Şehrimizde devam etmekte olan film festivali dolayısıyla aşırı sol zihniyet, sanatı kendi ideolojilerine alet etmek üzere yeni bir tertibe başvurmuşlardır. Halen film festivali dolayısıyla şehrimizde gösterilmekte olan filmlerden "KARANLIKTA UYANANLAR" isimli eserin bir gizli maksat dolayısıyla festivale iştirak ettirilip önceden alınmış bir kararla mükâfatlandırılması planlanmıştır.
Şirin Antalyamızın asil masumiyetini de istismar eden aşırı sol zihniyetin bu emellerine ulaşacaklarına kâni değiliz. Herşeye rağmen filmin sermayedarlarından birisi ve senaristi olan Vedat Türkali, gerçek ismiyle Abdülkadir Demirkan'ın "TÜRKİYE GİZLİ KOMÜNİST PARTİSİ"ni kurmaktan, partinin yeraltı hücre teşkilatını organize etmekten, partiye aidat sağlamaktan ve bizzat KOMÜNİZM PROPAGANDASI YAPMAKTAN dolayı Ankara Garnizon Komutanlığı 2 numaralı Askeri Mahkemesi tarafından "Esas: 1953/17, Karar: 1954/33" sayılı "esbabı mucibeli karar" ile "Türk Ceza Kanununun 141.Maddesinin 1. ve 3'üncü fıkraları gereğince 9 SENE MÜDDETLE AĞIR HAPSE mahkumiyetine ve 3 sene müddetle Ulukışla'da nezaret altında bulundurulmasına karar verilen ve fiilen bu cezayı çeken SİCİLLİ BİR KOMÜNİST olduğunun muhterem Antalya halkının bilmesi, bu hususu sanat yönünün zayıflığını politik muhtevası ile kapatmağa çalışılan bu filmi değerlendirirken dikkate alması bilhassa rica olunur.
MİLLİYETÇİ ANTALYA GENÇLİĞİ"
50.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali başladı; etkinliğin yarım asrı geride bırakmasına atıfla "50.Yıl Sergisi" adı altında düzenlenmiş fotoğraf sergisinde yer alan yukarıdaki ünlü bildiri filmin senaristi Vedat Türkali'yi 1964'te hedef almıştı.
Tuncer Çetinkaya'nın imzasıyla 2 Ekim Çarşamba günü Atatürk Kültür Parkı içerisindeki Altın Portakal Sanat Galerisi’nde açılan sergi her türlü baskının aynen sürdüğü ülkemizde, festivalin Gezi ruhuna katkıda bulunacağına dair işaretler içeriyor.
Zaten mevzubahis bildirinin üstündeki fotoğrafta Gezi gazilerinden Ayla Algan'ın aydınlık yüzü parlarken altındaki yazıda "Türkiye'de işçi sorunlarını merkezine taşıyan ilk filmlerden Karanlıkta Uyananlar" cümlesiyle memlekette aradan geçen yıllara göre pek bir mesafe kat edilmediğini adeta gözümüze sokuyor.
Linç ve müdahale kültürü
Sergideki bir diğer siyah-beyaz fotoğrafta Halit Refiğ imzalı Harem'de Dört Kadın'dan bir sahne görülüyor. Altındaki yazı aynen şöyle: "1966 yılında sinema salonu basılarak filmin gösterimi engellenmişti. Gerekçe, bir Osmanlı paşasına hakaretti! "
Aynı sene kara listeye alındığı söylenen filmlerden biri de, Atıf Yılmaz'ın ağalık sorununa değinen Murad'ın Türküsü'ydü.
70'lerin Altın Portakalı’na damgasını vuran Uluslararası Plastik Sanatlar Sempozyumu’nun meyvelerinden Orhan Taylan'ın ünlü Prometheus heykeli 12 Eylül sonrasında darbe yönetiminin ilk hedeflerinden olmuş. Saldırıya uğrayan sanat 50. festivalin gündemlerinden birini zaten oluşturuyor.
Sergide kentin simgelerinden Kuzgun Acar imzalı El heykelinin 1975 Altın Portakalı için yaratıldığı hatırlatılırken Mehmet Aksoy 13. festival için İşçi ve Oğlu heykelini yaparken görüntülenmiş.
Nostalji
İlk yılların Altın Portakalı’na gelen en ünlü uluslararası konuk büyük İtalyan komedyenToto'nun sevgilisi Silvana Pampanini olmuş. Aktrisin vücudunu sıkıca saran siyah dantelden müteşekkil tek parça iç çamaşırı jartiyerlerle naylon çoraplara tutturulmuş, yarım sırtlı divanda sereserpe yatarkenki görüntüsü bugün bile bazıları için fazlasıyla “tahrik edici” bulunabilir.
Atatürk'ün Aspendos ziyaretini gösteren fotoğrafın altında "Paşa'nın ilk talimatı: Buranın kapısına kilit vurmayınız" cümlesi duruyor. Antik tiyatroda Romeo ve Jülyetveya Otello gibi eserlerin sahneye konması dışında bir diğer resimde yine Aspendos'ta düzenlenen yağlı güreşlerden bir enstantane görülüyor.
Başka bir siyah-beyaz kare "İlk festivallerin önemli misafiri Zeki Müren Aspendos'ta Antalyaspor yararına verdiği bir konserin ardından futbolcuların omuzlarında" kelimeleriyle tarif edilmiş.
Sergi vesilesiyle anılan ünlü simalardan Yılmaz Güney, Ruhi Su, Onat Kutlar, Rekin Teksoy ve Kevin Spacey'le konuşan Tuncel Kurtiz fotoğrafı da dikkat çekici.
Altın Portakal'ın başladığı 4 Ekim Cuma günü Anadolu'dan esen kuzey rüzgârları Antalya'yı aniden sonbahar atmosferine soktu. Genelde kente hâkim olan nemli ve ağır havanın yerine insanın içini ferahlatan oksijen dolu esinti festivale doping oldu.
Çığırından çıkmış inşaat sektörünün agresif varlığına rağmen Toros'ların cüssesi hâlâ kente egemen. Masmavi körfezin sularını kabartarak Akdeniz'e doğru koşturmakta olan dalgaların üzerini beyaz köpüklerle süsleyen poyraz taze enerjisiyle Altın Portakal boyunca Antalya'da atan sinemanın kalbini Gezi ritmine epey yaklaştıracak gibi duruyor. /