Avrupa Parlamentosu'nda (AP) dün başlayan 11'nci Kürt Konferansı devam ediyor. Konferansın ikinci gününde “Ortadoğu'daki kaosun alternatifleri nelerdir? (Güvenlik, İstikrar ve Refah)“ konu ile başladı. Konferansta, birçok siyasetçi, yazar, akademisyen, gazeteci ve aydın hazır bulundu. Modetörlüğü Prof. Michael Gunter ve Osman Kavala'nın yaptığı bu oturumda Tel Aviv Üniversitesi'nden Prof. Ofra Bengio, Ankara Üniversitesi'nden Bahar Şimşek, AP milletvekili Bodil Ceballos, Gazeteci Fréderike Geerdink, Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Abbas Vali ve PYD Eşbaşkanı Salih Muslim söz aldı. Katılımcılar, Ortadoğu'nun tarihi katliam ve baskılarla dolu olduğuna vurgu yaparak, bunun günümüzde de devam ettiği görüşünde bulundu. Kürtlerin bu baskı altında özgürlük mücadelesi verildiğini vurgusunda bulunan konuşmacılar, örnek olarakta Rojava'yı örnek gösterdi.
'KÜRTLER DAİŞ'E KARŞI SAVAŞIYOR'
Tel Aviv Üniversitesi'nden Prof. Ofra Bengio, Ortadoğu'da büyük değişimlerin olduğunu belirterek, “21 yüzyılda hem ideolojik, siyasi hem de askeri anlamda büyük paradigma değişiklikleri oldu. Buradaki en büyük değişim ise DAİŞ'in gelmesi oldu. Pan- Arabizm ve yerel ideolojiler kayboldu, yerini radikal İslam‘a bıraktı. Artık Ortadoğu'da her şey değişti“ dedi.
Prof. Ofra Bengio, geçen yüzyılda iktidarlar, orduların aracılığıyla toplumlar baskı altında tutulduğunu kaydederek, şunları söyledi:“ Ancak bu yüzyılın başında bu durum değişti. Ulus devletler yavaş yavaş ortadan kayboldu, bu da kendisiyle birlikte bölgede yeni aktörleri ortada çıkardı. Bu bölgede en önemli iki aktör Kürtler ve DAİŞ var. Bunların her ikisi de bölgede değişiklik istiyor. Kürtler, geçen yüzyılda bölgeyi istikrarsızlaştıran güç olarak görülüyordu ancak bugün ise bölge için istikrar getiren noktaya geldi. Bu Irak ve Rojava'da ortaya çıkıyor. Bölge için tehlikeli olan DAİŞ'e karşı savaşıyor. Kürtler birleşiyor, kendi aralarındaki sınırları kaldırıyor. Ortadoğu'daki sistem ciddi değişimlerde geçiyor.“
'TÜRKİYE ASİMLASYON UYGULUYOR'
Ankara Üniversitesi'nden Bahar Şimşek de Ortadoğu tarihine değinerek, Suriye'deki BAAS rejiminin siyaseti üzerine konuştu. Şimşek, Suriye'nin asilmasyon politikalarına maruz kaldığını belirterek, “Kürtler tarih boyunca Araplaştırılmak istendi. Sürekli bir baskı altında yaşadı. Bu onlarca devam etti. 2012 yılına kadar bu böyle sürdü. Kürtlerin Rojava'da kurmak istediği sistem 2014 yılına kadar DAİŞ'in ortaya çıkmasıyla birlikte dünyanın bütün gözlerini oraya çevirdi. Tarih bugün Ortadoğu'da tekerrür ediyor“dedi. DAİŞ'in Kobanê ve Şengal'e yönelik saldırıları da değinen Şimşek, “Bugün Türkiye'de bulunan birçok kampta Kobanê ve Şengal'den gelen çocuklara Arapça ve Türkçe eğitim veriliyor. Bu aslında Kürt karşıtı ve asimlasiyon politikalarının ne nasıl devam ettiğini gösteriyor“diye konuştu.
Bahar Şimşek Türkiye'nin Kürt politikalarına da değinerek, sert bir dille eleştirdi.
'SAVAŞLARDA EN BÜYÜK ZARARI KADINLAR GÖRÜYOR'
AP Milletvekili Bodil Ceballos da dünyadaki savaşlarda kadınların yaşadığı duruma değindi. Ceballos, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan savaşlarda şiddete maruz kalan kadınların yaşadıklarına dikkat çekerek,“ Bugün Ortadoğu'daki çatışmalarda da en büyük zararı kadınlar görüyor. Dünyanın birçok yerinde de bu durum devam ediyor. Yine çocuklar öldürülüyor. Dünyadaki rakamlar bize bunu gösteriyor“ dedi.
Silah satışlarına da eleştiren Ceballos, “Avrupa'dan Ortadoğu'ya çok büyük silah satılıyor. Suriye'deki BM buna karşı bir karar çıkarmadı. Örneğin Rusya, Suriye'ye büyük silah satışı yapıyor. ABD de Irak'a silah verdi. Bu silah şu anda DAİŞ'in elinde. Buna karşı çıkması gerekiyor. Silah satışı denetim altına alınması gerekiyor. Demokratik olmayan ülkeler silah satışları durdurulmalı. Birde kaçak silah satışları var. Bunlara karşı çıkılması gerekiyor“diye konuştu.
'TÜRKİYE ÇÖÇÜM İÇİN GÜVEN VERMİYOR'
Gazeteci Fréderike Geerdink ise Türkiye'nin Kürt sorununun çözümü için güven vermediğini belirterek,“ Pratiğiyle bunu uyguluyor. Burada gerekçe olarak da milletçiler gösteriliyor. Bu inandırıcı değil. AKP isterse bunu rahatlıkla başarabilir. Çünkü medya olmak üzere birçok araç, hükemetin elinde. Koruculuk sistemi, karakolların yapımı gibi birçok şeyi durdurabilir. Ama yapmıyor. Nedeni ise Türkiye hükümeti, Kürt sorununu çözmekle ilgili değil dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan'ı diktatörlükle suçlayan gazeteci Geerdink, devamla şunları söyledi:“ Kürt sorununun çözümünü Erdoğan'dan beklemek büyük hatadır. Çünkü Erdoğan yeni diktatör türüdür. Ders kitaplarına girecek bir diktatördür. Türkiye'de demokrasi ve Kürt haklarıyla ilgili ciddi bir gelişme yok. Kürtçe hala yasak ve Kürtçe eğitim okullarda verilmiyor.“
Fréderike Geerdink, Avrupa ülkelerini de eleştirerek, “PKK'nin üzerindeki yasağıyla birlikte Kürtlerin üzerinde büyük bir baskı var. Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'ın cinayeti hala aydınlatılmış değil. Kürt basınının üzerindeki baskılar devam ediyor. Bunlara son vermiyor. Neden? Sadace Türkiye'yi memnun için. Gazeteci Fréderike Geerdink, Avrupa Parlamentosu, Abdullah Öcalan'a Sakharov Ödülü'nün verilmesini isteyerek, bunun barışa katkı sunacağını söyledi.
'KÜRT SORUNU SİYASİDİR'
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Abbas Vali de, Irak'daki kriz Kürdistan bölgesi ve DAİŞ üzerine konuştu. Prof. Vali, “Irak'ta yaşanan kriz egemen krizidir. Egemen güçler hep yıkımlara sebep olmuştur. Kürtler sürekli bunun baskısında yaşadı. Ama yıllarca bu egemenler bunu saklıyordu. DAİŞ ise bugün bunu açık açık yapıyor. Hem yıkıyor, baskı yapıyor ve teşhir ediyor. Batı da yıllarca hiç müdahale etmedi. Büyük hatalar yaptı. ABD tarih boyunca yeni bir şey yaptı. PYD'ye silah yardımında bulundu. Bunu daha önce yapması gerekiyordu“dedi. Vali, Kürt sorunu insani değil siyasi mesele olduğunu belirterek, bunun böylge görülmesi gerektiğini söyledi.
'KOBANÊ'DE DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ'
PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, konuşmasına Mezopotamya'nın tarihine değinerek başladı Muslim devamla konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kürtler, Ermeniler, Araplar, Yahudiler ve Asuriler, binlerce yıl Mezopotamya'da birlikte yaşadılar. Belki bir biriyle rekabetleri oldu ama hiçbir zaman bir birine soykırım uygulamadılar. Ancak 1500 yıl önce İslamiyet ardından da Türklerin gelişiyle birlikte sorunlar oluşmaya başladı. Avrupa'da ise ulus devletlerin ortaya çıkışıyla birlikte Araplar farklı olarak baktı. Adından Mezopotamya'da Kürtler ve halklar 4 ülke arasında bölündü. Kendilerine baskı yapıldı. Katliamlar uygulandı. Bu halklara yaşam hakkı tanınmadı.“
Bu durumun 21'nci yüzyılda birçok değişimin olduğunu belirten Muslim, “Ortadoğu'da ciddi gelişmeler yaşandı. Biz Kürtler bu gelişmelerin merkezinde yer aldık. DAİŞ Kürtlere saldırdı. Şengal ve Sincar'a saldırdı. Amaç bu halkları yok etmekti. Musul'da 200 kilise yok edildi, yine Rojava'da kiliselere saldırdılar, tarihi yerleri yok ettiler. İnsanları katledip topraklarından sürgün ettiler. Amaç buraları boşaltmak ve kendi insanlarını yerleştirmekti. Biz ise Rojava'da yeni bir sistem yarattık. Bu sistem tüm Ortadoğu'da bir model olabilir. Biz orada toplumsal bir antlaşmaya vardık. Herkesin özgürca yaşayabilir bir antlaşma. Ama biz bundan dolayı birçok gücün hedefine girdik. Çünkü bazı güçler Kürtlerin sistem kurmasını istemiyor. Biz şuanda Rojava'da saldırıyla karşı karşıyayız. Kobanê'de 90 gündür direniyoruz. Biz Kobanê'de çocukları, kadınları ve demokrasiyi savunuyoruz. Biz Rojava'da iki yıldır bunlara karşı mücadele ediyoruz. Kimse bize yardım etmiyor. Kendi kaynaklarımızla mücadele ediyoruz“diye konuştu. Mezopatamya'da kardeşlik ve özgürlüğün kazancağanı belirten Muslim, vahşilerin ortada kaybolacağını söyledi.