Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Sebahat Tuncel, Nusaybin -Qamişlo kenti arasında örülen "utanç duvarı"nın inşaatını protesto etmek amacıyla 6 gündür ölüm orucu eylemini sürdüren Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan'ı ziyareti ardından açıklama yaptı.
Tuncel, Gökkan'ın kendisine Nusaybin'de halkın kendisini seçtiği için halkın temsilcisi olduğunu ve sınırda örülen "utanç duvarı"na ilk tepki vermesi gerekenin ise seçilmişlerin olması gerektiğini belirttiğini söyledi. "Bu konuda halka öncülük etmesi gereken bizleriz. Ölüm orucunda kararlı olduğunu söyledi. Bu eylemin moralini ve coşkusunu yaşadığını söyledi. Biz de kendisini bu eyleminden dolayı kutluyoruz. Bu konuda insanın bedenini ölüme yatırmasının ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bu konuda çok fazla deneyimimiz oldu. Devrimci birçok arkadaşımızı bu eylemlerde kaybettik. Umuyoruz ki bu konuda hükümet Ayşe başkanın vermek istediği mesajı almıştır" diye devam eden Tuncel, sınırda yapılması gerekenin duvarların örülmesi değil, var olan sınırların kaldırılması, duvarların yıkılması ve halklar arasında kardeşliğin derinleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Tuncel, "Ayşe arkadaşımızın yanında 2 saate yakın durduk. Aslında orada devletin ne olduğunu gördük. Karşı tarafta bulunan askerler, Ayşe arkadaşımızla dayanışmak isteyen Rojava Kürdistan'dakilere tahammülleri yok. Bu tarafta ise güvenlik güçleri bir abluka kurmuş. Bu nedenle polis ve asker devletiyle baş başa kalmış oluyorsunuz. Sınırda bu eylemi yapmak zorunda bırakılan bir belediye başkanı varsa, bazı şeyleri sorgulamak gerekiyor" diye konuştu.
AKP'nin bir taraftan çözüm sürecinden ısrarlı şekilde bahsettiğini ve masadan kalkacak olanların bu sürecin altında kalacağını diğer taraftan ise yürüttüğü politikalarla çözüm sürecini baltalamaya çalıştığını söyleyen Tuncel şunları belirtti: "Bu duvar meselesi gerçekten güvenlik amaçlı değil. Biz biliyoruz bütün devlet aklı aynı çalışıyor. İsrail ve Berlin'de örülen duvarlar da güvenlik amaçlıydı ama... Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti devleti bu devletler gibi tıpkı bunların aklı gibi üstelik kardeş halklar arasına duvar örmeye çalışıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Hükümetin bir an önce bu politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Eğer Kürt sorunu çözme konusunda ısrarlılarsa, Rojava ve Türkiye Kürdistan'ı arasına örülen duvarı örmekten değil, yıkmaktan geçer. Sınırları kaldırmaktan geçer."
Sabah saatlerinde Mardin Valiliği'ni aradıklarını ve valilik makamının da kendilerine "Toplantı halindeyiz. Bu sorunu çözmeye çalışıyoruz" dediğini söyleyen Tuncel, "Umuyoruz ki, valilik bu duvarın örülmeyeceğini ve artık duvarların yapılmayacağını söyler ve bu ölüm orucu da son bulur. Ama biz biliyoruz ki bu sadece valiliğin işi değil. Hükümetin politikası ve hükümet derhal bu politikadan vazgeçmelidir. Vazgeçmediği durumda, yaşanacak ölüm ve ölümlerden AKP iktidarı sorumlu olacaktır" dedi.
Gökkan'ın başlattığı ölüm orucunun çok ciddi bir eylem olduğunu vurgulayan Tuncel, Gökkan’ın eylemini sürdürmekte kararlı olduğunu da şöyle ifade etti: "Ayşe başkan oldukça kararlıdır bu eyleminde. Ayşe Gökkan sadece Ayşe Gökkan değildir. Nusaybin'in yüzde 80 oyunu almış bir arkadaşımızdır. Yüzde 80 halkı temsil biridir. Bu halk adına orada ölüm orucuna yatmıştır. Mesele sadece bir kişinin eylemi değil, aslında burada bu halk adına üzerine düşen sorumluluk ve görevi yerine getiriyor. Bir daha halklar arasında savaş çıkmasını, duvarlar örülmesin diye ölüm orucuna girmiş" dedi.
7 KASIM’DAKİ EYLEME HDP DE KATILACAK
BDP'nin Nusaybin'de 7 Kasım'da gerçekleştireceği kitlesel yürüyüşe HDP'nin de katılacağını belirten Tuncel, "Türkiye ve Kürdistan halkları buraya gelecek ve bu utanç duvarını örülmemesi için bizler de burada mücadele edeceğiz. Duvarlar sadece Nusaybin'de örülmüyor, Kilis ve Osmaniye'de de örülüyor. Bu duvarların örülmemesi ve örülen duvarların da yıkılması için mücadele edeceğiz. AKP sınırda bulunan mayınların temizlenmesi için söz verdi fakat temizlemek yerine sınıra duvar örüyor" diye kaydetti.
Tuncel son olarak, Gökkan'ı eylem yaptığı yer ile ilgili yetkili mercilere başvurmasına rağmen tuvalet, çadır ve lavabonun kurulmadığını hatırlatarak, taleplerin bir an önce karşılanması çağrısında bulundu. / anf