Görüşmeye, Ortadoğu'nun en büyük Ermeni Kilisesi olarak bilinen Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Ergün Ayık, Süryani Meryem Ana Kilisesi Başkanı Can Şakarer, Keldani Kilisesi Vakfı Başkanı Yusuf Karadayı, Türkmen Alevi Dedesi Hasan Baykut, Din Adamları ve Yardımlaşma Derneği (DİAY-DER) Başkanı Zahit Çiftkuran, Bokark Şeyhi Nakşi Sayar, 1925 Kürt isyanının lideri Şeyh Said'in torunu Muhammed Akar ve Kuzey Irak'taki Duhok Belediye Başkanı Şevket Muhammet Osman katıldı. Görüşme sırasında Papa Francesco, iki kez "Diyarbakır'dan gelen heyeti selamlıyorum" dedi.
Sur eski Belediye başkanı Abdullah Demirbaş heyetle birlikte hazırladıkları, Kırklar Meclisi'nin kuruluş amacı ve çalışmaları, Diyarbakır Surlarının UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınması ve Kürtler'in yaşadığı acılara değinilen 2 sayfalık ayrıntılı mektubu Papa Francesco'ya verdi.
"Çok Aziz Peder, İnançta babamız Hz. İbrahim'in manevi bahçesinin farklı renk ve kokularından oluşmuş bir çiçek demeti olarak sizlere saygı ve sevgimizi sunmaya geldik. Üç büyük dinin asırlar boyunca kardeşçe hüküm sürdüğü Mezopotamya toprakları üzerinde yaşayan halklarımızın (Süryani, Yezidi, Hıristiyan, Müslüman, Keldani, Ermeni, Kürt, Türk, Arap) size en içten selamlarını getirdik. Taşıdığınız görevin bir misyonu olarak içinde bulunduğunuz yoğun gündeminiz içinde bize zaman ayırdığınız için zatıalilerinize en derin şükranlarımı sunarım. Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan Dinler arası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonun bir parçası olarak, bendeniz ve çalışma arkadaşlarımın yaşadığımız topraklar üzerinde geliştirmek istediğimiz birkaç hususu zatıalinizle paylaşmaktan onur duyarım."
"HZ. İSA'NIN ÇARMIHA GERİLMESİ GİBİ KÜRTLER DE ACI ÇEKTİ"
İsa peygamberin misyonunu yayma uğruna çarmıha gerilmeyi göze aldığı gibi Kürtler'in de dil ve kültürüne sahip çıkmak uğruna tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlandığı belirtilen mektupta şöyle devam edildi:
"Öncelikle malumuz üzeredir dört ayrı ülkenin (Türkiye, Irak, İran, Suriye) boyunduruğu altında yaşayan Kürt halkı tarih boyunca çeşitli acılara maruz kalmıştır. Hazreti İsa nasıl Tanrı tarafından kendisine bahş edilen yüksek mertebenin misyonunu yayma uğruna çarmıha gerilmeyi göze aldıysa, Kürt halkı da kendisine tanrı tarafından bahşedilen bir kimlik ve kimliğin bir sonucu olarak kendi diline ve kültürüne sahip çıkmak uğruna tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlanmıştır.
İçinde bulunduğumuz çağda bütün toplumların bir arada yaşalmalarının yegane kaynağının dinler ve kültürler arası diyalogdan geçtiğinin bilincinde olduğumuzu belirtmek isterim. Doğup büyüdüğümüz yer olan Diyarbakır tarih boyunca çeşitli dinlerin, inançların ve halkların hüküm sürdüğü, kadim bir kenttir. Halen Süryani, Keldani, Hıristiyan, Müslüman ve Yahudilerin bir arada yaşadığı dünya üzerindeki yegane kentlerden biridir. Bu anlamıyla çok dinli, çok dilli ve çok kültürlü yapısıyla ön plana çıkmaktadır. Bu zenginliğin bilinciyle Belediye Başkanlığını yürüttüğüm dönem süreci içerisinde belediye hizmetlerinin çok dilli ve çok kültürlü olarak sunulması için belediye meclisimizde karar aldık ve meclis üyelerimiz yıllardır maruz kaldığımız tek tipleştirici zihniyetin gayri insanı tutumu sonucunda görevden alındık. Tanrıya şükürler olsun ki, sonraki seçimlerde halkımızın ezici bir desteğiyle bu görev tekrardan ben denize bahşedildi ve bu sorumluluk bilinciyle de doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ediyoruz."
'KÜLTÜRLER SOKAĞI' PROJESİNE DESTEK ÇAĞRISI
Demirbaş, mektubunda Diyarbakır'da hüküm süren, sürdürülen kadim din kardeşliğinin bir nişanesi olarak kilise, cami ve havranın bir arada olduğu kültürler sokağı projesini Belediye Başkanlığı yaptığım dönemde geliştirdiğini, Vatikan'ın destekleri ile bu projenin çok daha büyük anlam kazanacağı söyledi.
Mektupta şöyle devam edildi:
"Yine Roma İmparatorluğu döneminde yapılan ve yaklaşık 9000 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan Diyarbakır Surları dini ve kültürel diyaloğa tanıklık etmiş ve ihtişamlı bir şekilde günümüze bu değerleri taşımıştır. Bunun öneminin farkında olarak geçtiğimiz yıl içinde Diyarbakır'ın önde gelen Sivil Toplum Örgütleri ve Belediyeleri olarak '2013 yılı Diyarbakır Surları Yılı Olsun' kampanyası ile bu kadim değerin UNESCO Dünya Mirası kapsamına alınması gereğini zatıalinizle paylaşmak isterim. Böylesine önemli ve kadim bir değerin bir devletin ulusal politikalarına terk edilmekten ziyade kendine has kimliğiyle uluslarüstü bir değer taşıması gerektiği inancındayım. Bendeniz Belediye Başkanlığı yaptığım Sur ilçesinde Belediye bünyesinde değişik inanç, mezhep, etnik ve dezavantajlı grupların bir araya gelerek oluşturduğu Kırklar Meclisini kurduk. Meclis, Süryani, Keldani, Ermeni, Müslüman, Hıristiyan inançlarının temscilerinin yanı sıra kadınların, gençlerin ve toplumun değişik kesimlerini temsilen kanaat önderlerinden oluşmaktadır. Kırklar Meclisi ile Dinler arası Diyalog için, Papalık Konseyi çalışmalarınıza bir nebze olsun katkı sağladığımız inancındayım. Dünya üzerinde bütün inanç ve kültürler için bir barış köprüsü modeli olarak öngördüğümüz bu çalışmayı sizinle paylaşmaktan onur duyşmakta ve farkl bir heyecan yaşamaktayız. Yaşadığımız coğrafya üzerinde tarih boyunca hüküm süren tüm dinlerin, dillerin ve kültürlerin çektiği acıların bir nişanesi olarak Ortak Vicdan Anıtı yaptık.
DİYARBAKIR'A DAVET
Biz barışın yolunun ne bir kesimin diğer kesimleri kendine adapte etmeye çalışmasından, ne de bir kesimin diğer kesimlere adapte olmasından geçtiğini düşünmekteyiz. Biz barışın yolunun zenginlik kaynağı olan farklılıkların birlikteliğinden geçtiğinin şiarıyla hizmetlerimizi sürdürmekteyiz. Her farklılığı bir zenginlik olarak algılamakta ve bu çerçevede dinler ve kültürler arası diyaloga önem vermekteyiz. Bu diyalogun gelişmesi ve geniş bir tabana yayılması anlamında kadim kentimize yapacağınız bir ziyaret bizlere ışık olacaktır. En derin ve içten saygılarımla." / dha