Kobani Başbakanı Enver Müslim, IŞİD’e yardım eden ülkelerin, kurumların ve kişilerin Lahey’de yargılanmalarını istemek için komisyon kurduklarını, bir aydan az zamanda IŞİD’e yardım eden ülkeleri, kurumları ve kişileri bütün dünyaya teşhir edeceklerini belirterek, “Türkiye’de bize destek olan arkadaşlarımız var ama katliamın içinde olanları da açıklamak boynumuzun borcu. Savaş suçunu işleyenlerin Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanması için çağrı yapacağız” dedi.
Cumhuriyet’ten Celal Başlangıç’ın sorularını yanıtlayan Müslim, 22 Haziran 2015’te gerçekleştirilen IŞİD saldırısıyla ilgili kanlı bilançoyu şöyle verdi:
“Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, buradaki savaş bir Kürt savaşı değildir. Bütün insanlığın kendini savunma savaşıdır. Bu savaşta sadece Kürtler değil, Türkmenler de, Farslar da, Süryaniler de, bütün etnik kimlikten insanlar öldü. Son IŞİD saldırısında 293 kişi katledildi. Bunlardan 252’si sivil, 16’sı Asayiş, 25’i YPG ve YPJ savaşçılarıydı. Öldürülenlerden 36’sı çocuktu. Bunlardan 24 tanesi erkek, 12’si kız çocuğuydu. Son katliamda 64 kadın, 151 erkek hayatını kaybetti. Öldürülen kadınlardan üçü hamileydi. 137 ailenin kaybı var bu saldırıda. Bu ailelerden 18’inin hem babası hem annesi katledildi. Yetim ve öksüz kalan çocuk sayısı 93. 267 kişi yaralandı. Son IŞİD saldırısında dokuz aylık çocuktan 70 yaşındaki ihtiyara kadar insanlar katledildi. Bizim özgür yaşamımıza yönelik bir soykırım uygulandı.”
‘Tel Abyad özgürleşince DAİŞ’in ticari faaliyetleri durdu’
Özgür, eşit, demokratik bir Suriye’nin bütünlüğünü savunmaya kararlı olduklarını söyleyen Başbakan Müslim özellikle kurdukları Kobani Soruşturma Komisyonu tarafından son saldırıda yakalanan IŞİD üyeleri ile tanık anlatımları ve topladıkları bilgilerden ve belgelerden oluşan bir dosyanın hazırlandığını belirterek şu görüşleri dile getirdi:
“Bu dosyayı bütün dünya kamuoyuna sunacağız. Tel Abyad’ta DAİŞ (IŞİD) çeteleri Akçakale üzerinden geçip buraya gelmişlerdir. Bu herkesin bildiği birşeydir. Türkiye’nin resmi açıklaması var, ‘Biz Rojava’da hiçbir Kürt iradesinin ortaya çıkmasını istemiyoruz’ diye. DAİŞ her yerde tarihi kentleri, anıtları, mezarları, ermişlerin türbelerini tahrip ederken Süleyman Şah türbesine yönelik herhangi bir saldırıda bulunmadılar. Bir diğer nokta da Tel Abyad yönetimi DAİŞ’in elindeyken her türlü ticari faaliyet yürütülüyordu ve Türkiye buna yönelik herhangi bir yasaklama getirmedi. Ama Tel Abyad özgürleştikten sonra bütün ticari faaliyetleri durdurdu..”
‘Türkiye kendi safını netleştirmelidir’
Dünyanın birçok yerinden IŞİD adına savaşmaya gelen 10’ar, 15’er kişilik grupların Türkiye üzerinden geçtiğini ve bunu da bütün dünyanın bildiğin söyleyen Müslim sözlerini şöyle sürdürdü: “En önemlisi Türk devleti şimdiye kadar çatışmada yaralanan, sınırı geçtikten sonra yakalanan DAİŞ üyelerinin kimliğini açıklamadı. Bunlar yarın Türklere yönelik katliamlara girişebilirler. Türkiye halkının da başına bela olacaklar. Türkiye kendi safını netleştirmelidir. Rojava’da gelişen olayların yarın Türkiye’de gerçekleşmeyeceğinin garantisi yoktur.”
Dosya hazırlıkları
Katliamda yer alan ve yakalanan IŞİD üyelerinin ifadeleri, tanıkların anlatımları ve ele geçen belgelerle birlikte bir dosya hazırladıklarını belirten Müslim, yaptıkları çalışmayı anlattı: “Kobani Emniyet istihbaratı bir soruşturma yürütüyor. Güvenlikle ilgili olan kısmını biz kendimiz yapıyoruz. İşin hukuki boyutu da hukukçular yürütüyor. Bu çalışmaya sivil toplum örgütleri, savaşta yakınlarını kaybeden ailelerin kurumu ve insan haklarıyla ilgili kurumlar da işin insani boyutunu yürütüyor. Soruşturma komisyonumuz belgeleri, bilgileri, tanıklıkları topluyor. Kısa bir süre içinde DAİŞ (IŞİD)’e yardım eden ülkeleri, kurumları, kişileri bütün dünyaya teşhir edecek ve Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmaları için çağrı yapacağız.”
‘Dünyaya açıklayacağız’
Bu dosyada Türkiye’nin, Türkiye ile ilgili kurumların ya da kişilerin bulunup bulunmayacağı sorusuna da Müslim şu karşılığı verdi: “Burada Türkiye’nin işaret edilmesinin temel nedeni, bizimle olan 900 kilometrelik bir sınırın bulunmasıdır. İstanbul, Ankara gibi metropollerde, diğer şehirlerde DAİŞ’in gösterileri oluyor. Bu çok net ortada. Bu savaşın içinde Çeçenler, Türkmenler, Araplar var. Irak’tan gelenler var. Hatta Mısırlılar var. Bu belgeleri resmileştirme, netleştirme çalışmalarımız sürüyor. Bunu dünyaya açıklayacağız. Bizim Türkiye’yle tabii ki komşuluk, dostluk ilişkilerimiz var. Türkiye’de bize her türlü desteği sunan dostlarımız, arkadaşlarımız var ama bu katliamın içinde olanları da açıklamak bizim boynumuzun borcudur.”