Harabe evlerinde ve çadırlarını ziyaret ettiğimiz diğer Suriyeli Kürtlerin durumu da Halil ailesinin yaşadıklarından farksız. Aileler evlerin yıkılmasından korkuyor. Bir evde 3-4 aile birden kalıyor . Her odada bir ailenin kaldığı evlerin kapıları ve mutfağı yok. Isınmak için bir sobaları bile olmayan Suriyeliler, tenekeden bozma soba yaparak ısınmaya çalışıyor.
‘BENİM ÜLKEM DE ÇOK GÜZELDİ’
Emin ailesi Suriye’nin yıkıma uğramış bir başka kentinden Humus’ten gelmiş. Ailenin her ferdi ayrı bir drama tanıklık etmiş, etmeye de devam ediyor. Ayşe Emin, İstanbul’a 5 çocuğu ve eşiyle birlikte gelmiş, iki kardeşi ise Suriye’de kalmış. Evleri yıkılan Emin ailesinin arabaları da ateşe verilmiş. Patlamada eşi sakat kalan Ayşe, İstanbul’da temizlik işlerine giderek çocukları için ekmek parası kazanıyor.
“Herkes kendi ülkesinde yaşamak ister” diyen Emin anlatıyor: “Benim ülkem de çok güzel. Babamın, annemin mezarları orada. Onlarla birlikte orada olmayı isterdim. Savaş başladığından beri ailemden, kardeşlerimden haber alamıyorum.”
KARDEŞİNDEN HABER ALAMIYOR
Genç yaşta yaşamın zorluklarıyla yüz yüze gelen Newroz Emin ise 20 yaşında. Bu yaşında iki çocuk annesi. Newroz, kendilerine ait fırının bombalanması sonucu annesini kaybetmiş. Babası savaştan önce ölen Newroz, “7 yaşında bir kardeşim var, amcam Irak’a götürdü. İki kız kardeşim savaş sırasında evlendirildi. Ben halamla birlikte buraya gelmek zorunda kaldım” diyor. Irak’ta olan kardeşiyle telefonla görüşüyor. Suriye’deki kardeşlerinden ise haber alamıyor.
‘TEK İSTEDİĞİMİZ BARIŞ OLMASI’
Yaklaşık bir yıldır Türkiye’de olduğunu söyleyen İsa Emin’in tek istediği barışın bir an önce gerçekleşmesi. Kaçak geldikleri için savaş bitmeden geri dönemeyeceklerini söylüyor: “Daha önce Hükümet yetkilikleri adımızı gelip yazdı ama hiçbir şekilde bize bir yardım edilmedi. Biz bu halde de yaşarız, karnımız doysun yeter. Ta ki ülkemizde barış sağlanana kadar”
İsa, İstanbul’da ucuza çalıştırılmaya da razı olmuş. Amcasının 10 günlük bebeği hastalandığında 625 lira vermeyi göze almışlar. İsa Emin, sağlık güvencelerinin olmamasının sorun olduğunu belirtiyor.
HER AN BAŞIMIZA YIKILABİLİRLER
İstanbul’a yazın gelen Berakat Emin, “Yazın su satarak geçiniyorduk ancak şu an kimse almıyor. Bu harabelerde yaşamak zor” diyor. Harebede yaşamaktan korktuklarını ancak para olmadığı için başka yerde de kalamadıklarını belirtiyor. “600-700 lira kira istiyorlar, ödeyemiyoruz” diyen Emin, daha önce 2 ay kirada yaşamış ama ödeme yapamayınca çıkmak zorunda kalmış.
Berakat kamplarda kalan mültecilere maddi yardım yapıldığını ancak Fatih’teki bu bölgede kalan 40-50 aileye kimsenin yardım etmediğini ifade ediyor. Halil ailesinin evlerinin yıkılmasın çok üzülen Rıza Emin ise, “Onlar da bizim gibi Suriyeli ve mağdur. Olayın burada olması bizi daha da üzdü. Bu harabelerde kaldıkça üzülmeye devam edeceğiz” diyor. Türkiye’de normal ücretin çok altında çalıştırıldığını söyleyen Rıza Emin, çoğu zaman aldıkları parayla ekmek bile alamadıklarını anlatıyor, “Paramız yok, hiçbir güvencemiz yok” diyor.
KARTON VE DEMİR TOPLUYORLAR
Sekiz aydır 7 çocuğu ile birlikte Türkiye’de olan Fatima Emin, karton, ve demir toplayarak yaşamını sürdürüyor. Fatima, insanların öldürüldüğüne tanık olmuş, eşi caminin bombalanması sonucu sakat kalmış.
“Çocuklarımızın karnını ancak bazen doyurabiliyoruz” diyen Ali Emin’in yeğeni de bombalama sonucu evi başına yıkılmış. Ali, bir başka zulmü de İstanbul’da yaşadıklarını anlatıyor: “Burası da savaşın bir parçası. Eğer burada bize bir ev verilmiş olsaydı biz bu harabe evlerde yaşamak zorunda kalmazdık. Suriye’de her şey daha iyiydi. Her şey daha ucuzdu” diyor. / Evrensel