205 Kürt siyasetçi ve insan hakları aktivistinin yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının 8'inci duruşması altıncı günde Kürt siyasetçilerin savunmaları ile devam etti. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, BDP Fatih eski İlçe Başkanı Abdülkadir Akdağ'ın delil ikamesinin ardından söz alan Avukat Feyzi Çelik, mahkeme heyetinin, "İddia edilen KCK TM üyelerinin katlımı ile gerçekleştirildiği iddia edilen toplantı" şeklindeki söylemlerine dikkat çekerek, "Sürekli olarak KCK TM denilerek bu durum kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bununla mahkemenin yönlendirilmeye çalışıldığı düşüncesindeyiz bu doğru değil" diye tepki gösterdi. Çelik ayrıca BDP İstanbul İl Örgütü binasına yapılan giriş çıkışların kayıt altına alınmasının hukuksuz olduğunu dile getirdi.
Ardından sanıklardan Ahmet Sağınç'ın savunmasına geçildi. Sağınç, aktif siyaset yürütmediğini, ancak Kürt olduğu için de Kürt sorunu ile ilgilendiğini aktardı. Sağınç, "Kürt sorununa kayıtsız kalamazdım. Bir Kürt olarak, yurtsever ve emekçi olarak zaman zaman BDP'ye gidiyordum ancak BDP'ye gidip gelmem KCK yöneticisi olduğumu göstermez" dedi. İddianamede yer alan Haydar kod isimli gizli tanık Erkan Yanıt'ın kendisi hakkındaki beyanlarına değinen Sağınç, "Erkan Yanıt'ın beyanlarının hiçbir delili ve belgesi yoktur. Bir insan bu kadar kolay alıkonamaz" dedi.
Yine gizli tanık Yanıt'ın kendisi hakkındaki, Avrupa'nın bazı ülkelerine giderek "KCK'nin üst düzey yöneticileri ile toplantılar gerçekleştirdiği" şeklindeki iddialarına cevap veren Sağınç, yurt dışına hiç çıkmadığını belirterek, "Bu iddianame yalan beyanlarla hazırlanmıştır. İddianamede hiçbir araştırma yapılmamıştır. Araştırma yapılsaydı yalan olduğu görülecekti" dedi. "KCK davası ile" ile BDP'nin yargılandığını belirten Sağınç savcıya, "Kolluğun hazırlamış olduğu dayanağı olmayan böyle bir şey ile insan yaşamını kısıtlamaya, kişiyi özgürlüğünden alıkoymaya hakkınız var mı?" diye sordu. İGDAŞ'ta uzun süredir çalıştığını ve bu enerji sektörünün yoğun çalışma gerektirdiğini belirten Sağınç, bu yüzden aktif siyaset bile yürütemediğine dikkat çekti. Sağınç, dosyasına konulan birçok asılsız suçlama ile de dosyasının hukuksuz bir şekilde kabartılmaya çalışıldığını ifade etti.
Sağınç'ın ardından BDP İstanbul İl Örgütü eski yöneticisi Lütfiye Gürbüz'ün savunmasına geçildi. Daha önce yapılan ortak savunmalara katıldığını belirten Gürbüz, "HADEP'te, DEHAP'ta, DTP'de ve BDP'de çeşitli görevler alarak aktif bir siyaset yürüttüm. Benim iddianamede yer alan tüm çalışmalar BDP'ye aittir. BDP yasal zeminde kurulmuş ve çalışmalarını da bu yönlü yürütmüş bir partidir" diye konuştu. Yaşamı boyunca 3 askeri darbe gördüğünü hatırlatan Gürbüz, "Her askeri darbede Türkiye'de değişimler oluyordu. Bu değişimlerden en çok zarar alanı da kadınlar ve Kürtlerdi. Biraz vicdanı olan insan bu zulme sessiz kalmazdı bende kalmadım" ifadelerini kullandı.
20 yıllık siyaset hayatında görev aldığı siyasi partiler bünyesinde birçok toplantıya katıldığını ve hakkında da birçok dava açıldığını dile getiren Gürbüz, "Birçok davadan beraat aldım. Umuyorum ki bu davadan da beraat alacağım. Çünkü benim katıldığım bu toplantılar yasal bir partiye aitti. Ben bu toplantılarda özgürce fikrimi düşüncelerimi sundum. Bu çerçevede de değerlendirilmesini isterim" dedi. Kürt siyasi partilerinin daha önce kapatılarak susturulmaya çalışıldığını yeni dönemde ise yöntemin değiştiğini belirten Gürbüz, "Önceden partilerimiz kapatılarak önümüz kesilirdi şimdi de parti çalışanlarımız alıkonularak önümüz kesilmeye, partimiz boşaltılmaya çalışılıyor. Ha parti kapattın ha parti boşalttın ne fark eder?" diye konuştu.
Duruşmaya ara veren mahkeme heyeti duruşmayı 18 Kasım'a erteledi. / anf