Ana Parti Genel Başkanı Ahmet Özal, Genel Başkan Yardımcısı İrfan Çavuşoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Nur Gözüküçük, Başkan asistanı Öznur Serpici, Amed İl Başkanı Fikri Yentürk, Bursa İl Başkanı Oğuzhan Aygün ile birlikte Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ı makamında ziyaret etti. Kışanak konuklarını Genel Sekreter Fethi Suvari, Meclis üyeleri Erkan Erenci ve Kerem Canpolat ile birlikte karşıladı.
Ana Par Genel Başkanı Ahmet Özal, Kışanak’a “Meclis’ten sonra belediye nasıl gidiyor” diye sordu. Kışanak da her ikisinin farklı özellikleri bulunduğunu söyledi. Kışanak, Meclis’te “Türkiye’nin siyasetine daha genel müdahale etme şansın var. Daha üst düzey politikalar yürüterek, toplumun önüne biraz yol açıcı, yol gösterici, biraz stratejik bir işleyişi var. Burada da doğrudan hayata dokunuyorsun, insanların gündelik hayatlarını değiştirme şansı var, bunun imkanları var. Halkla birliktesin” diye konuştu. Ahmet Özal, iki günden bu yana burada olduğunu birkaç yıl önce geldiğini belirterek, “Şehri çok güzel buldum” dedi.
Amed’i ziyaret etmek istediklerini halkla görüşüp çözüm sürecine yaklaşımını öğrenmek istediklerini belirten Özal, “Bu Türkiye için çok önemli bir konu. Bir kendi gözlerim göreyim dedim. Dolaştım. Halkla konuştuk, dolaşıyoruz. İnşallah yakında tekrar geleceğim” dedi. Rahmetli Turgut Özal’dan bugüne kalan en önemli mirasın Kürt meselenin çözülmesi olduğunu belirten Ahmet Özal, parti olarak buna ağırlık vermek istedikleri için bölgeye geldiklerini söyledi.
ÖZAL ÇÖZÜM UĞRUNA CANINI VEREREK BEDEL ÖDEDİ
Kışanak da “En çok ihtiyacımız olan şey bu” diyerek Ahmet Özal’ın sözlerini tamamladı. Ana Parti Genel Başkan Yardımcısı İrfan Çavuşoğlu da, “Kürt olduğu için öldürülen siyasetçimizin, en yüksek siyasetçimizin, Cumhurbaşkanımızdı. 21 yıl sonra Hatip Dicle İmralı’ya gitti” dedi. 21 yıl önce Turgut Özal’ın bu amaçla Lübnan’a Bekaa Vadisi’nde çözüm için çaba sarf ettiğini belirten Çavuşoğlu, Turgut Özal için “Sırf bu çözüm uğruna canını vererek, bedel ödedi” diye konuştu.
Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak da, konuklarını Amed’de görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Özellikle ifade etmek istiyoruz. Merhum Özal, çok özel bir insandı. Türkiye tarihine, gerçekten bir dönüm noktası olabilmiş, yepyeni bir dönemin açılmasına hizmet etmiş son derece önemli, değerli bir insanımızdı. Tabi Diyarbakır’da özel bir kent, o nedenle sizlerin burada olması, haklarımızın barış ve özgürlüğü temsil eden bu kentte bulunmanız bizim için önemli” diye konuştu.
Ahmet Özal da “Biz de her zaman sizin bu göreviniz süresince Diyarbakır halkına, hizmet için yapabileceğimiz ne varsa, bize sadece bir telefon açmanız yeterlidir. Biz bunu büyük bir zevkle yaparız” diye konuştu.
ÖZAL ŞAHSINDA ÇÖZÜME OLAN İNANCI KIRMAK İSTEDİLER
Görüşmenin devamında Kışanak, “Merhum Özal’ı yitirmiş olmak, çok büyük bir kayıp. Hele hele ölümünün tartışmalı olması, öldürülmüş olma ihtimali ve bu konuda, güçlü emarelerin bulunması... Tabi ki hepimizin hassasiyetle üzerinde durması ve aydınlatması gereken bir konudur” dedi. Kışanak, “Aslında Sayın Özal şahsında Türkiye toplumuna bir bütün olarak Kürdüyle, Türküyle, çözüme olan inancını kırmak istediler. Bunun mümkün olmadığını göstermeye gayret ettiler. Ama milyonlarla insan yine özgürlük, barış, çözüm konusunda ısrar etti. Son derece önemliydi. Bugün gelinen aşamada barış ve çözüm; hepimizin arzusu, temennisi ve mücadele gerekçesidir” diye konuştu. Kışanak şöyle devam etti: “Bugün belki belli aşamalara gelinmiş olması önemlidir, tartışıyoruz. Ama bu gibi büyük sorunlarda asıl ilk adımı atmak çok zordur. Bir kırılma noktasıdır. O ilk adım atılabilirse, bir çığır, bir dönem açılır ve onun üzerine yeni adımlar inşa etmek mümkün olabilir. Korku duvarını aşmak, yüzleşmek, buna cesaret etmek, bunu açıkça toplumla paylaşma şeffaflığı göstermek, bütün bunlar sayın merhum Özal’ın yaptığı şeylerdir.”
SURİYE MESELESİNDE CESUR ADIM LAZIM
Suriye ve Rojava’da yaşanan gelişmelerin cesur, halkının gerçeklerini bilen ve gerçek anlamda barışa ve kardeşliğe inanan insanlara ihtiyaç olduğunu gösterdiğini anlatan Kışanak, “O dönemde biliyorsunuz aynı sorunlar, aynı problemler, Irak’ın sorunuydu. Ve o zamanda Sayın Özal büyük bir cesaretle Sayın Talabani’yi Türkiye’ye kabul eden, görüşmeler yapan ve bunun önünü açan hatta sorunların çözülmesine pozitif bir katkı yapan bir yaklaşım içerisindeydi” dedi. “Bugün Suriye açısından da böyle bir yaklaşıma ihtiyacımız var” diyen Kışanak, “Yani cesur bir sesin, cesur bir insanın çıkıp Rojava Kürdistan’ının oradaki Kürtleri kucaklayan bir yaklaşım göstermesi lazım” dedi.
Kışanak şöyle devam etti: “Suriye’de başka türlü çözüm olmayacaktır. Milyonlarca insan kentinden, yurdundan edildi. Kentler yakıldı, yıkıldı, yerle bir oldu. Artık çözüme ihtiyaç var. Tabi ki orada ölen insanlar var, mücadele eden insanlar var. Ama asıl çözüm siyaset olarak yapılması gerekiyor. Siyasi bir çözümün bulunması gerekiyor. Bunun yolu da oradaki Kürtlere de bir şekilde özgürlük imkanı tanıyan, onların kendi topraklarında, kendi ana vatanlarında özgürce yaşamalarının bir hak olduğunu kabul edilmesi gerekiyor. Ve bunun Türkiye’yi güçlendireceğine inanan, Türkiye için bir tehdit değil, güçlendireceğine inanan akla ihtiyacımız var. En nihayetinde bugün Ankara’nın en çok birlikte çalıştığı hem siyasi, hem ekonomik, hem diplomatik olarak çalıştığı merkez Hewler’dir, Erbil’dir. Ama yıllarca bize tehdit merkezi gibi güvenlik sorunuymuş gibi gösterildi. Ama görüyoruz ki tam tersine Türkiye’nin en rahat ilişki kurabildiği, birlikte çalışma yürütebildiği, ekonomisini güçlendirebildiği bir komşudur.”
“Türkiye’nin komşusu IŞİD mi olsun, Kürtler mi olsun?” sorusunun “açıklanmayacak kadar cevabı açık bir soru” olduğunu vurgulayan Kışanak, “Kürtlerin bin yıllık bu topraklarda ortak bir geçmişleri var. Birbirlerine saygı temelinde, hak ve özgürlük temelinde yaklaşıldığı sürece de sorunların çıkmadığını biliyoruz. Siz gelince bütün bunları hatırladık. Çünkü rahmetli Özal deyince bunlar akla geliyor. Özal deyince budur. Gerçekten çözümdür, barıştır, kardeşliktir” şeklinde konuştu.
ÖZAL: YILLARCA KORKULARLA BÜYÜTÜLDÜK
Ahmet Özal da Suriye ve Irak konusunu çok iyi bildiğimi düşündüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Ben Irak’ta 15 bin kilometre arabayla yol yaptım. Erbil, Süleymaniye’den tutun Bafra’ya kadar. Irak’ın bütün bölgelerinde gezdim. Suriye’de de öyle. Kuzey Suriye’deki, Kuzey Irak’taki insanlar, Kürtler olsun, Keldaniler olsun hepsi bizim insanlarımızdan farklı insanlar değil. Zaten hepsi, bin yıl bu topraklarda beraber yaşamış, aynı kültüre sahip insanlar. Hatta benim çok dikkatimi çekiyor. Kuzey Irak ve hükümeti çevresi içinde yaşayan Kürt vatandaşların, Türkmenlerin, Araplardan çok daha farklı bir yapıları var. Çok daha farklı bir kültürleri var. Oralara gittiğim zaman rahat edebiliyorum. Ama Arap bölgesi benim için biraz daha farklı. Dolayısıyla zaten coğrafi olarak, tarihi olarak, bu insanların beraber yaşaması, beraber gelişmesi, en doğru şeyin en akıllıcasıdır. Burada düşmanlık değil dostluk çok daha önemli. Şu an çok dikkat ediyorum Irak Türkiye’nin en önemli ticaret yaptığı, bölgelerden bir tanesi haline geldi. Yarın, öbür gün ben şunu da görüyorum Suriye’de böyle olacak. Kuzey Suriye’de oluşan yapının ne olacağını bilmiyoruz. Bana göre oradaki halk buna karar verecek. Türkiye’nin o bölgedeki insanları tarihi olarak, akrabalığı ve dostluğu olduğu için desteklemesi gerekir. Biz maalesef yıllarca Türkiye’de korkularla büyütüldük. Demek ki bunlar boş korkularmış.”
FARKLI AMA EŞİT OLABİLİRİZ
Kışanak, da “İnsanların farklı ama eşit olabileceğine inanmak lazım. Farklı ama barış içerisinde yaşabileceğine inanmak lazım. Barış için, demokrasi için hepimizin fabrikadan çıkmış gibi tek tip olmamız gerekmiyor. Farklı ama eşit olabiliriz, beraber birbirimize saygı çerçevesinde yaşayabiliriz. Doğa da bunu gerektiriyor. Bu evrenin vazgeçilmez kuralı. Farklılık evrenin en vazgeçilmez kuralıdır. Buna saygı göstermek lazım” şeklinde konuşmasını tamamladı.