ŞemdinliHaber

Murat Karayılan: AKP askerleri ölüme sürüyor

Güncel

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan: “Açık ki Erdoğan ve arkadaşları seçimlerde kazanmak için bazı askerlerin ölmesini ve gerillaların da şehit düşmesini istiyorlar. Açıkça askeri, üzerinden siyaset yapabilmek için ölüme sürüyor.

ANF'de yer alan habere göre; Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, 18 Mayıs Şehitler Günü vesilesiyle gerillalara seslendi. Uzun mesafeli telsiz aracılığıyla yapmış olduğu konuşmasında güncel gelişmelere ve askeri durumu değerlendiren Karayılan, “Açık ki Erdoğan ve arkadaşları seçimlerde kazanmak için bazı askerlerin ölmesini ve gerillaların da şehit düşmesini istiyorlar. Çünkü eğer asker ölürse Türkiye’deki çeşitli kesimlerden HDP’ye oy vermeyi düşünenler varsa oylarını vermesini engellemek istiyorlar. Tabi böylesi bir durumda gerginlik oluşursa HDP de Türkiye’de çalışamayacak, verimi düşecek. Bunun için askerin ölmesini istiyorlar. Açıkça askeri, üzerinden siyaset yapabilmek için ölüme sürüyor. Yine gerillanın da şehit düşmesini istiyor. Bu niye? Bu da bu sefer milliyetçi ve sağcı kesimlere, ‘PKK’ye karşı savaşan tek güç benim’ demek için. Bununla da MHP’ye gidecek oyları almayı hedefliyor. Bu çok tehlikeli bir siyasettir. Bu siyasetin önümüzdeki günlerde daha tehlikeli bir hal alması beklenmeyen bir şey değildir. Tüm deryalarımız (tüm gerilla birlikleri) bu konuda bilgi sahibi olmalı ve tedbiri elden bırakmamalıdır“ dedi.


Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, “18 Mayıs Şehitler Günü” dolayısıyla gerillalara seslendi. Uzun mesafeli telsiz aracılığıyla tüm Kürdistan’daki gerillalara hitap eden Karayılan, 18 Mayıs şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerini anarak başladığı konuşmasında siyasi-askeri gelişmeleri değerlendirdi. Türk devletinin savaş hazırlıkları yaptığını belirten Karayılan, AKP’nin niyetinde kontrollü bir gerginlik ortamı yaratmanın olduğuna değinerek, gerillanın sürece temkinli yaklaşmasını istedi.

‘ESAS GÜÇ KAYNAĞIMIZ ŞEHİTLERİMİZDİR’

“18 Mayıs Şehitler Günü vesilesiyle bugünde şehit düşen Haki Karer ve Dörtler (Ferhat Kurtay, Eşref Aynık, Necmi Öner, Mahmut Zengin) başta olmak üzere tüm devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyor ve bu kahramanların anılarını özgürlük mücadelesinin zafere taşınmasında, özür Kürdistan’ın ve özgür toplumun yaratılmasında yaşatacağımızın sözünü bir kez daha veriyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Karayılan, “Hareketimiz çıkışından bugüne kadar hep şehitlerinin anısı üzerinden mücadelesini yükseltmiştir. Çünkü bizim esas güç kaynağımız şehitlerimizdir. Şehitlerimizin yolunda yürüyen partimiz, her şahadeti kendisi için bir çıkışa dönüştürmüş ve dolayısıyla her şahadet halkımızın bugünlere gelmesine vesile olmuştur. Yalnızca toprağı değil, dili, kültürü ve benliği elinden alınmak istenen bir halk olan Kürdistan halkının özgürlüğü mücadelesini vermek çok büyük bir cesaret ve güçlü bir çıkış yapmayı gerektiren bir durumdu. Sömürgeciliğin insanların kişilikleri ve beyninde hüküm sürdüğü bir ülkede, eğer çetin bir direniş geliştirilmezse, toplumda bir alt-üst oluş yaşanmazsa ve güçlü bir mücadele yürütülmezse herhangi bir militan, hareket ya da mücadeleyi geliştirmek de tabii ki beklenebilecek bir şey olamazdı.

Ancak o zor şartlarda Önder Apo yola çıktı. En çetin koşullarda bir halkın özgürlük mücadelesine karar verildi. 38 yıl önce bugün ilk büyük saldırıyla karşı karşıya kalındı. Haki Karer yoldaşın şehit edilmesi mücadelemize vurulan ilk büyük darbe oldu. Ancak bu değerli şehidin anısına bağlılık için partileşme kararı alındı. Hemen bir yıl sonra yaşanan Halil Çavgun arkadaşın şahadeti de ulusal direniş kararının verilmesini pekiştirdi. Gerçekleşen partileşme ve direniş sürecinde yaşanan 12 Eylül Faşist Darbesi PKK’yi yok edebilmek için önder kadroları teslim almak isteyince önce Mazlum Doğan, ardından ise Dörtler ve 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi şehitleri direnişin daha da büyümesine neden oldu ve zindanlardaki direniş dağlara taşındı. Bu temelde Mahsum Korkmaz yoldaşın öncülüğünde tarihi 15 Ağustos Atılımı gerçekleştirildi. Düşman yine saldırılarına devam etti ve yönelimleriyle bu sefer gerillayı tasfiye etmek istedi. Bu mücadele sürecinde çok değerli şehitler verildi. Şüphesiz o dönemin en büyük şahadeti Egîd arkadaşın şahadetiydi. Ama Önderliğimiz ve partimiz bu şahadete de bir çıkış yaparak karşılık verdi ve ARGK kuruldu. İşte bu anıya bağlılık üzerinden bu ordu o günden beri Kürdistan topraklarında savaş yürütüyor. Onlardan yüzlere, yüzlerden binlere, binlerden on binlere ulaşan bir gerilla ordusu bugün daha da büyüyerek bu şanlı yolda ilerleyişini sürdürüyor” dedi.

‘PKK, BİR ŞEHİTLER PARTİSİDİR’

Türk sömürgeciliğinin 32 yıldır özgürlük gerillasını Kürdistan dağlarından söküp atmak için tüm yolları denediğine dikkat çeken Murat Karayılan, “Bütün özel ve psikolojik savaş tekniklerini kullandı. NATO gücünün tamamı bu savaşı her bakımdan desteklemiş ve katılmış oldu. Önder Apo’ya yönelik olarak uluslararası komplo gerçekleştirildi. İçte ve dışta türlü türlü operasyonlar gerçekleştirildi ama hiçbir şekilde gerillayı güçten düşüremediler ve geriletemediler. Çünkü gerilla yaşanan her şahadetten çok daha fazla güç aldı. Gerillanın sürekli aktif olan dinamizminin özü budur. Kürdistan gerillası bu yüzden yenilmez bir güçtür. Eğer bir yerde darbe yerse ve şehit verirse, o şehidin anısı için daha büyük hamleler geliştirir. Bu, mücadelemizin tarihinden beri hep böyle süregelmiştir. Bu nedenle Önder Apo’nun belirttiği gibi, PKK bir şehitler partisidir” şeklinde konuştu.

‘HER ŞAHADET YENİ BİR ÇIKIŞI, YENİ BİR HAMLEYİ GETİRDİ’

Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son yıllara da baktığımızda her şahadetin bir hamleye çevrilmesi tarzından taviz verilmediği görülecektir: Adil ve Nuda yoldaşların şahadeti Kürdistan gerillasının hamleci tarzını tetiklerken, Rüstem, Çiçek ve Elîşêr arkadaşların şahsında dile gelen 2011 şahadetleri ise 2012 Devrimci Halk Savaşı Hamlesi’nin gelişmesine vesile oldu. Mücadele tarihimizin hiç bir döneminde yoldaşlar arasındaki fedai ruh 2012 yılındaki gibi zirvelere ulaşmamıştı. Çünkü 2011 şahadetleri büyüktü ve bunun karşılığında fedai ruhun yükselişi de bir o kadar büyük oldu.  Mehmet Goyî, Rojîn Gevda, Hüseyin Mahir ve Reşit Serdarlar başta olmak üzere, 2012’de verilen her şehit ise mücadelenin büyümesi açısından zemin oldu. Büyüyen mücadele, düşmanın Paris’te Sara, Rojbîn ve Ronahî yoldaşlara yönelmesine neden oldu. Ancak Paris’te yaşanan bu şahadetler hareketimizi küçültmedi, büyüttü. Bu değerli yoldaşların şahsında özgür Kürt kadınının duruşu tüm dünyaya örnek oldu.

Bugün biz 2012 yılı ve 2013 yılının başındaki şehitlerimizin anısı üzerinde hem nitelik hem de nicelik olarak bir büyümeyi ve yenilenmeyi yaşıyoruz. Yeniden Yapılanma Projesi Şehit Reşit Serdarların ruhu üzerinden gelişmektedir. Kısacası insan özgürlük hareketine baktığı zaman bu gerçekliği iyi görmektedir. Yani şehitlerimiz bizim temel güç kaynağımızdır ve bir tek damla kan bile boşa gitmemiştir. Her yaşanan şahadet kendisiyle bir yeni çıkışı ve büyümeyi getirmiştir.”

‘ROJAVA DEVRİMİ’NİN TEMELLERİ GÜN GEÇTİKÇE SAĞLAMLAŞIYOR’

Rojava Devrimi’ne de değinen Karayılan, “Bugün Rojava halkımız da bir direniş geliştirmektedir. Ancak oradaki mücadele de gün geçtikçe büyüyor. Çünkü Rojava Devrimi de aynı ihtivayla mücadeleye yaklaşıyor. Bu nedenle Rojava Devrimi hiçbir zaman zayıflamaz ve düşmez. Eğer farklı bir yöntem orada uygulansaydı, muhtemelen zayıflayabilir ve aldığı darbeler karşısında geri adım atmak zorunda kalabilirdi. Fakat Rojava Devrimi de Apocu felsefeyle şehitlerine yaklaşıyor ve gün geçtikçe temellerini daha da sağlamlaştırıyor. Nasıl ki Xebatların, Çekjînlerin ve Dilovanların şahadeti YPG’yi küllerinden yarattıysa; Gelhatların ve Arînlerin anıları temelinde Kobanê’ye yönelik gerçekleşen faşist saldırılar karşısında zafer kazanıldıysa, bugün de Cezîre bölgesinde yaşanan savaşta şahadete ulaşan değerli komutanlar Rûbar Qamişlo ve Brusk Amed’in anılarının da büyük çıkışa yol açacağı, YPG’nin gündemleştirdiği yeni hamleden anlaşılmaktadır.

Apocu gelenek böyledir. Yani her yaşanan şahadet, zayıflama ve gerilemenin değil, güçlenmenin, ilerlemenin ve yeni hamlelerin temelini oluşturmaktadır. Yoldaşa derin bağlılık ve anıyı yaşatma ruhu böylesine bir sinerjiyi yaratabilmektedir. Kürdistan özgürlük mücadelesi, PKK şahsında tarihe böyle yazılmıştır. Şehitlerimiz geçmişimiz, aynı zamanda geleceğimizdir. Her gün halkımızın ve yoldaşların haykırdığı ‘Şehîd Namirin!’ sloganı böyle bir hakikate sahiptir. Çünkü şehitlerimiz ölmüyor, her biri kendisiyle onlarca, yüzlerce mücadeleci militan yaratıyor. Bir oluyor bin, kendisini büyütüyor. Bu yüzden gerçekten şehitler ölmüyor, onlar mücadelede yaşıyor, mücadeleyi güçlendiriyor” diye belirtti.

AKP’NİN TÜM DAR HESAPLARINA RAĞMEN ÖNDER APO SÜRECİ YÜRÜTMEK İSTİYOR

“İşte bu şehitlerimizin ödemiş olduğu bedel temelinde gelişen mücadelenin bir sonucu olarak 2013 Newrozu’nda Önder Apo yayınladığı tarihi deklarasyonla Kürt sorununun diyalog ve müzakere yoluyla çözülebilmesi için yeni bir hamle sürecini gündeme koydu” diyen Murat Karayılan, “Biz hareket olarak Önderliğin ortaya koymuş olduğu projenin gereklerini yerine getirdik ve bu sürece stratejik yaklaştık. Ancak Türk devleti ve AKP yetkilileri sürece aynı bilinç ve derinlikle yaklaşmadı. Türkiye’nin geleceği ve halkların ortak kaderinde kendini sorumlu gören, stratejik ve tarihi adımları atabilecek bir derinliğe sahip değiller. Dar bir zihniyete sahiptirler. Maalesef, tarihi bir görev olarak Türkiye’nin geleceğini düşünecek büyüklüğü göstereceklerine, dar yaklaşarak kendi ceplerini ve iktidarlarını düşündüler. ‘Bu seçimlerden nasıl sonuç alırız, ceplerimizi nasıl doldururuz, kendimizi nasıl zengin yaparız’ türünde dar ve çeteci düşüncelere hapsolmuşlar. Onların fikir kalıbı böyle dar ve fırsatçı bir temeldedir. Bunun için Önderliğe yanıt olmadılar ve süreç tıkandı.

Yine de Önderlik birçok çaba sergileyerek ve yeni bazı projeler sunarak tıkanan sürecin önünü tekrar açmaya çalıştı. AKP yetkilileri 7 Haziran seçimlerini de göz önünde bulundurarak önce ılımlı yanıt verdiler ve bazı şeyleri kabul de ettiler. Kamuoyuna da sunulan 10 madde temelinde müzakerelerin başlamasını, bunun için de bir izleme heyetinin kurulmasını ve bu esaslar üzerinden sürecin yürümesini kabul ettiler. Bu temelde Dolmabahçe’de yapılan ortak açıklama gerçekleşti. Ancak devamı gelmedi. Eğer gerçekten bunlar yaşansaydı biz de PKK olarak üzerimize düşenleri yapmak istiyorduk. Kongreyi toplayıp bu konularla ilgili kararlar almayı planlamıştık. Ancak bir kez daha gördük ki, AKP yine seçim hesabıyla kendi egemenliğini esas aldı. Erdoğan anladı ki bu süreç onların düşündüğü tarzda AKP’ye hizmet etmeyecek, bu nedenle sürece müdahalelerde bulundu. Buna rağmen Önderlik 2015 Newrozu’nda çözüm tavrını ortaya koydu ve projesini sundu. Esas olarak bu temelde bir çözüme gidilebilirdi ama Erdoğan, böyle giderse AKP’nin seçimlerde zorlanacağını, HDP’nin barajı aşacağını gördü ve bunun için müdahale ederek masayı devirdi. Ardından ise ‘masa yok, müzakere yok, Kürt sorunu yok, taraflar yok, tarafların olması Türkiye’yi dağıtmaktır, izleme heyeti yanlıştır’ diyerek tam olarak sürecin tersi olan şeyler söyledi. Kısacası böyle müdahale ettiler ve süreci durdurdular. Şimdi ise gerginlik siyasetini esas almaktalar. Çünkü istedikleri kadar milletvekili alabilmek için öncelikle HDP’nin baraj altında kalması gerekiyor. Böylelikle başkanlık sistemini getirerek diktatörlüğünü garanti altına almayı hesaplıyor” şeklinde konuştu.

‘AKP ASKERLERİN ÖLMESİNİ İSTİYOR’

Murat Karayılan konuşmasına şöyle devam etti:

“Deniliyor ki, ‘bir ay içerisinde HDP’ye 60 saldırı gerçekleştirilmiş. Son süreçte HDP taraftarlarına yapılan operasyonlarda 300 kişi tutuklanmış, çok daha fazlası ise gözaltına alınmış.’ Yine tüm arkadaşlar çok iyi biliyor, asker her yerde adeta bir fırsat arıyor. Birçok yerde gerilla tarafından tedbir alınmamış olsa savaş yaşanacak. Zaten Tendürek’te açık açık saldırdılar. Baraj da yapıyorlar, askeri yol da yapıyorlar, karakol da yapıyorlar, operasyona da çıkıyorlar. Yani şu an devlet ateşkesi kaldırmış durumda. Uludere’de açık bir şekilde askerleri arkadaşlarımızın önünde dolaştırıyorlar. Belki bazı arkadaşlarımız tahrik olur, ateş eder ve bir kaç asker ölür diye düşünüyorlar. Yine Şemdinli’de de öyle yapıyorlar. Açık ki Erdoğan ve arkadaşları seçimlerde kazanmak için bazı askerlerin ölmesini ve gerillaların da şehit düşmesini istiyorlar. Çünkü eğer asker ölürse Türkiye’deki çeşitli kesimlerden HDP’ye oy vermeyi düşünenler varsa oylarını vermesini engellemek istiyorlar. Tabi böylesi bir durumda gerginlik oluşursa HDP de Türkiye’de çalışamayacak, verimi düşecek. Bunun için askerin ölmesini istiyorlar. Açıkça askeri, üzerinden siyaset yapabilmek için ölüme sürüyor. Yine gerillanın da şehit düşmesini istiyor. Bu niye? Bu da bu sefer milliyetçi ve sağcı kesimlere, ‘PKK’ye karşı savaşan tek güç benim’ demek için. Bununla da MHP’ye gidecek oyları almayı hedefliyor. Bu çok tehlikeli bir siyasettir. Bu siyasetin önümüzdeki günlerde daha tehlikeli bir hal alması beklenmeyen bir şey değildir. Tüm deryalarımız (tüm gerilla birlikleri) bu konuda bilgi sahibi olmalı ve tedbiri elden bırakmamalıdır.

‘BİZ TAHRİKLERE GELMEYECEĞİZ’

Aynı zamanda şu an Önder Apo’nun üzerinde bir tecrit söz konusudur. 41 gündür Önderliğimizden haberimiz yoktur. Daha önce de belirttik; Önderliğimize uygulanan tecrit bir savaş yöntemidir ve bizim için de savaş gerekçesi olacak bir durumdur. Yani her anlamda bir tahrik vardır şu an.

Ama biz tahrike gelmeyeceğiz; AKP’nin kirli oyunlarının sonuca ulaşmasına izin vermeyeceğiz. Tüm birliklerimiz çok duyarlı ve dikkatli hareket etmeli ve Erdoğan ile AKP’nin kirli oyunlarının sonuca ulaşmasına imkan sunmamalıdır.”

‘GERİLLALARIN SEÇİMLER İÇİN BASKI UYGULADIĞI YALANDIR, TSK BASKI UYGULUYOR’

Erdoğan ve AKP bir yandan bu tür kirli oyunlarla tahrik siyaseti yürütüyor; diğer yandan ise hiç utanmadan arlanmadan miting kürsüsüne çıkıp milyonlarca insanın karşısında, gerillanın seçimler için halka baskı uyguladığını belirterek açıkça yalan söylüyor. Tüm deryalar kendi alanlarından da iyi biliyorlar ki, bunlar külliyen yalandır. Böyle bir şey yoktur. Bunlar kendi pisliklerinin üstünü örtmek için böyle yalanlara başvuruyorlar. Her gün kendileri baskı uyguluyorlar. Karayazı’da, Hınıs’ta, Kars’ta, Van’da, Gürpınar’da ve daha birçok yerde askeri komutanlar gidiyorlar köylere ve ‘eğer HDP’ye oy verirseniz size bilmem ne yaparız’ diyorlar. Kendileri baskı uyguluyorlar, saldırıyorlar, gerginlik yaratıyorlar ve yalan, dolan, baskıyla oy almak istiyorlar. Çok ilginçtir; bütün bunların ardından ise miting meydanlarında bu tür pratikleri HPG’nin uyguladığına insanları inandırmak için boğazlarını yırtıyorlar. Yalancılık ve alçaklık olur da bu kadar büyüğü olmaz! Kendisi yapıyor ama ‘HPG yaptı’ diyor. Herkes de biliyor ki böyle bir şey yok. Siz tüm arkadaşlar bunun şahidisiniz; böyle bir talimatımız ve uygulamamız söz konusu değildir.”

‘HPG BİR SEÇİM PARTİSİ DEĞİLDİR’

Biz seçimlere, herkesin özgür iradesiyle adil bir şekilde kendi tercihini yapabilmesi bağlamında yaklaşıyoruz. Kimse ne devletten korksun, ne de bizden korksun. Biz demokratik bir ortam yaratmak istiyoruz ve bunun için çabalıyoruz. Elbette bugün Kürdistan ve Türkiye’de bir savaş var. Hangi parti bu savaşı durdurmak ve yerine barışı kurmak istiyorsa; hangi parti herkesin hakkını veriyorsa; hangi parti sistemden dışlanan-ezilen kesimleri kucaklıyorsa ve hangi parti Türkiye’yi demokratikleştirecekse, elbette gerilla da gönlünde onu destekleyecektir. Biz bunu inkar etmiyoruz ama biz seçimlerle öyle oy moy kapsamında uğraşmıyoruz. Aynı zamanda hiç bir zaman umutlarımızı seçime de bağlamıyoruz. Biz sadece kendimize, mücadelemize ve halkımıza güveniyoruz. Biz bir seçim partisi değiliz. Kimse merak etmesin; bizim açımızdan bu seçim kazanılsa da, kaybedilse de, dünyanın ortadan kaybolacağı ya da yeniden yaratılacağı bir durum yoktur. Kürdistan özgürlük gerillası için seçimler stratejik değildir. Bizim için stratejik olan şey halkımızın özgürlük uğruna verdiği mücadeledir. Bizim prensiplerimiz vardır. Prensiplerimiz özgürlük ve demokrasidir. Açıkça söylüyoruz: Biz Önder Apo’nun projesi çerçevesinde barışa ve demokratik çözüme açığız. Eğer Türk devleti de çözüme dönük adımlar atarsa biz de üzerimize düşen şeyleri yerine getiririz.”

‘GERİLLA HER İHTİMALE HAZIR OLMALIDIR’

Gerillanın her türlü olasılığa hazır olması gerektiğini belirten Karayılan, “Ama tecrübemiz vardır ve Türk devletini iyi tanıyoruz. Bunun için her türlü ihtimale de hazır olmalıyız. Biliyoruz ki Türk devleti kendisini şu an her yerde savaşa hazırlıyor. Kürt gerçekliği bugün yaşadığı büyümeyle bütün dünyanın ilgisini üzerine çekmektedir ve derin sömürgecilik (yani sadece Türk devleti değil, Kürdistan’ı sömüren tüm güçler) bu büyüme sürecine müdahale etmek istemektedir. Yerelde de, uluslararası alanda da, Önder Apo’nun düşüncelerinin yaşam bulmasından; Kürt Özgürlük Hareketi’nin Türkiyeli sosyalist-demokratik güçlerle olan ittifakından; Türk, Ermeni, Asuri-Süryani, Fars ve bölgedeki diğer halklarla geliştirdiği dayanışmadan; tüm inanç gruplarının ve ulusların birleşmesinden ve de kapitalist moderniteye alternatif olarak bölgede yaşam bulmaya başlayan demokratik modernite düşüncesinden rahatsız olan güçler vardır. Bunun için bu süreci durdurmak istiyorlar ve bu temelde hazırlık yapıyorlar. Bu nedenle bugün Erdoğan’ın mitinglerde dile getirdiği sözler aslında Türk devletinin stratejik yaklaşımıdır. Bu nedenle bizler elbette demokratik çözüme ve Önder Apo’nun geliştirmiş olduğu çözüm projelerine hazır olmalıyız ama savaşa da hazır olmalıyız. Elbette tercihimiz barıştır ama Türk devletinin de kendisini savaşa hazırladığı görülmektedir. Bu nedenle Kürdistan özgürlük gerillası her ihtimale hazır olmalı, hiçbir birliğimiz gaflete düşmemeli, uyanık olmalı ve AKP’nin provokasyon girişimlerini dikkate almalı. Buna dikkat edilmeli ama eğer üzerinize gelirlerse de meşru savunma hakkı çerçevesinde gereken cevabı da verebilmelisiniz.

Onlar bizimle kontrollü bir savaş yapmak istiyorlar. Yani biraz asker, biraz da gerillanın ölmesini istiyorlar ama bu noktaya gelirse kimse savaşı artık kontrol altına alamaz. Bu nedenle AKP yöneticileri aklını başına toplamalı ve kendilerini şaşırmamalılar. Gerillalar olarak bizler de bu gerçekliğe göre hareket etmeliyiz. Bu nedenle hiçbir yerde gaflete girmemeli, hiçbir yerde darbe yiyebilecek bir pozisyon almamalı ve bunlara karşı duyarlı olmalıyız. Bilmeliyiz ki eğer gözleri keserse bazı birimlerimizi yok etmek isteyebilirler. Ama onlar da bilmeliler ki eğer böyle bir şeye girişirlerse süreç kontrol edilemez ve sonuçta kaybeden onlar olur” diyerek konuşmasını bitirdi. / Firatnews

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.