ŞemdinliHaber

Koruculuk Tahakküm Aracıdır, Kaldırılmalı

Güncel

Mazlum-Der Diyarbakır Şubesi'nin düzenlediği Koruculuk Sistemi Kaldırılsın başlıklı panele Prof. Dr. Mehmet Altan, Dr. Nesrin Uçarlar ve Roboski katliamında oğlunu kaybettikten sonra koruculuktan istifa eden Süleyman Encü katıldı.

 İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) Diyarbakır Şubesi bugün "Koruculuk Sistemi Kaldırılsın" başlıklı bir panel düzenledi. Moderatörlüğünü Diyarbakır Şube Sekreteri Seher Akçınar Bayar'ın yaptığı panele konuşmacı olarak, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Mehmet Altan, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nden (DİSA) Dr. Nesrin Uçarlar ve Roboski'de 15 yıl koruculuk yapan ve Roboski Katliamı'nda oğlu Süleyman Encü'yü kaybedenSüleyman Encü katıldı.

Ay: Koruculuk muhalefeti bastırmak için kullanıldı

Açılış konuşmasını yapan Mazlum-Der Diyarbakır Şube BaşkanıAbdurrahim Ay, koruculuk sisteminin insan hak ve özgürlüklerinin ihlali noktasında çok büyük bir sorun olarak ortaya çıktığını; silahlı kişilerin, silahsız kişiler üzerindeki tahakkümünün kalkması ve toplumsal barışın sağlanması için korucululuk sisteminin kaldırılması gerektiğini ve koruculuk sistemi kaldırılana kadar kampanyalarının devam edeceğini ifade etti.

Bayar, panele Diyarbakır'da faaliyet gösteren korucu derneğinden bir kişi ile Bilge Köyü katliamında yakınlarını kaybeden ailelerden bir kişiyi de davet ettiklerini ancak panele katılmak istemediklerini aktardı.

Koruculuğun paramiliter bir yapı olduğunu ve paramiliter yapıların genellikle muhalefeti bastırmak için kullanıldığını dile getiren Bayar, Filipinler, Güney Afrika, Irak ve Guetamala'daki paramiliter yapıların özellikleri hakkında kısaca bilgi verdi.

Encü: Koruculuğu bırakın

1993 yılında köyleri yakıldıktan sonra baskı ve zorla koruculuk yapmalarının istendiğini ve mecburen kabul ettiklerini ifade eden Encü, "Ferit Binbaşı bizi karakolun bahçesine toplayarak korucu olmamızı istedi. Köyümüz, hayvanlarımız yakılmıştı. Mecburen kabul ettik. 40 kişiydik, 20-30 kişi kabul ettik."

Roboski'de sınır ticareti dışında başka yapabilecek işlerinin olmadığını sıkça vurgulayan Encü, "Korucu olmamıza rağmen çocuklarımızı katlettiler. Katliamdan sonra koruculuktan istifa ettim. Halkımıza sesleniyorum, koruculuğu bıraksınlar," dedi. Encü ayrıca, katliamdan sonra korucu olmaları için baskı yapıldığını ifade etti.

Uçarlar: Koruculuk teşviklerle uygulanmak isteniyor

"Koruculuğun mecliste nasıl tartışıldığını ve basına nasıl yansıdığını anlatmak istiyorum," diyen Uçarlar, koruculuk meselesinin ilk olarak 'yerel güvenlik' kavramıyla gündeme getirildiğini ve teşviklerle, ödüllendirmeyle uygulanmak istendiğini ifade etti.

91 yılından sonra koruculuğun bir kimliklendirme politikası olarak da yürütüldüğüne dikkat çeken Uçarlar, eski Olağanüstü Hal Bölge Vali'lerinden Ünal Erkan'ın 'PKK olmasa da bu sistem ettirilmeli' sözünün bunu gösterdiğini söyledi.

Koruculuğun 'terörle mücadele' ve 'bölgede istihdamın sağlanması' şeklinde iki gerekçeyle açıklandığını dile getiren Uçarlar, partilerin koruculuk sistemine yaklaşımlarına ilişkin "Partiler muhalefetteyken bu sistemin kaldırılmasından, iktidardayken ise ıslah edilmesi gerektiğinden bahsediyorlar," dedi.

“Devletin acizliğinin göstergesi"

Uçarlar, koruculara sosyal güvenlik hakları, özlük hakları verilmesi, devlet memurluğuna geçme gibi imkanların sağlanmasına dair "Bunu tecavüz sonucu doğan çocuğu nüfusuna almak gibi bir yöntem," dedi.

Hüsamettin Cindoruk'un 1988 yılında sarfettiği "Vatandaş kendini koruyacaksa devlete ne gerek?" sözünü aktaran Uçarlar, devletin koruculuk sistemi uygulamasının, devletin acizliğini gösterdiğini söyledi.

Korucuların homojen bir grup olmadığına dikkat çekerek, korucular arasında Kamil Atak gibilerin de, hiç istemeden korucu olmak zorunda kalanların da olduğunu ve koruculuk sisteminin kaldırılmasıyla birlikte koruculara dair algıların da değişmesi gerektiğini dile getiren Uçarlar, Diyarbakır'ın Silvan ilçesindeki bir korucu eşinin "Kocam ölmüş ama biz hala korkuyoruz. Biz hainiz," dediğini aktardı.

Uçarlar ayrıca, koruculuk sisteminin, iktidar tarafından gündemleştirilmediği sürece ana akım medyada hiç bir şekilde işlenmediğini kaydetti.

Altan: Rejimin refleksleri değişmiyor

Cumhuriyet tarihinin en dehşet verici olaylarından biri olan Roboski Katliamı'nın faillerinin hala açığa çıkarılmadığını ama iktidara yönelik bir şey olduğunda devletin alt-üst edildiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Altan, koruculuk sistemiyle ilgili "Devletin vatandaşına karşı nasıl bir aşağılama içinde olduğunu gösteriyor," dedi.

"Çözüm sürecinden bahsediliyor ama diğer yandan karakollar yapılıyor, korucu alımı devam ediyor," diyen Altan, Abdullah Öcalan'ın 2013 Newroz'unda, Diyarbakır'da okunan mesajının PKK açısından bir paradigma değişikliği anlamına geldiğini dile getirerek "Devlette buna denk demokratik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir anlayış benimsendi mi?" diye sordu.

"Biz siyaset konuşuyoruz, rejim konuşmuyoruz; önemli olan rejimin değişmesidir. Rejimin refleksleri değişmiyor, Hamidiye Alayları'ndan koruculuğa gelen süreç bunu gösteriyor," diyen Altan, koruculuğun bölgede istihdam alanı yarattığı şeklindeki gerekçeye ilişkin ise "Bunun ekonomik boyutundan önce zihinsel olarak ne kadar dehşet verici olduğuna bakmak gerekiyor. Bu sistemin kaldırılmasının öyle çok büyük, ağır ekonomik sonuçları olmaz," dedi. / Bianet

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.