Akşener’in Sözcü’den Saygı Öztürk‘e yaptığı açıklamaların bir bölümü şöyle:
ERDOĞAN EN BAŞTAN BAŞKAN OLMAYI HEDEFLEDİ: Erdoğan partisinin içinde, dışında, muhalefet kanadında yapılan tartışmaları izler ama asla geçit vermez. Asla normalleştirmez. Dilini yumuşatmaz. Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Erdoğan’ın isteğiyle söylediğine inanıyorum. Başından beri başkan olmayı arzu etti. Hukukun üstünlüğüne, adalete uyan bir başkanlık talep etmedi.
TÜRKİYE NEREYE DOĞRU EVRİLECEK?: Biz de 24 Haziran’dan beri anayasa taslağı üzerinde çalışıyoruz. Parlamenter demokratik sistemin arkasında duruyoruz. Türkiye nereye doğru evrilecek, bunu ilerleyen zamanda göreceğiz. Tartışmalar giderek büyüyecektir. Erdoğan rejimi tartışmayla devam edecektir. Konsensüs olmaz. 16 Nisan referandumunda şahsen ben ve arkadaşlarımız birlikte çalıştık. İki şeye inanıyorum; 150 yıllık parlamenter demokrasi tecrübemiz var. Elbette değişiklikler, iyileştirmeler yapılmalıdır. Ama eski bir bilim insanı olarak iddiamız, en idealini getirmeye kalkışsak en az 15 yıl kaos yaşanır. Bununla uğraşmak yerine, gündelik hayattaki hukuki düzenlemeler için dahi sistem değişecek. Parlamenter sistemi güçlendirerek yola devam etmeliyiz. Ben ve parti yönetimimiz, seçmeniyle aynı konu üzerinde duruyorlar. Seçmenimiz de parlamenter demokrasiyi istiyor. Kafa karışıklığımız yok.”
FETÖ’YLE BURUNLARINA KADAR AL VERİN İÇİNE GİRMİŞ SİYASİLER VAR: Sağ siyasetçiler içinde alışveriş noktasında sıfır irtibatı olan, çok az siyasetçiden birisiyim. Güçlenen bazı gruplarla siyasetçilerin alışverişi olur. Erdoğan da önce korkutur, sonra istediğini alır. Hakkımda açılan soruşturmanın zamanlamasını ilginç buluyorum. Milat 17/25 Aralık 2013 ise Bahçeli, odasındaki saatin pilini yerine taktı mı? FETÖ mücadelesi gerçekten sulandı ve orta oyununa döndü. Borsaların açıldığını kendileri söylüyor. Orta oyunuyla mücadele imkânının doğması için de dua ediyorum. Kim kimden iş almış, kim kiminle kule dikmiş. O sorular sorulacak. Siyasi ayağı araştırmazlar.FETÖ’cülük denilen meselede siyasi cenahta mürit olarak bakıldığında insan sayısı fazla olmadığına inanıyorum. Amma velakin burunlarına kadar al-verin içine girmiş siyasi takım var. Bunun içinde para var, siyasi amaç, bedava seyahat var, seçim parası var, var oğlu var. Esas mesele al-ver. İfadeye çağrıldığında şu soruları soracağım. AKP, 2002’de iş başına geçti. O dönemde FETÖ terör örgütünün başı olan kişi mahkemelikti. Bu mahkemeden ceza almadan çıkarılması için çalışan bugünün MHP’nin, AKP’nin yöneticileri kimlerdir? Ben de onları soracağım. Bugün aktif siyasette yer alıp da çocuklarını şehir imamlarıyla evlendirmiş siyasiler kimlerdir? Ben hesabını vermeye hazırım. Ya onlar?
BİZ KAKTÜSLERİ TEMİZLEDİK: (Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu’nun kuracakları öne sürülen siyasi partiler) Prensip olarak siyasi çeşitliliğin, seçmene seçenek oluşturmanın bugünün Türkiyesinde elzem bir iş olarak düşünüyorum. Gül, Babacan ve Davutoğlu’nun kuracaklarını öğrendiğimiz partilerine olumlu bakıyorum. Ama şimdi esas mesele AKP’nin seçmen kitlesinin tanıdığı kitleler olarak, pergelini konulacağı yer AKP’dir. Tekçilikten kurtulmamız lazım. Seçenek oluşturulması lazım. İYİ Parti açısından AKP seçmenine ulaşmakta zorluklarımız var. Tayyip Bey’e inanılmaz bir öfke mevcut. Oradan kopacak insanların seçmen olarak Babacan’a, Gül’e, Davutoğlu’na kulak kabartmaları daha çok mümkün. Seçmeni AKP’ den koparacaktır. Ekonominin sarstığı, AKP seçmeni bizlerden önce onların sesini duyar. Bu da normal. Onların işi kolay, alanı biz temizledik. Alanı, kaktüsleri, çalıları biz temizledik. Bu arkadaşlarımızın bizim çıktığımız zamanla şimdiki arasında çok büyük fark var.
İYİ PARTİ KURULMASAYDI…: Düzeni değiştiren biziz. 1.5 yılda üç seçim geçirdik. Bize soykırım uygulandı. Bizim durumumuz onlara cesaret verdi. Bize yapılan soykırımı uygulayacak da güç kalmadı.