KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Her 25 Kasım’da dünyanın her yerinde kadınların alanlara çıkarak şiddete karşı tepkilerini ortaya koyduklarını hatırlatan KCK, “Dünya’nın dört bir yanında büyük bir isyan ruhuyla meydanları dolduran, erkek egemen paradigmaya ve sisteme karşı retlerini en güçlü bir biçimde ortaya koyan dünya kadınlarının, bu anlamlı ve değerli mücadelesini selamlıyoruz” dedi.
“Kadına karşı şiddet, beşbin yıllık devletçi uygarlığın ve erkek egemen kültürün topluma karşı geliştirdiği en güçlü toplum kırım silahıdır” tespitinde bulunan KCK açıklamasında devamla şöyle denildi:
“Egemen erkek uygarlığı, kadına uyguladığı şiddetle kadın şahsında toplumun iradesini kırarak teslim almıştır. Şiddet, egemen erkek uygarlığının kadın şahsında toplumu köleleştirmede başvurduğu en etkili silahtır. Bu silah kapitalist uygarlıkla birlikte büyük bir meşruiyet kazanarak toplumsal köleleşmeyi, çürümeyi ve dağılmayı en son noktaya taşımıştır.
Kapitalist uygarlık kadını, pazarın, ticaretin, sanayi ve endüstrinin en çok kâr getiren nesnesi yaparak kadın kırımını sistematik bir politika ve toplumsal bir kültür haline getirmiştir. Kadın intiharları, cinayetler, idam, recm, tecavüz, zorla ve küçük yaşta yapılan evlilikler vb. insanlık dışı uygulamalar, cinsiyetçi sistemin ve yarattığı tecavüz kültürünün yol açtığı vahşi sonuçlardır. Yine Kadın kişiliğinin ve bedeninin sömürülmesi üzerinden kurulan seks ve reklam endüstrisi, kadın kırım politikalarının ulaştığı sistematik düzeyi ifade etmektedir.”
Kadına karşı şiddetin, erkek egemen zihniyetin, sistemin ve kültürün ulaştığı en vahşi düzey olduğunu ifade eden KCK açıklamasında “bu zihniyet ve kültür, toplumu zehirleyerek parçalamakta, değer yargılarını aşındırmakta ve ahlaki çürümeyi derinleştirmektedir” denildi.
Kadına karşı şiddetle sadece kadının değil tüm toplumun mücadele etmesi gerektiğini ifade eden KCK açıklamasında şöyle denildi:
“Kadına karşı şiddetle mücadele yalnızca kadınların mücadelesi değil, insanlığın ve tüm toplumun en kapsamlı onur ve özgürlük mücadelesidir. Bu mücadele tüm dünya kadınlarının özgürlük ve demokrasi mücadelesi olduğu kadar, aynı zamanda tamamen toplumun özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi mücadelesi de olmaktadır. Kadına karşı şiddetle mücadele, sömürgeci, soykırımcı, tekçi sistem ve kültürle bir mücadele olup, insanlığın en büyük özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesidir.”
Demokrasi ve kadın mücadelesinin paralelliğine de işaret eden KCK kadınlara şu çağrıyı yaptı: “Her türlü şiddetin sona ereceği, özgür ve eşit yaşamın hayat bulacağı sistem demokrasidir. Demokrasiyi kazanan Kadın mücadelesi, özgürlüğü ve eşitliği de kazanacaktır. Kürt kadınının öncülüğünde PKK’nin kırk yıllık özgürlük mücadelesi, özgür, eşit, demokratik bir yaşam ve sistem zihniyetini ortaya çıkarmıştır. Bu zihniyeti köklü bir demokratik sistem inşasına dönüştürmek için Kürt ve bölge kadınları başta olmak üzere tüm kadınları ve halkları, kadına uygulanan şiddete karşı özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesini yükseltmeye, demokratik sistem inşasına en aktif bir biçimde katılmaya çağırıyoruz.” / anf