Gazeteci Kemal Göktaş’ın Kısa Dalga Podcast’teki ‘Zor Soru’ programına konuk olan Bilgen, Ahmet Şık’ın HDP’den istifasından üzüntü duyduğunu belirterek “Hem gazeteciliğiyle hem siyasi kimliğiyle verimli çalışmalar yaptığını düşünüyorum. Üzüntümü kendisi ile de partideki arkadaşlar ile de paylaştım” dedi. Kendisinin tercihinin “içeride kalıp mücadele etmek ve değiştirmeye çalışmak” olduğunu ve bunu Ahmet Şık’a da birkaç kez ifade ettiğini söyleyen Bilgen, HDP’nin yapısal sorunları olduğunu belirtti. Bilgen şunları söyledi:
SORUNLAR ORTADAN KALKMADI: Bir yapısal sorun var. HDP’de bir bileşenler hukuku var. Farklı zeminlerde mücadele eden örgütlü yapılar, bunlar bazı siyasi partiler, dernekler, dergi çevreler vb. partinin karar süreçleri içinde kendilerini nasıl ifade edecekleri, parti hukukunun ne olacağı, birey hukuku ne olacak bu durumda? Bütün bu tartışmalar ne yazık ki tüketilmiş, bir çözümü bulunmuş değil. Birileri bunu engelliyor anlamında söylemiyorum bunu. Bir olgunlaşma süreci bir değişim süreci yaşanıyor. Sorunlar tamamen ortadan kaldırılmış değil.
EN CEFAKAR KİTLE SORUNU ÇÖZMEYE YETMİYOR: Gerek bu konu gerekse Kürt sorununun hala çatışmalı düzeyde seyrediyor olması ve HDP’nin böyle bir mirasa sahip olması… Partinin en cefakâr, en sadık, yıllardır kendini partinin sahibi gören, en ağır bedelleri ödeyen bir kitlesi de var. Evet, bu kitle bu sorunu çözmeye yetmiyor. Seçmen sayısı itibariyle baktığınızda barajı geçmeye de yetmemiş yıllarca. Ama sonuçta bu sadece sayısal bir demokrasi iddiasında değilseniz bir biçimde bu sorunu önemsemek durumundasınız. Bekleyen, çözüm isteyen, acısı öfkesi her gün kabaran bir kitle var. Ama bir taraftan da bu sorunu hiç umursamayan Batı’da bir kitle var. İşte bu iki topluluk, iki Türkiye gerçeği, bir şekilde harmanlanıp birlikte siyaset yapabilir mi, bunu başarabilir mi? HDP bunun sınavını veriyor, bunun zorluklarını, sancısını yaşıyor. Bu yapısal zorluklardan ben Ahmet Şık’ın payına düşenlerin olduğu kanaatindeyim.
GELENEKSEL TABANIN YARATTIĞI ZORLUKLAR: Partinin geleneksel tabanı doğal olarak, haklı olarak 20 yıldır legal siyasetin içinde olduğu için partinin sahibi olarak görüyor. Çok yadırganacak bir şey değil ama bu genişlemeyi de engelliyor, frenliyor, zorlaştırıyor. Geçiş dönemini yönetebilmek gibi bir sancıdan bahsediyorum. Bir statükodan bahsediyorsak tırnak içinde bahsediyorum, geleneksel, bölgesel ve kimliğe dayalı bir siyasetten demokrasi cephesine dönüşümün sancıları olarak tanımlıyorum ben bunu. Bu doğal olarak dile de yansıyor, söyleme de yansıyor. Propaganda argümanlarına, parti bürolarının teşrifatına, söylemlere yansıyor. Bir de çatışmalı dönemde siyaset yapmakla diğer dönemlerde siyaset yapmak da farklı. Dönüp baskılarla tutuklamalarla mı uğraşacaksınız, yoksa içerde sağlıklı cesur iyi niyetli tartışmalar mı yapacaksınız? Parti tabanını eğitmek gibi şeyler de dahil.
Bilgen, “Burada bir liderlik sorunu da yok mu? Demirtaş’tan sonra onun yeri doldurulamadı mı?” sorusuna “Sayın Demirtaş da başarılı bir döneme imzasını attı ama kurumsallaşma dediğiniz şey tam da bu bireysel başarı öyküsünün daha kalıcı bir kazanıma dönüştürülmesidir. Partinin başarması gereken ve sayın Demirtaş’ın da katkı sunması gereken şey sonuç itibariyle bir kurumsallığın oluşmasıdır” yanıtını verdi.
Bilgen, “Parti içinde yeni kopmaların olmasını, tartışmasının büyümesini bekliyor musunuz?” sorusuna şu karşılığı verdi:
“Türkiye siyasetinde bence HDP’yi de aşan ama HDP’nin de payına bir şey düşüyor buradan, bir tıkanma var. Bir çözümsüzlük hali var. Daha farklı bir kırılmaya, kopuşa fırsat vermemenin yolu değişimi yönetmekten ve cesaretle tartışmaktan, kendini tartışmaktan geçer. Tartışmaları ne ihraçla bastırabilirsiniz ne kulak tıkayarak aşabilirsiniz. Hiçbir arkadaşımızı da feda edilecek, kurban edilecek, gözden çıkarılacak, bir saat içinde hakaretin, tahkirin falan muhatabı öznesi haline getirecek şeylerden kaçınmak gerekiyor.”
‘KAYYIM İDDİALARININ ARKASINDA MHP VAR’
Kars’ta belediyenin “PKK’lı ailelere yardım ettiği” iddialarını reddeden Bilgen “Bir şeyin olmadığını ispatlamak zor. İddia edenlerin iddialarını ispat etme yükümlülüğü yok. İş tamamen HDP’nin kardeş aile kampanyasından ibaret. Ne yardım eden ne de yardım alan ailelerin dinine, ırkına, milliyetine bakılmıyor” dedi.
Suçlama kampanyasının arkasında “MHP il örgütünün de desteklediği, sahip çıktığı, belediyenin son bir yılına damgasını vuran çeteleşmiş yapılar, rant grupları” olduğunu ifade eden Bilgen Mülkiye ve Sayıştay raporları ile usulsüzlükleri ortaya konulan kişilerin kampanyayı yürüttüğünü söyledi. Önceki dönemde yapılan ihalelerdeki usulsüzlüklerden örnekler veren Bilgen, “Kılıfına uydurma ihtiyacı hissetmemişler. Ama şu anda 2 haftada bir geçmiş döneme ilişkin soruşturma evrakı geliyor” dedi.
OVACIK-DERSİM MODELİ BELEDİYECİLİK
Kars’ta inşaat sektörüne bağımlılığı azaltacak çalışmalar yapmak istediklerini söyleyen Bilgen, “Şehirde farklı bitki türlerinin geçmişte üretilmiş bitkilerin yeniden yapılması, meyve bahçelerini yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Kanatlı hayvanlarla ilgili çeşitli yöntemlerle çalışma yapacağız” dedi.
Bilgen, bu çalışmalarda Ovacık ve Dersim’den esinlenip esinlenmedikleri sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “İyi bir çalışma kimin tarafında yapılmışsa hepimiz faydalanırız. Aslında bunu kimse yapmıyor değildi. Batman, Van, Diyarbakır, Seferihisar belediyesinde de yapılıyordu. Bunu değersizleştirmek için söylemiyorum. Türkiye’nin birçok yerinde kooperatifler konusunda ciddi mesafe almış belediyeler var ama o algıyı oluşturmak konusunda Dersim ve Ovacık ciddi bir mesafe aldı.”
Bilgen “Biz üretimi ve tüketimi koordine etmek istiyoruz. Batı’da 3 büyük şehirde daha çok Karslı nüfusun olduğu yerler bunlar, bir de takas merkezi kurmak istiyoruz. Ege’den zeytin, zeytinyağı… Kuru bakla getirdik iç Anadolu’dan. Bizim ürünlerimizin dağılması hem de o ürünlerin de aracısız kooperatif eliyle dağıtılmasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
SÖYLEŞİNİN TAMAMINI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN