Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç, Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a konuştu.
Malkoç, “Partili cumhurbaşkanlığı bir geçiş formülü olur mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Tek madde yetebilir”
“Olabilir, bu bir nihai hedef değil. Ama şöyle bir zaruret doğuyor. Dikkat edersiniz Cumhurbaşkanı dün kongreye gönderdiği mesajda diyor ki ‘Anayasa’nın 101. maddesine göre ben hukuken tarafsızım ancak partiyle hukuken bağım kopmuştur ama gönül bağım kopmamıştır.’ Şimdi bu açıklamalara ihtiyaç duymayacak şekilde Cumhurbaşkanı’nın partiyle bağının kesilmesini düzenleyen 101. maddenin 4. bendinde bir düzenleme gündemde.
“Aslında tek başına bu maddede değişiklik yapmak bile yeterli olabilir. Ama 101. maddeye ilaveten Cumhurbaşkanı’nın yeminini düzenleyen 103. maddede değişiklik gerekebilir. Gerçi orada ifade edilen tarafsızlık hukuki manada, siyasi manada mı tartışılır ama hiç bu tartışmaya mahal vermemek için burada da düzenleme olabilir, olmayabilir de.
“Bunun dışında işlerin yürütülmesi ile ilgili Bakanlar Kurulu bölümü var. Orada “başbakan yürütür” diyor. Burada da ufak bir rötuş yapılabilir ama buna ihtiyaç duyulmayabilir de. Ancak Cumhurbaşkanı’nın görevleri arasında, yürütme bölümünde “Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmek” maddesi var biliyorsunuz.
“O maddede ne diyor; ‘Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder veya Bakanlar Kurulu’nun başkanlığı altında toplantıya çağırır.’ Yine başbakan sorumlu olur. Burada önemli olan 101. maddedeki “partiyle ilişiği kesilir.”
“Partinin başına geçmesi hükümete tesir bakımından da önemli olur. Problem tanımlamada. Başkanlık sistemine isim koymak gibi. Partili Cumhurbaşkanlığı denilince şöyle bir çıkıyor; Siz cumhurbaşkanını illa partili yapacaksınız. Halbuki, cumhurbaşkanının partiyle ilişiğini yasaklamayı önlemek amaç. Cumhurbaşkanının taraflı olması değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir örnek de yok. Atatürk, İsmet İnönü de genel başkandı. Celal Bayar da partili cumhurbaşkanıydı.”
“Doğrusu bütün sistemi değiştirmektir”
Partili cumhurbaşkanlığının Meclis’ten daha kolay geçeceğini savunan Malkoç şunları söyledi:
“Burada sistem değişmiyor. Deniyor ki en azından, ‘madem hepsini değiştirmekte sorun var, sistem böyle kalsın sadece partiyle ilgili bölüm düzeltilsin.’ Bu daha kolay olacağı için. Diğer anayasa değişikliği çok köklü değişiklikleri gerektiriyor. Ama burada sadece bir şeyi tartışacağız
“Şu andaki fiili durumla hukuki durum örtüşmüyor. Hukukun gelişmesi, ihtiyaçların doğması ve ihtiyaçlara göre düzenleme yapılması ile olur. Anayasayı değiştirip, hukuki durumu işleyen duruma uygun hale getirmek gerekiyor.
“Bu bir, ikincisi, Cumhurbaşkanı partisinin genel başkanı olduğu zaman bakanların veya başbakanın tabi olduğu şey, partisinin hazırladığı politikalar olacak, bunlara göre iş yapacak. Bunun psikolojik boyutu çok önemli. Ama doğrusu bütün sistemi değiştirmektir. Bunu hep söylüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın nihai hedefin başkanlık sistemi olduğu noktasındaki yaklaşımı hiçbir şekilde değişmemiştir.”
Erdoğan-Yıldırım uyumu
“2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası sırasında Cumhurbaşkanımız ‘klasik cumhurbaşkanlarından olmayacağım, farklı bir cumhurbaşkanı olacağım’ demişti. Bunun pratik yansıması uygulamada görüldü. Hatırlarsanız ‘sistem değişti’ diye bir açıklaması da olmuştu. O zaman kıyamet koptu. Hakikaten sistem değişti.
“Bunun en somut örneği hafta sonu yapılan Ak Parti kongresiydi. Bu noktaya geldikten ve bunu millet istedikten sonra tekrar parlamenter sisteme dönmek imkansız gibi bir şey. Halihazırdaki tabloda sayın Cumhurbaşkanı ile sayın Başbakan’ın başarılı bir mesai yürüteceği ortada.
“Binali Bey’in özelliği taş taş üstüne koyması, pratik bir insan olması. Bu durum Türkiye’deki yatırımları hızlandıracaktır. Gece gündüz iş için koşturan bir insanın başbakan olması Türkiye’nin içine düştüğü orta gelir tuzağını aşmasında çok büyük faktör olacak. Cumhurbaşkanımızın çalışma temposu da ortada. Ön tekerleğin gittiği yerden arka tekerlek de gidecektir.”