Gezi direnişinde gözaltına alınarak 98 yıl hapis istemi ile 4 ay tutuklu kalan ve ardından PKK’ye katılan Deniz Karacagil’in annesi Nuray Erçağan, Anıt Park’ında oturma eylemine destek vermek için Diyarbakır’a geldi.
Antalya’da Gezi direnişi sırasında gözaltına alınarak 4 ay tutuklu kalan, 98 yıl hapis istemi ile yargılanan ve ardından PKK’ye katılan Ayşe Deniz Karacagil’in annesi Nuray Erçağan, valilik önünde oturma eylemi yapan ailelere destek vermek amacıyla Diyarbakır’a gitti.
Erçağan, burada eylem yapan annelerle buluştu. Ziyarete Barış Anneleri ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yöneticileri de yer aldı.
“Barış için direnen anneler var”
Ayşe Deniz Karacagil’in annesi Nuray Erçağan burada yaptığı konuşmada “Kalekol’ların inşa edildiği bir yerde ben savaş kokusu alıyorum. Bizler savaş değil, barış istiyoruz. Deniz’in de barışa köprüsü olmasını istiyorum ve burada olmamın nedeni de barıştır” dedi.
Anne Erçağan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Barış için direnen anneler var burada. Buradaki anneler barış için direniyorlarsa, direnişin olduğu yerde benimde olmam çok doğal. Deniz’in gezi parkında yaptığı eylemlerden ötürü hakkında 24 yıldan 98 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Benim kızım gezi parkı direnişine girdi, çünkü kızım Türkiye’deki tüm insanlar gibi isyan hakkımızı kulandık. Bize insan gibi yaşamı zehir eden her türlü insanlara karşı başlattık. Suyumuza, doğamaza ve işimize engelleyenlere karşı direndik.
“Kızım da ben de umarım barışa köprü oluruz”
“İyi ki buraya geldim ve Kürt halkı ile tanıştım. Benim kızım bu tarafa geldi, kızım da ben de umarım barışa köprü oluruz. Kalıcı barışın sağlanması için gereken yapılması gerekir. Çünkü Kürt halkın talepleri benimde taleplerimdir, aynı zamanda kızımın talebidir. Kızım bir hiç uğruna hapis yatmak yerine gerillaya katılarak bir mücadeleyi tercih etti. Bundan dolayı Deniz’in kararı benim kararımdır. Deniz eğer doktor olmak istiyorsa, elimden geleni yaparım, ses sanatçısı olmak istiyorsa yine elimden geleni yaparım. Çünkü biz anne ve babalar tüm ömrümüzü çocuklarımız için harcıyoruz. Çocuklarımızın mutlu olması için çabalıyoruz.
“Kürt halkı ile beni tanıştırdıkları için teşekkür ediyorum”
“Onların gözlerine baktığımda, onların acılarını hissettiğimde ben onlardan ayrı olamazdım. Empati yapardım ve kendimi onların yerine koyardım. Hepsi bana anne diyordu, onlara buradan selam gönderiyorum. Alanya cezaevinde bir hiç uğruna yatan ve kızımla battaniyenin yarısını paylaşarak kızıma sahip çıkarak beni Kürt halkı ile beni tanıştırdıkları için teşekkür ediyorum. Biz duvar içinde kalan gençlerimizi yanımızda istiyoruz.
“Kendi adıma ve Türkiye halkları adına halka düşmanlığı öğreten bir takım nefret söylemlerinin son bulmasını istiyorum. Kürt halkı ne istiyorsa, gençler gelecekten nasıl mutlu olmak istiyorlarsa bu sistemin bunu sağlamasını istiyorum. Ben, en azında 4 duvar ardında haksız yatan tüm gençlerimizin derhal serbest bırakılmasını istiyorum. Ötekileştirilen bir anne olarak derhal serbest bırakılmalarını bekliyorum.
“Savaş değil, kendi adıma barış istiyorum”
“Türkiye’de TMK diye bir kanun var. Altı boşalmış halen suç olmayan nedenlerden ötürü 24 yıl ile 98 yıl hapis istemiyle yatan gençlerimiz var. Deniz’e de biçilen ceza buydu, benim kızım asla müebbet cezayı hak etmedi. Saçma sapan gerekçelerle verilen cezaları Kürt kızları da hak etmedi. Haksız yere tek kurşun atılmaması, çözüm sürecinde yeni ‘kalekol’ların inşa edildiği bir yerde ben sadece savaş kokusu alıyorum. Lütfen savaş değil, kendi adıma barış istiyorum. Deniz’in de barışa köprüsü olmasını istiyorum ve burada olmamın nedeni de kesinlikle barıştır. Tek bir çocuğumuzun saçının kılına dahi zarar gelmesini istemiyorum.” / İMC