ŞemdinliHaber

'Kobani direnişi yeni bir süreci başlattı'

Güncel

İsveç’in başkenti Stockholm, PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Zuhat Kobanê ve Gazeteci Joakim Medin’in konuşmacı olarak katıldıkları bir konferansa ev sahipliği yaptı.

İsveç’in başkenti Stockholm, PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Zuhat Kobanê ve Gazeteci Joakim Medin’in konuşmacı olarak katıldıkları bir konferansa ev sahipliği yaptı.

DAİŞ çetelerinin Kobanê’‘ye saldırılarını yoğunlaştırdığı sıralarda bölgede bulunan tek batılı gazeteci olan Joakim Medin, DAİŞ çetelerinin saldırılarından önce ve sonra Kobanê ve Suruç’taki gözlemlerini, Zuhat Kobanê ise, Rojava Devrimi ve Kobanê önemi ve uluslararası güçlerin Rojava’ya yönelik politikaları hakkındaki düşüncelerini katılımcılarla paylaştı.

ROJAVA DİRENİŞİ YÜZ YILIN DİRENİŞİ

Zuhat Kobanê, Rojava devriminin Kürt halkı açısından son yüz yılın en büyük devrimi ve direnişi olduğunu, 1916 yılında imzalanan ve Kürdistan’ı dört parçaya ayıran Sykes-Picot Anlaşması’yla belirlenen statükoyu bozduğu için bölgede Kürtlerin yaşadıkları Irak, Suriye, Türkiye ve İran gibi ülkeleri rahatsız ettiğini söyledi.

Kürtlerin inkarı üzerine kurulan bu devletlerin Kürt halkını bölmek ve mücadelesini engellemek için kendi Kürdünü yarattığını, Suriye’de İstihbaratla işbirliği yapanlar, Irak’ta “cahş”, İran’de “besic”, Türkiye’de “koruculuk” gibi sistemlerini devreye koyduklarını hatırlattı.

Tüm bu güçlerin Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin bastırılması için bir araç olarak kullanıldığını hatırlatan Kobanê, bu devletler arasında Suriye’nin jeo-politik konumundan dolayı farklı özellikleri bulunduğuna dikkat çekti.

Suriye’deki savaşın uzun süreceğinin bilinmesi ve ona uygun stratejiler geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Kobanê, PYD’nin bu tespiti savaşın başlamasından hemen sonra yaptığını ve onu uygun bir politika izleyerek halkın örgütlenmesini hızlandırdığını, savunma gücünü oluşturduğunu söyledi.

KÜRTLERİN GÜÇ HALİNE GELMELERİ TÜRKİYE’Yİ KORKUTTU

Suriye’de politika yapmanın yolunun güç olmaktan ve örgütlenmekten geçtiğini vurgulayan Kobanê, Kürtlerin bir güç haline gelmelerinin bölge ülkeleri ve özellikle de Türkiye’yi yönetenlerde korku ve kaygılara neden olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin PYD ve Kürtlere yönelik Esat rejimi ile işbirliği yaptığı suçlamasında bulunduğunu, bu tutmayınca da Rojava’daki devrimi boğmak için ambargo uyguladığını ve İslamcı çeteleri saldırttığını söyledi.

“Biz tüm bu ambargo ve saldırılara karşı demokratik sistemi inşa etmeyi sürdürdük ve kendimizi saldırılara karşı savunduk. Rojava’daki demokratik özerklik sadece Suriye’de değil aynı zamanda bölgede yaşayan tüm halklar tarafından olumlu karşılandı. Avrupa’da kabul gördü. İşte tam bu noktada  AKP Hükümeti DAİŞ çeteleri aracılığıyla Rojava’ya yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı” diyen Kobanê, Rojava’da devrimin başladığı Kobanê’nin Kürt Halkı için sembol olduğunu ve bundan dolayı hedef alındığını dile getirdi.

KOBANÊ ZAFERE DOĞRU YOL ALIYOR

DAİŞ ve ona destek veren Türk devletinin Kobanê’de 40 yıllık Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin deney ve tecrübeleri olduğunu unuttuğunu, kısa sürede Kobanê’nin düşeceğini umut ettiğini ama aradan geçen 40 günden fazla sürenin Kobanê’nin zafere doğru yol aldığını gösterdiğini söyledi.

Kobanê direnişiyle birlikte Kürtlerin yeni bir dönemece girdiklerini, mücadelelerinin haklı ve meşru olduğunun tüm dünya tarafından anlaşıldığını söyleyen Kobanê, “Biz dezavantajlarımızı avantajlara dönüştürüp daha da güçlenmeliyiz. Kobanê’de yaşananları her türlü yasal ve meşru eylemlerle dünya kamuoyunun gündemine getirmeye, direnişe destek vermeye devam etmeliyiz. Halkımız  Kobanê direnişinin zafere ulaşacağı inancıyla çalışmalarını ve mücadelesini aralıksız sürdürmelidir. Dönem Kürtler ve ezilen halkların mücadelelerini daha da ilerletmeleri dönemidir. Rojava’daki demokratik özerklik modeli başta Ortadoğu olmak üzere dünyada yaşayan tüm ezilen halklar için bir model oluşturuyor” şeklinde konuştu.

“Kobanê’de özgürlük ve eşitlik savaşı veriyoruz. Dünya Kobanê direnişi nedeniyle iki kampa ayrılmış durumda. Bir tarafta demokratlar, devrimciler, ezilen halklar, diğer tarafta DAİŞ çeteleri ve ona destek veren gerici güç ve devletler var” diyen Kobanê, DAİŞ’e karşı olduğunu söyleyen güçlerin YPG ve YPJ güçlerine destek vermesi çağrısında bulundu.

ŞENGAL VE KOBANÊ DÜNYANIN DİKKATİNİ KÜRTLERE YÖNELTTİ

Gazeteci Joakim Medin ise, DAİŞ çetelerinin Şengal ve Kobanê’de Kürtlere yönelik saldırılarının Kürtlerin topraklarını terk etmek zorunda kalmalarıyla sonuçlandığını, ama aynı zamanda tüm dünyanın dikkatini, Kürdistan, Kürtler ve Kürtlerin tarihsel olarak uğradıkları siyasi ve etnik baskılara yönelttiği değerlendirmesini yaptı.

Kobanê’ye gidiş sürecindeki Türk devletinin engellemelerini anlatan gazeteci Medin, Kobanê’deki atmosferi aktardı.

ABD’NİN BOMBALAMALARI ETKİSİZDİ

27 Eylül’de YPG ABD’nin DAİŞ’ı bombalamaya başladığını açıklamasının halkın moralini daha fazla yükselttiğini ve her gün yüzlerce Kobanêlinin Suruç’tan geri geldiğini söyledi. ABD bombalamalarının etkisiz olduğu için DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye yaklaşmalarını engellenemediğini belirten Medin, Kobanê’de yaşananları şu cümlelerle aktardı:

“İki kez bombalar benim 200 metre ilerime düştü. Kobanê’ye bombalar yağıyordu. Bombalarının etkisinden binalar sallanıyor ve camlar kırılıyordu. Bombalardan yaralanan çok sayıda sivilin özel araç ve kamufle edilmiş araçlarla hastanelere taşındıklarını gördüm.  Aralarında çok ağır yaralılar da vardı. Ölen bir gencin gömülmesine ben de yardımcı oldum.

ABD’nin bombalamaları DAİŞ’ın şehre yaklaşmasını engelleyemiyordu. 2 Ekim günü Kobanê’nin sivil yönetimi DAİŞ’ın doğuda şehrin 200 metre yakınına geldiğini açıkladı ve bölgedeki halkın tahliye edilmesini kararlaştırdı. Bölgede Kürt gazetecilerin dışında Batılı gazeteci olarak sadece ben vardım. Benden de Kobanê’yi terk etmemi istediler. Ben orada kalmak istiyordum ama bana Kobanê’yi terk etmemin ve olanları dünya kamuoyuna duyurmamın daha önemli olduğunu söylediler.”

YPG VE YPJ DAİŞ’A KARŞI KAHRAMANCA DİRENİŞ SERGİLEDİ

Medin, DAİŞ çetelerinde ABD, Çin ve Rus yapımı son derece gelişkin ve etkili silahlar olduğunu, YPG ve YPJ gerillalarının ellerindeki kaleşnikof gibi hafif silahlarla DAİŞ çetelerine karşı kahramanca direniş gösterdiklerini söyledi.

Kobanê’yi çok karmaşık duygular içinde terk etmek zorunda kaldığını söyleyen Medin. “Ben orayı terk ettiğimde güçlü bir moral ve savaşma isteği vardı. İlçede binlerce sivil vardı ve ilçeyi terk etmiyorlardı. Benim için orada kalmak ve olanları dünya kamuoyuna duyurmak bir ayrıcalıktı” şeklinde konuştu.

Konuşmalarının ardından Kobanê ve Medin katılımcıların sorularını yanıtladı. / Firatnews

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.