Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Sur’a dair açıkladığı planıdeğerlendirdi.
Davutoğlu’nun konuştuğu saatte Sur içinde evlerin kepçelerle yıkıldığını belirten Kışanak, planın kentin dokusunu bozan, tahrip eden, tarihselliğini ortadan kaldıran bir yıkım olduğuna dikkat çekti.
Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) haberine göre, Kışanak’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
2012’deki ‘Sur için Koruma Amaçlı İmar Planı’
“Oradaki tarihi yapıların açığa çıkartılması, oranın kentsel dokusunu sokağıyla, kilisesiyle, camisiyle eviyle mekanıyla, iş hanıyla tamamı koruma altına alan bir imar planı. Biz bu plana bugün de sahip çıkıyoruz.
“Bu plan Sur’u korumak amacıyla yapılan bir plandı. Başbakan bunu söylüyor ama pratikte buna aykırı işler yapıyorlar. Sur hala abluka altında ve evler yıkılıyor. Bu koruma amaçlı imar planına aykırı.
‘Neden evleri yıkıyorsunuz?’
“Madem plana uyacaksınız neden şuan evleri yıkıyor ve sokak genişletiyorsunuz? Çünkü koruma amaçlı koruma planında 1952 kadastro sınırları esas alınmış ona göre sokaklar nereden geçiyor evler nerden var. Sokakların genişliği ne kadar, hepsi kayıt altına alınmış değiştirilemeyeceği yönünde bir karar alınmış. Ama şuanda bunu değiştiriyorlar.
“Başbakan Diyarbakır bu meydanda bunları söylerken kepçeler Sur’un içinde evleri yıkıyor. Koruma amaçlı imar plana aykırı geniş caddeler açıyor.
‘Mülksüzleştirme planıdır’
“Bu bir mülksüzleştirme planıdır. Yoksulların mülkünü elinden alıp şehrin dışına atacaklar. İnsanları borçlandırıp o borcu ödeyemez hale gelirken bir taraftan da kentsel dönüşüm alanlarında ekonomik gelir daha yüksek gruplara yönelik rant amaçlı yapılaşmalar olur. Biz buna karşıyız.
“Halk yine orada oturmaya devam etsin neden halkın elinden alıp onu çıkarıyor. Sen oradaki mülkün üzerinde kendin istediği gibi yapılaşmaya gideceksin. Tapusunu alan belediyeye geliyor ne olacak halimiz diyor. İnsanlar biz gitmek istemiyoruz diyor. Burası bizim tarihimiz, geçmişimiz diyor.”
‘Ne belediye ne de UNESCO sürece dahil edildi’
“Sürece müdahil olmak istedik, resmi taleplerde bulunduk. Ne büyükşehir belediyesi ne de UNESCO Kültürel Miras Alan Başkanlığı sürece dahil edilmedi.
“Koruma planında olmayan yerlere karakollar kuruyorlar. Caddeleri eveleri yıkıyor, UNESCO kriterlerine aykırı olarak hafriyat döküyorlar. Pratikleri söylediklerini yalanlıyor. O nedenle söylediklerine inanmıyoruz. Bizi dahil etmiyorlar çünkü; insanların hakkını hukuku koruyarak yıkıma karşı duracaktık.”
‘Gazi Caddesi’nde hendek açıyorlar’ sözleri
“Ben bunu biraz cehaletine bağlıyorum. Gazi Caddesi belediyemiz tarafından kentsel mimarisi korunmak üzere projesi yapılmış milyonlarca para harcanarak çevre düzenlemesi yapılmış, oradaki dükkanların dış cephelerinin korunması ve yeniden düzenlemesi yapılmış.
“Gazi Caddesi’ni biz zaten aslına uygun olarak projesini yapmış ve hayata geçirmiştik. Bu cadde tarihsel yapısına uygun olarak yenilenmiş bir caddedir. Bunu bilmiyor. O özel harekat timlerinin sokaklara kurdukları barikatları, kum torbaları naylon çadırlar, görüntü kirliliği ve çevre tahribatını görüyor. Bunu kendileri yarattılar.
“Başbakan sıfatını taşıyan bir insan sabah, akşam doğru olmayan bu yalan beyanı tekrarlıyor. Diyarbakır’da herkes biliyor belediyelerin nasıl çalıştığını. Başbakanın laflarını ekranlardan duyanlar buradaki siyasetçi ve halka kin, öfke besliyor. Başbakan bu tutumuyla kin, nefret, ırkçılığı ve ayrımcılığı teşvik ediyor.”
‘İnsanlar evinden çıkarmayacağız’ sözleri
“Madem insanları çıkarmayacak neden kamulaştırma kararı aldı. Kamulaştırma demek ben sana bu kadar para veriyorum sen de bu mülkünü bana bırak demek. Davutoğlu’nun altında imzası olan bütün bakanların altında imzası olan bir karar.
“Bu karar orada durduğu sürece biz bu lafa niye inanalım. Devlet buradaki yurttaşların mülkünü almayacaksa neden bu kararı aldı. Onun için bu söylediklerinin gerçekle hiçbir alakası yok. Devlet oradaki yurttaşların arsa, ev ve işyeri için bir miktar para verecek ve bana buranın tapusunu ver diyecek.”