Kobanê’ye yönelik saldırılarda konusunda değerlendirmelerde bulunan Ehmed, Türkiye’nin Suriye üzerinde geliştirdiği planla Osmanlıcılık hayallerini gerçekleştirmeye çalıştığını ifade etti. Kobanê saldırının arkasında direkt Türkiye’nin bulunduğunu söyleyen Ehmed, “Özellikle Türkiye bu grubun arkasında ve onun gerçekleştirdiği tüm saldırılarına her türlü destek veriyor. Erdoğan’ın bu günlerde yaptığı açıklamada bu saldırının ne kadar arkasında olduklarını gösteriyor. Rojava sınırı üzerinde bir tampon bölge oluşturma konusunu tartıştıklarını açıkladı. Kobanê’ye yönelik son saldırılar bu plandan sonra başladı. Yani bu son saldırı ile Kobanê boşaltıp tampon bölgeyi buradan oluşturmaya başlama planları ile bu saldırıları başlattıkları rahatlıkla söylenebilir ki bu kendi açıklamalarında da var. Hedefleri Kobanê’yi boşaltıp oraya karargahlarını yerleştirip Osmanlı dönemindeki sınırlarına ulaşmaktı.”
Türkiye’nin DAİŞ’e verdiği destekle çok yönlü planlar yaptığının altını çizen Ehmed, ancak o çete gruplarıyla hedeflediği amacına ulaşmak isterken uluslararası güçlerin tehlikeli tuzaklarına düşme noktasına geldiğinin farkında bile olmadığını söyledi. Türkiye uluslararası alana ve dünya kamuoyuna destek vermekle kendisini kurtarmaya çalıştığını ancak gerçeğin böyle olmadığını kaydeden Ehmed şunları söyledi: “Türkiye DAİŞ’e verdiği destekle ondan kurtulacağını sanıyor. Ama izlediği politikalarla kendisini her geçen gün daha fazla tehlikeye attığını görmüyor. Çünkü terörizmin sınırları yoktur. Yerleştikleri ülkeler hiçbir zaman güvenlikli olmazlar ve güvenlik içinde yaşayamazlar. Bu grubun hedefi çok büyüktür. Sadece bölgesel değil dünya ölçeğinde bir hedefi var. Türkiye’ye bu planının içinde kendisine biat eden bir yer olarak yer vermiş. Yani bugün Fransa, Belçika, Almanya ve dünyanın diğer ülkelerinden örgütlenip Suriye ve Rojava’ya gelerek böyle büyük ölçekli bir hedefle gelip savaşıyorlar. Açıkça devletimizi ilan ediyoruz, devletimiz sadece şu an bulunduğumuz bölgede değil, dünyanın her yeri devletimizin kapsımı içinde diyorlar.”
Türkiye’nin DAİŞ çetelerinin merkezi haline geldiğini de kaydeden Ehmed, “bu grupları kim Türkiye’ye yerleştirdi? Hangi amaçla yerleştirdiler ve sonuna kadar desteklediler? Bunu dünya kamuoyuna nasıl açıklayacaklar? Rojava’ya saldırıda bulunmak amacıyla geçmelerine neden izin verildi. Onlara her türlü silah ve cephane neden taşındı. İstanbul’da bürolar açarak çalışmalarına neden izin verildi? Bütün bunları Türkiye’nin yönetiminin onaya ile yapıldı. Türkiye bütün bu yaptıklarını Esad’ın yönetimden uzaklaştırılması için değildi. Kürtlerin bir irade olmaması içindi. O yüzden izlediği Kürt karşıtı politikaları şimdi başına bela oluyor” şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİNDEKİ SAMİMİYETSİZLİK NEDENİYLE SAVAŞ ROJAYVA’YA KAYDIRILDI
Türkiye’nin kuzeyde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecinde ciddi olmadığı için çete gruplarının eliyle savaşını Rojava’ya kaydırdığını belirten Ehmed, Türkiye sudan gerekçeler yaratmaya çalışarak süreci bitirmek için çalıştığını belirti. Türkiye’nin, Öcalan’ın halklara, topluluklara, cinslere, kültürlere, bölgeye özgürlük ile barış ve demokrasi getiren çizgisine karşı çetelerin eliyle savaş açarak cevap verdiğinin altını çizen Ehmed şunları söyledi: “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan çözüm süreci için bir takvim belirlediği kamuoyu tarafından biliniyor. Yani 1 Eylül’e kadar müzakere sürecine geçilmesi gerekiyordu. Süre geçti. Türkiye’den şimdi çözüm süreci için çok somut adımlar atılması isteniyor. Ama Türkiye yönetiminde sorunun çözümü için adım atma zihniyeti olmadığı ortaya çıktı. Süreci bozmak için yarattığı bahanelerle savaşı Rojava’ya kaydırdı. Bu da onun çözüm sürecine ne denli ciddi yaklaştığını, sorunu çözmek isteyip istemediği yönündeki zihniyetini açıkça ortaya koyuyor. Türkiye daha önce yaptığı açıklamalarla Rojava’da bir öz iradenin çıkmasına izin vermeyeceğini ifade etmişti. Rojava’ya yönelik çeteleri destekleyerek saldırılar planlamasının arkasında bu stratejik yaklaşımı var. Bunun için Rojava’da çetelerin eliyle yürüttüğü mücadele halkların bir arada kardeşçe, demokratik siyasetle birlikte yaşama çizgisi ve projesine karşı yürüttüğü bir mücadele olduğu birçok kesim tarafından şimdi görülüyor. Diğer taraftan ise eski Osmanlı dönemindeki sınırlarına ulaşma hedefi var. Osmanlı sınırlarına ulaşma hedefini güdüyor.”
IŞİD’E KARŞI SAVAŞAN GÜÇLER DESTEKLENMELİ
Ehmed IŞİD’e karşı ittifak ABD öncülüğünde oluşturulan ittifak güçlerinin bu beladan kurtulmak için ona karşı insanlık sınavı veren halklar ve güçleri desteklemeleri gerektiğini belirtti. Bu gruba karşı direnlerin topraklarını, onurlarını koruyarak aynı zamanda uluslararası güçlerin çıkarlarını da koruduklarını belirten Ehmed şöyle konuştu: DAİŞ’e karşı oluşturulduğu ilan edilen ittifak eğer gerçekten insanlık için oluşturulmuş bir ittifak ise başta yapması gereken şey bu ölüm ve çete grubuna karşı savaşan güçler ile halkları desteklemeleri gerekir. Rojava ve Suriye’de bu gruba karşı direnen halkların sesini duyması gerekir. Kobanê’de yükselen direniş sesi insanlığı koruma, savunma sesidir. Bu direnişi görmemek insanlıktan çıkmaktır. Uluslararası güçler çıkarlarının da buradan geçtiğini görmesi gerekir. Kürtler, bölge halkları bu çete grubuna karşı insanlık sınavı vererek aslında onların bölgedeki çıkarlarını da savunmuş oluyorlar. Çıkarları savaş derinleştirmekte değil. Tarafları birbirine kırdırtmakta değil bunu görmeleri gerekir.” / Firatnews