoruz. Hepsi bizim için değerlidir ve kendileri hakkında kararlar vermekte özgürdür. Tüm Ezidiler, Şabaklar, Kakailer, Araplar ve Türkmenlerin Kürtlerle eşit hakları olacak. Hiçbir ayrım olmayacak.
Peki ya Kürdistan’a katılmayı kabul etmezlerse?
Kürdistan’a katılmayı kabul etmemekte özgürler. O durumda Bağdat ile kalmaya devam edebilirler. Gelecek hakkında endişeli değil misiniz? Veya en büyük çekincenizin ne olduğunu sorayım. Hiçbir endişem yok. Canınızı vermeye hazırsanız sizi ne endişelendirebilir ki?
Peki tüm halkın böyle bir risk almaya hazır olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu durumu sürdürmek her şeyi kötüleştirecektir çünkü hiçbir ışık vadetmiyor. Her geçen gün daha da karanlık olacak. Eğer kendi bağımsız ülkemiz olursa ekonomimiz daha iyi büyür. İnsanların endişelenebileceğini biliyorum. Bir risk var ve bunu inkar etmiyorum. Ama oturum hiçbir şey yapmadan beklemek bir karar vermekten daha korkutucu.
Durumun iyiye gideceğinin garantisini nasıl verebilirsiniz?
Diğer ülkelerle anlaşmalar imzalarken ve Kürdistan’a yatırım çekerken elimiz daha güçlü olacak. Şu an bunu yapamıyoruz.
’24 SAAT DE DEĞİL, AÇIK UÇLU DA DEĞİL’
Diyelim referandum yapıldı ve kazandınız. Nasıl bir yol haritası olacak? Kürdistan devletini ne zaman göreceğiz?
Bu ilk adım. Tarihte ilk defa Kürdistan halkı geleceğine özgürce karar verecek. Sonrasında Bağdat ile görüşmelere başlayacağız, sınırlar, su ve petrol konusunda bir anlaşmaya varacağız. Biz bu adımları atacağız ama kabul etmezlerse bu ayrı bir durum olur.
Kabul etmezlerse ne olur?
Bekleyip görelim. Önyargılı olmak istemiyorum. Önce konuşmak istiyoruz çünkü gerginlik istemiyoruz.
Ama ucu açık bir süreç olmayacak değil mi?
Tabii ki ucu açık bir süreç olmayacak. Öte yandan kimse referandumdan 24 saat sonra her şeyin hallolmasını beklemesin. Yavaşça ilerlemeliyiz. Ama elbet bir sonu olacak.
Sınırlarınız nerede olacak?
Bu konuları önce Bağdat’la konuşmak istiyoruz. Açık ve dostane bir müzakere istiyoruz ve bunu tarihsel ve coğrafi belgelerle çözmek istiyoruz.
Bağdat’la müzakerelerinizde temel sorun nedir?
Rekabet ve iktidarda olanların kendi aralarındaki anlaşmazlıklar.
Komşularınızın bu noktada yardımcı olabileceğini düşünüyor musunuz?
Evet, İran yardım edebilir.
İran ne yapabilir?
Bağdat’ta Şiiler iktidarda ve İran’ın onlar üzerinde etkisi var, o yüzden İran’ın yardımcı olabileceğini düşünüyorum. ABD’nin temel endişesi Kürdistan’ın Irak’tan ayrılması durumunda ülkenin büyük bir kısmında İran’ın daha fazla etki göstermesi. Biz ayrılmazsak İran’ın etkisi mi azalacak? Amerikalılar sevse de sevmese de Irak halihazırda İran’ın etkisinde ve biz bunun hakkında ne yapabiliriz ki?
Yani Bağdat’tan ayrılmamanızın hiçbir yolu yok mu?
Hayır, artık çok geç. Irak’ın anayasasının bizi bir arada tutabileceğini düşünüyorduk ama bu olmadı ve oradaki maddelerin çoğu göz ardı edildi. Bu yüzden bağımsızlık hakkımız. (Kaynak: BBC Türkçe)