DERUNNAS / YAZDI
"Hayat çok zor." Herkesin hayatında en az bir kez kurduğu bir cümledir bu. Bazılarımız için hayat zordur, bazılarımız içinse çok zor. Ama kimse için kolay değildir hayat. Bazıları bu zorlukla baş etmeye çalışır ve başarır, bazıları ise maalesef hayattan vazgeçer.
Bedenimize bir bakalım. Kaç yara izimiz var? Elimizde, yüzümüzde, bacağımızda, kolumuzda... Bu yaralara baktığımızda ne görüyoruz peki? Bazılarımız bu yaralara üzülebilir, bazılarımız da şöyle diyebilir: "Tüm bu yaralara rağmen hayattayım, yaşıyorum, mutlu olabiliyorum."
Şimdi de ruhumuza bakalım! Kaç yaramız var kim bilir. Kaç kez hayal kırıklığına uğradık, kaç kez kalbimiz acıdı, kaç kez aldatıldık... Bazı ruhsal yaralarımız, tıpkı vücudumuzdaki gibi iz bırakmış olabilir. Hatta bazen düşününce o yaşadıklarımızı, yaralarımız tekrar kanayabilir. Ne yapacağız peki? "Hayat çok zor, hayat yaşamaya değmez." mi diyeceğiz. Hayır! Hiçbir şey hayattan vazgeçmeye değmez...
Yaralarınıza bir bakın! Hepsi geçer. Kimi iz bırakır, kimi de hiç olmamış gibi kaybolup gider. Ama geçer... Ya yara kendiliğinden iyileşir, ya biz o yarayı pansuman ederiz ve iyileştiririz, ya da o yaranın varlığına alışırız ve o yarayla yaşamaya devam ederiz. Her şeyin bir çözümü vardır, istediğimiz gibi çözülmez belki ama bir şekilde üstesinden gelinebilir.
Çözümler ne zaman biter biliyor musunuz? Öldüğümüzde... Sorunlarımızı çözemediğimizde ölümü düşünüyorsak, bu sorunlarımızı tamamen çözümsüz hale getirmek olur. Çünkü çözümü olmayan tek şey ölümdür. Ve hiçbir sorun insanı ölüme götürecek kadar çözümsüz değildir.
Sorunlarınızı tek başına çözemiyor ve destek istiyorsanız, etrafınıza bir bakın! Size yardım için hazır olan bizleri görebileceksiniz...