Özellikle Yüksekova odaklı görülen provokasyonların, halkın üzerindeki polis ve asker baskısının, son dönemlerde Hakkari ve ilçelerindeki askeri hareketlilik ile daha da büyük kaygılara sebebiyet verdiğini vurguladı. Yakın zamanlarda diğer illerden Hakkari kent merkezi ve ilçelerine çokça askeri sevkiyat yapıldığı, zırhlı askeri araçların konvoy halinde kente ve ilçelere girdiğinin görüldüğünü belirten Zozani şöyle devam etti: “Halk üzerinde kolluk güçlerinin baskısının yoğun olduğu bir dönemde, böylesi askeri hareketlilik barışa odaklanmayı ve umut etmeyi gölgelemekte ve halkta geçmiş dönemlere dönmeye dair ciddi endişelere yol açmaktadır. En son Yüksekova kent merkezinde, askeri konvoyun geçişi, özellikle öğlen vakti, okulların da dağılma saatine denk getirilerek provokasyona sebebiyet vermektedir.”
Zozani’nin soru önergesinde şu sorular yer aldı:
Hakkâri ve ilçelerinde, özellikle Yüksekova’da; halk üzerinde, bir süredir asker ve polislerin yarattığı baskı ve şiddet bir talimat gereği midir?
Eğer bu baskılar, bakanlığınız ve hükümet tarafından bir talimat şeklinde değilse, adeta 90’ları anımsatan bu baskı ve provokasyonları güvenlik güçleri, kimden aldığı yetki ve hangi saik ile yapmaktadır?
Bölgede yaşanan bu gerilim ve provokasyon ortamının, barış sürecinin ruhuna ters düşmesi ve halkta yarattığı olumsuz algıyı değiştirmek adına, Bakanlık olarak ilgili kurumlarınıza bir talimat göndermeyi düşünmekte misiniz?
Son dönemlerde gözlemlenen askeri yığınağın arttırılmasının sebebi nedir?
Askeri yığınaktaki artış, kamuoyunda devletin güvenlikçi politikalara dönüşü olarak yorumlanmaktadır. Bu da sürmekte olan demokratik çözüm ve barış sürecini, istenen sonuca ulaşmasında engel oluşturduğu kaygısını arttırmaktadır. Durum böyleyken, yoğunlaşan askeri hareketlilik ve güvenlik görevlilerinin provokasyona sebebiyet veren tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?