İran’da zindandaki Kürt devrimcilerin durumlarını takip ettiklerini ve tutsakların her zaman gündem olduğunu belirten Ok, “Kamuoyunun da bildiği gibi daha önceleri Kürt devrimcilerinin de içerisinde olduğu üzere, birçok siyasi tutuklu idam edilmişlerdir. Bunların hepsi de onurlu insanlardı. Bir davayı, Kürt halkının özgürlüğünü savunuyorlardı. Bu vesileyle bu büyük devrimcilerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.
İRAN’IN DEMOKRASİ PROJESİ GELİŞTİRMESİ LAZIM
İran devletinin son DAİŞ saldırılarının ardından Ortadoğu’daki gelişmeleri daha iyi analiz etmesi gereken bir konumda olduğunu belirten OK, “görülen odur ki bu ulus devletçi zihniyet İran devletinde de güçlüdür. Böyle reform yapmaya devleti demokrasiye karşı duyarlı hale getirmeye, toplumu demokratikleştirme bütün kültürler, inançlar ve halkları daha demokratik ve özgür, bir arada yaşama konusunda halen son derece tutucu ve eski politikalarında ısrar eden, bir yaklaşım görünüyor. Bu İran devleti içinde oranın halkı içinde çok olumlu bir durum değildir. Doğru olan bölgedeki gelişmeler, dünyadaki gelişmelerle beraber, İran devletinin de kendisini reforme etmesi, demokrasiye duyarlı hale getirmesi, İran’da ki bütün sorunları demokratik bir perspektif ile bütün farklılıkları bir zenginlik olarak görüp daha demokratik ve özgürce bir arada yaşamanın perspektifini oluşturması lazım” şeklinde konuştu.
Sadece İran’da değil, Türkiye’de, Güney Kürdistan’da, Rojava’da birçok devrimci Kürt’ün daha önce tutuklandığını hatırlatan Ok şunları belirtti: “Bu tutuklamaların hepsi Kürt meselesi, Kürt sorunundan kaynaklanıyor. Kuzey Kürdistan’da da bu böyledir. Dünyanın hiçbir yerinde Kuzey Kürdistan’da ki kadar uzun yıllara yayılmış zindan yaşamı ve binleri aşan sayıda devrimci tutsak zindan da esir alınmıştır. Bunun bir örneğinin dünya da olduğunu sanmıyorum. Saygon zindanlarında bile en uzun yatma cezası 8 yıldır. Şimdi Türkiye zindanlarında PKK davasında yatan yüzlerce insan devrimci iyi biliyorum 23 seneyi aşmış bir süredir cezaevinde tutuluyor. Yine yüzlerce, binlerce esir de müebbet hapsine almış. Bunun örneği dünyada yoktur. Bunun altında yatan tabi ki de çözülmeyen Kürt meselesidir. Ulus devletçi zihniyetlerin kendi dışındaki zenginlikleri, kültürleri, varlıkları yok sayan, anti demokratik politikaların sonucu bunlar yaşanıyor. İran devleti de bunlardan bir tanesidir.”
BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜ GÜNÜMÜZE TAŞINMALI
İran’ın demokrasiye daha duyarlı olabileceğini, sisteminin de buna açık olduğunu vurgulayan Ok şunları ifade etti: “Tarihsel olarak da halklarla, topluluklarla beraber yaşayan bir kültür geleneğine sahiptir. Bütün bu olumlu yanlarını günümüzün gelişmeleriyle doğru birleştirip sentezlerse aslında İran’da ki değişim dönüşüm daha olumlu daha hızlı bir zemine gelebilir. İran yapısı buna açıktır. Tabi bizim hareket olarak arzuladığımız İran’ın daha olumlu bir politika geliştirmesidir. Kürt sorunu karşısında politikalarını gözden geçirmesidir. İran’ın Kürtlerle dost olması, Kürt sorununu çözerek birlikte yaşaması, tüm İran halklarının ve devletinin de çıkarınadır. Bu güne kadar karşıtlaşarak, düşmanlaşarak, yok sayarak bu sorunlar çözülmedi bundan sonrada bu yolla çözülmez. Örnekleri tarihte de çok görülmüştür, günümüzde de bunun çok bariz örnekleri vardır. İran devletinin geçmiş halklarla bir arada yaşama kültürünü günümüze de taşıyarak birleştirici bir rol oynayabilmelidir.”
KARŞITLAŞMA KİMSEYE FAYDA SAĞLAMAZ
İran için Kürtlerle karşıtlaşmanın bir yararının olmadığını da belirten Ok, “Kürtler için de bu durun böyledir. İran halkları ve devleti için de bu böyledir. Aksine Kürtlerle kendi halklarını demokratik ve özgürce bir arada yaşama çabası hem İran’ın lehinedir, hem de Kürt halkı bundan memnun olur. Bu İran devletinin bazı kaygılarının da anlamsız olduğunu ortaya koyar. İran dağılabilir, parçalanabilir bu kaygılar bence doğru değildir aksine çözümsüzlük beraberinde böyle şeyleri getirebilir. Demokratik çözüm o tür tehlike ve kaygıların ortadan kalkmasının temel yoludur” şeklinde konuştu.
Ok devamla şunları belirtti: “Siyasetin dili aslında çözüm dilidir, siyasetin dili savaşın dışındaki arayışları öne çıkarmaktır, halkların lehinde doğru olan kararları almaktır. Şimdi eğer İran’da bir Kürt sorunu varsa, başka halkların inançsal kültürel sorunları varsa ki vardır. o zaman doğru olan nedir? İran’ın bunu halkların temsilcileriyle, iradesiyle görüşerek, müzakere yoluyla, bütün halkların çıkarına olan, İran devletinin de çıkarına olan bir şekilde dostça ve kardeşçe bir arada yaşamayı esaslan bir çözümü öngörmesidir. Aksi durumda sorunlar açığa çıkar.
ZİNDANDAKİ DİRENİŞ İNSANCA YAŞAMA MÜCADELESİDİR
Biz de televizyonlar da izliyoruz onlarca kişi, yirmi günü aşkındır açlık grevlerindeler. Bu onurlu bir direniştir. Hiçbir silahın veya aracın olmadığı cezaevi koşullarında direnmek, ancak kendi iradeni ortaya koyarak tutumunu belirleyebilmek anlamına geliyor. Bu da kendini ölüm orucuna yatırmak gibi oluyor. PKK tarihi bununla ilgili çok görkemli, onurlu örneklerle doludur. Şimdi İran zindanlarında da böyle bir direniş vardır. Direnişin esas nedeni belirttiğimiz gibi çözülmeyen toplumsal sorunlar, demokrasi sorunu olmakla beraber, bunun yanı sıra daha somut ve özgün nedenleri de vardır. Aldığımız bilgiler tutuklu arkadaşların üzerinde baskıların uygulandığıdır, insanca yaşama haklarının daraltıldığıdır. Giderek en temel bazı insani hakların bile ortadan kaldırıldığıdır. İnsan kendisine saygı gereği insanca yaşama mücadelesini her koşulda verir. Zindanda da olsa verir.
Zindan egemen politikalar için ne kadar çürütme irade kırma, bir biçimde mücadele dışında tutma alanları olarak görülüyorsa, buna karşı zindanda ki devrimcilerin de görevi buna karşı bilinç ve iradeleriyle sonuna kadar direnmek ve hiçbir gücün bu iradeden üstün olmadığını ortaya koymaktır. Cezaevlerinde böyle bir irade savaşı ve mücadelesi var. Her şeyden önce bir insan her koşul altında insanca yaşamak ister. Hele bir devrimci asla var olan haksızlığı kabul edemez, insanca yaşama koşullarını yaratma mücadelesi içinde olur. İran devleti de zindanlara hapsettiği insanlara insanca yaşam olanağı sunmak zorundadır. Bu olmadığı zaman doğal olarak insan hakları gereği de kendi haklarını savunmanın mücadelesini verir ve direnir.
İran gibi tecrübeli bir devlet Kürt sorununun çözümü temelinde beraber hareket etme imkanının yaratıldığı bir dönemde cezaevlerinde ki tutsaklar üzerinde böyle baskı uygulayarak bir sonuç elde etmeyi anlamsız bir şey olarak görüyoruz. En kısa zamanda hızla bu sorunları çözmesi gerekiyor. Kürt halkı zindanlara, açlık grevlerine, ölüm oruçlarına karşı çok duyarlı bir halktır. Bütün halklardan daha çok Kürt halkı bu konuda çok duyarlıdır.
İDAMLARIN NASIL YARALAR AÇTIĞINI UNUTMAMALIYIZ
Tarihsel olarak zindanlar Kürt halkının tarihinde her zaman önemli bir yer tutmuştur. Zindan derken aklına idam ve işkence gelmiştir, insanların zorbalığa karşı kendi bedenini ateş topuna çevirip direnişe çevirmesi gelmektedir. Bu tarih böyledir. İran devletinin zindan yaklaşımlarına baktığımızda geçmişte idamlar gerçekleştirdi. Bu idamların Kürt halkının yüreğinde nasıl yaralar açtığını, Kürt halkında nasıl tepkiler yarattığını, Kürt halkının bunu hiçbir zaman unutmayacağını, bu sorunlara duyarlı olanlar bilir. Bir toplumda bu kadar etki birikimine yol açacak şeyler yanlıştır, kimseye bir şey kazandırmaz.
İran devletinin özellikle böyle bir süreçte yani Ortadoğu’da önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Kürtlerle sorunlarını müzakere yoluyla çözmesi en makul olanıdır. Böylesi bir süreçte zindanlara yönelerek, hak kısıtlamalarına gitmek, baskı yapmak, insanları fiziki ve psikolojik olarak zorlamaya çalışmak doğrusu kabul edilecek bir durum değildir. İran böyle bir süreçte nasıl bir politika izliyor gerçekten anlam veremiyoruz. Bize gelen bilgiler mesela devrimci arkadaşların bulunduğu koğuşlara eroin kullanan insanlar konuluyormuş, adli tutuklular, hırsızlar konuluyormuş, bu kendi başına bir sorundur. Siyasi ulusal iddiaları olan devrimciler en onurlu insanlardır. Kendi iradeleriyle yaşıyorlar, yaşam felsefeleri vardır. Onların yanlarına tamamen zıt tamamen ulus devletçi yada egemen zihniyetin bir sonucu olan eroin kullanan insanlar, hırsızlar nerdeyse toplumda dışlanan ve ahlaki ve politik düzeyleri olamayan insanlar eğer zorla devrimcilerin bulunduğu koğuşlara götürülür ve orada tutulursa, bu insanların birbirlerini zorlaması, boğazlaması anlamına gelir. Bu da yanlış bir yaklaşımdır. Mesela bir eroin kullanıcısı, bir hırsızı getirip arkadaşların yanına koymuşlar, onlarda bu politikalara nasıl tepki göstermesin. Arkadaşlar doğru olanı yapıyorlar tabi. İran da zindan mı yoktur. Alırlar her birini suç grubuna göre başka yerlerde tutarlar. Ama devrimciler, siyasi insanlar ayrı tutmaları ve devrimci tarzda insanca yaşama koşullarına her zaman saygı göstermeleri gerekir. İran bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz.
Bizim halkımızın zindanda ki gelişmeleri büyük bir duyarlılıkla izlediğini iyi biliyorum. Nerede ne zaman bir açlık grevi gündeme gelse, bir direniş gündeme gelse mahkemelerde bir idam kararı verilirse, bu bizim halkımıza hiç parça gözetmeksizin, bütün Kürdistan parçalarında büyük bir duyarlılık büyük bir tepki, büyük bir karşı direniş geliştirmeye sebep oluyor. Umarım bu politikalar yerel yöneticilerin, idari idarecilerin yaklaşımları sonucunda gelişmiş olsun. Eğer böyleyse bunun hızla düzeltmelerinde büyük yarar vardır. Bizde hareket olarak böyle bir beklenti içerisindeyiz. Halkımızda böyle bir beklenti içerisindedir. Bu tür sorunlar bu kadar önemli gelişmelerin yaşandığı süreçte İran devleti ile Kürtleri ayrıca karşı karşıya getirmemeli, tersine demokratikleşme temelinde birilerine daha yakın olmalarının zemini aranarak güçlendirilmeli. Aksi durumda izliyoruz şimdi Doğu Kürdistan’da, Rojhilat’ da halkta bazı tepkiler gelişiyor. Açlık grevi sürdükçe bu tepkiler daha da sürecektir, Kürdistan’ın diğer parçalarında da gelişecektir, Avrupa’da gelişecektir. Bu Kürt halkını birleştirir, Kürt halkı bunda bir zarar görmez yani, acılar ve sevinçler halkı birleştirir. Kürt halkı burada bir şey kaybetmez ama İran devletini tekrar idamla, tutuklamalarla, cezaevi sorunlarıyla gündeme gelmesi onlar açısından iyi değildir. Böyle büyük tepkileri göze alacağına, bunları göze alarak bu kadar zorlanacağına, daha akılcı, daha pratik bir temelde bu sorunları çözmesi daha doğrudur. Bizim çağrımız bu sorunların hemen hiç vakit geçirmeden mutlaka çözülmesidir, İran bu konuda duyarlı davranacağına inanıyoruz.
Bu tür direnişlere karşı sorunlara karşı Kürtlerle beraber aslında toplum vicdanı taşıyan herkes duyarlı olmalıdır. Çünkü bir insanlık sorunudur. Tarihte insanın hatırlamak istemediği olumsuz gelişmeler yaşanmıştır. Sorunlar daha fazla büyümeden zamanında çözülmesi için hem İran devletinin yararına hem de Kürtlerin yararına olacaktır. Bunun olabilmesi için Kürt halkının kendi çocuklarına, bu halkın onurunu temsil eden devrimcilere, direnişçilere sahip çıkması gerekiyor. Kürt halkının bulundukları her yerde seslerini yükselterek, meşru temelde, demokratik temelde, bu haksızlıklara karşı, mücadele edip, bunun önün alınması için hukuki, yasal, mücadeleyi yükseltmeleri ve toplumu buna karşı duyarlı hale getirerek mücadeleyi yükseltmeleri gerekiyor. Yine vicdan sahibi her insanın bu mücadeleye katılması gerekiyor.”