Kesinleşmiş bir durum yoktu ve mahkeme heyetinin karşısında kendisini savunması elbette tercih edilirdi. Ancak Mızraklı’nın Diyarbakır’dan Kayseri’ye kadar ring aracında kelepçeli götürüldüğü bilgisi mevcuttu ve yüzde 63 oyla belediye başkanı seçilmiş bir insanın bir kez daha yolculuk eziyetine maruz bırakılması ihtimali bile can sıkıcıydı.
Kulp Belediye Eş Başkanları kırsal alanda insanların ölümüyle sonuçlanan bomba olayıyla ilgili suçlanmış ve tutuklanmışlardı. Yetkililer eş başkanları suçlamış, gazeteler bu suçlamayı manşete taşımıştı. Ancak eş başkanlar ilk duruşmada serbest bırakıldılar ve onları suçlayanlar en küçük bir özür imasında bile bulunmadılar.
HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ KARAR
Bir itirafçının ifadesiyle tutuklanan Mızraklı’nın serbest bırakılması ihtimali var mıydı peki? Bunu öngörmek pek mümkün değil. Muhsin Bilal de Mızraklı’nın yerine kayyım atanmasını ve tutuklanmasını siyasi bir karar olarak yorumluyor. Eğer siyasi kararda bir değişiklik olmamışsa serbest kalacağını düşünmek aşırı iyimserlik olur.
Elbette avukatları ve kendisine oy verenler, Mızraklı’nın tutuklanmasının hukuki bir gerekçesinin olmadığını ileri sürüyorlar. Bölgeye özgü bir yönetim biçiminin hedeflendiği, kayyım uygulamasının ve siyasetçilerin tutuklanmasının bunun sonucu olduğu belirtiliyor.
Sahi, Adnan Selçuk Mızraklı neden tutuklandı?
MIZRAKLI’NIN İŞİ GÜCÜ
Doktor Adnan Selçuk Mızraklı sivil toplum örgütleri içinde yer aldı. Diyarbakır Tabip Odası Başkanlığı, İHD üyesi, Sarmaşık Derneği Başkanlığı ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Divan Üyesi olarak görevler aldı.
Mızraklı’nın başkanlığını yaptığı, tam adı Sarmaşık Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi olan dernek, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kapatıldı. DTK’deki çalışmaları nedeniyle tutuklandı. Haziran 2018 genel seçimlerinde HDP Diyarbakır Milletvekili olarak Meclis’e gitti. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ise Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı seçildi.
Hakkındaki terör soruşturması gerekçe gösterilerek 19 Ağustos’ta Mızraklı’nın yerine Diyarbakır Valisi kayyım olarak atandı. Belediye başkanlığı kısa sürmüştü ama bu süre içinde 2016’da belediyeye atanan kayyımın kendisi için döşediği şatafatlı makam odasını, kadayıfa harcadığı paraları deşifre etti. Kültür ve sosyal alandaki tahribatı gidermeye çalıştı.
Bu arada kimi ulusal ve yerel medyada özellikle iki konuda Mızraklı’ya yönelik bir karalama kampanyası başlamıştı. Birincisi, bazı camilerin belediye kararıyla yıkılacağı yönündeydi. İkincisi, birinci kayyım döneminde bir caddeye verilen Sahabe İyaz Bin Ganem isminin değiştirilmesi oldu.
Aslında camilerin belediyeler tarafından yıkılmayacağını bütün Diyarbakırlılar biliyordu. Ama belediye meclisinde gündeme gelen bazı camilerin kaçak yapı statüsünde ve ranta açık olduğu yönündeki kararlar, medya aracılığıyla o kadar büyütüldü ki sanki iş makineleri yıkımı gerçekleştirmek için cami önünde bekliyordu.
Sahabe İyaz Bin Ganem’i Diyarbakır’da tanıyanların sayısı belki parmakla sayılacak kadar azdır. Ama Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan birinci kayyım bir caddeye bu ismi uygun görmüş. Cadde isimleriyle uğraşmanın doğru olup olmaması bir yana, bu konunun medya tarafından bir karalama kampanyasına dönüştürülmesi ilginçti. Bir çeşit linç harekatı başlatılmıştı adeta.
Yaklaşık 5 ay süren belediye başkanlığı sırasında Mızraklı’ya yönelik başka da suçlayıcı bir gündem oluşmadı.
Ancak yerine kayyım atandığında ortaya çıktı ki Mızraklı’nın görevden alınması için seçimden hemen bir gün sonra bir çalışma başlatılmıştı zaten. İçişleri Bakanlığı’nın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Mızraklı’yı görevden almasına dayanak yapılan Valilik başvurusunun 1 Nisan günü 2019 tarihinde yazıldığı ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınması için yazılan yazının girişinde “Diyarbakır Valiliğinin 01.04.2019 tarih ve 8195 yazısı ile 07.08.2019 tarih ve 18901 sayılı yazısı ve eklerinde” ifadesi yer alıyordu. Valiliğin yazdığı yazı 18 Ağustos 2019 günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘Olur’u ile karara bağlanıyor. Yazıya göre Mızraklı’nın görevden alınması için seçimin ertesi günü Valilik harekete geçmiş görünüyor.
SEÇİMDEN ÖNCE GELEN ‘İTİRAF’
Mızraklı’nın yerine kayyım atandıktan sonra belediyenin karşısındaki Lise Caddesi’nde 59 gün boyunca kayyım protestosu gerçekleşti. Protesto eylemi, Kuzey Suriye’ye Barış Pınarı Harekatı başlayınca bitti. Mızraklı, 23 Ekim’de evinde gözaltına alındıktan sonra tutuklandı.
Mızraklı’nın tutuklanmasına gerekçe, bir itirafçının beyanları gösterildi. İtirafçının itirafta bulunduğu tarih de ilginçti. Etkin Pişmanlık Yasası’ndan faydalanan itirafçı, polis, savcı ve mahkeme ifadelerinin hiçbirinde Mızraklı’nın ne aleyhinde ne de lehinde ifade vermişti. Ancak tutuklandıktan 3 yıl sonra, bulunduğu cezaevinde, seçime 11 gün kala Mızraklı’nın “bir örgüt mensubunu tedavi ettiği” yönünde ifade verdi.
Mızraklı bu ifadenin yanı sıra Sarmaşık Derneği’nin kurucu üyesi olması ve altı yıl genel başkanlığını yapması ile açlık grevi eylem ve etkinliklerine destek olması, buna ilişkin sosyal medya paylaşımlarında bulunması gerekçe gösterilerek tutuklandı.
Avukatları Mızraklı’nın tutuklanmasına, “İtirafçı, 2013 yılında bir örgüt mensubunun gece hastanede ameliyat edildiğini, bağırsağının kesilip alındığını ve sabah hastaneden ayrıldığını iddia etmiş. Selçuk Mızraklı’nın söz konusu hastanede çalıştığı dönemde kıdemli cerrah olarak görev yaptığını, icap nöbeti tutmadığını, bağırsak ameliyatı gibi ciddi bir ameliyatın yapılması halinde hastanın sabah çıkıp gitmesinin tıbben ve mantıken mümkün olmadığını” belirterek itiraz ettiler.
İTİRAFÇI DIŞARIDA, MIZRAKLI İÇERİDE
Avukatların itirazları kabul görmedi. Mızraklı, Kayseri Bünyan Cezaevi’ne gönderildi.
Bu arada Kayseri Kapalı Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan itirafçı serbest bırakıldı. Mızraklı’nın tutuklanmasından sonra itirafçının serbest bırakılması, “ödüllendirildi” şeklinde yorumlandı. Mızraklı ise cezaevinden Evrensel gazetesinin sorularına cevap verirken şöyle diyecekti: “Mardin’deki mahkemeler tarafından güvensiz bulunan, ifadeleri kayda alınmayan iftiracı, söz konusu bizler olunca ödüllendirilmiştir. Hemen serbest bırakılmıştır. Kendisinin tahliye olduğu Kayseri Cezaevine bizler konularak Türkiye demokratik çevrelerine de bir mesaj verilmek istenmiştir.”
ŞİMDİ NE OLACAK?
Selçuk Mızraklı’nın tutuklanması için sunulan gerekçeler kamuoyunu ikna edebilmiş değil. İtirafçının beyanlarıyla ilgili avukatların savunmasını yukarıda aktarmıştık.
Binlerce yoksula destek olan Sarmaşık Derneği ile ilgili ise en başta söylenecek şey, derneğin kuruluşunda AK Parti milletvekillerinin de bulunduğunu hatırlatmak olacaktır. Ayrıca Sarmaşık Derneği’nin niteliğini, faaliyet tarzını ve çalışma modelinin şeffaf ve yasaya uygun olduğunun müfettiş raporlarıyla saptandığını belirtmek gerekiyor. Öte yandan Sarmaşık Derneği ile ilgili Mızraklı’nın daha önce başka bir dosya nedeniyle beyanının alındığı, bu iddiaların mükerrer olduğu da biliniyor.
Katıldığı etkinlikler ile açlık grevine destek verir nitelikte olan sosyal medya paylaşımları nedeniyle de suçlanıyor Mızraklı. Milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapmış, etkili, önemli bir politik figür olan Mızraklı’nın etkinliklere katılması, fikirlerini paylaşması siyasal faaliyetin doğal bir sonucu olduğunu kimse inkar etmez herhalde.
Selçuk Mızraklı’nın ilk duruşması yarın. Muhsin Bilal, müvekkili Mızraklı’nın tutuklanmasıyla ilgili alınan kararın hukuki değil, siyasi olduğunu söylemişti. Hem bu nedenle hem de memleketin içinde bulunduğu siyasi atmosfer nedeniyle Mızraklı’nın serbest kalmasının kuvvetli ihtimal olduğunu söylemek mümkün görünmüyor.
Ama yine de “Ne olacak şimdi? Selçuk Başkan bırakılacak mı?” sorusunun cevabı merakla bekleniyor. / DUVAR