Cemil Bayık, katliam ve cinayetlerle AKP hükümetinin, DAİŞ’e toparlanma imkanı sunarken, uluslararası güçlere de tampon bölgenin kaçınılmaz olduğu mesajı vermek istediğini vurguladı.
Bayık, Kürtler, inançlar ve demokratik güçlerin öz savunmalarını geliştirmeleri çağrısı yaparak, “Halklar, kültürler, inançlar, demokratik, sosyalist güçler bu katliamlara karşı durmak için kendi savunma sistemlerini geliştirmelidirler’’ dedi.
Suruç’taki katliam ile sosyalist güçlerin sindirilmesinin hedeflendiğini vurgulayan Bayık, Kürt halkının Suruç’ta hayatını kaybeden gençlerin cenazelerine güçlü sahiplenerek halkların kardeşliği temelinde demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan'ın gerçekleştirileceğini haykırması çağrısında bulundu.
KATLİAM AKP-DAİŞ’İN ORTAK SALDIRISIDIR
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, DAİŞ çetelerinin Sosyalist Devrimci Gençlik üyelerine yönelik Suruç’ta gerçekleştirdiği katliamla ilgili önemli değerlendirmeler yaptı. Katliamın sorumlusunun AKP olduğunu belirten Bayık, şu ana kadar ortaya çıkan bilgi, bulgu ve belgelerle aslında AKP’nin DAİŞ, DAİŞ’in de AKP olduğunun kanıtlandığını belirtti. Gerek Kobanê’de, gerekse seçim sürecinde Adana, Mersin, Bingöl ve Amed’te HDP miting ve binalarına yönelik gerçekleştirilen saldırılarla dün Suruç’taki saldırının AKP ile DAİŞ’in ortak saldırıları olduğuna dikkat çeken Bayık şunları söyledi: “Rojava Devriminin yıldönümünde DAİŞ adı altında hem Suruç’ta hem Kobanê’de Kürt halkına karşı vahşice saldırılar yapıldı, katliamlar gerçekleşti. Bu katliamları yapanları lanetliyorum. Bütün yaralı genç arkadaşlarımıza, insanlarımıza acil şifalar diliyorum. Şehit düşenlerin de ailelerine, çevrelerine ve yoldaşlarına başsağlığı diliyorum.
Bu saldırılardan AKP sorumludur. AKP’nin sorumluluğu altında bu katliamlar yaşanıyor. AKP bu sorumluluktan kendini kurtaramaz. Daha önce bizler, demokrasi güçleri AKP bu politikalarla DAİŞ’i Türkiye'de de beslediğini, bu saldırıların daha sonra Kürdistan ve Türkiye'de de gerçekleşeceğini söyleyerek AKP'yi bu politikadan vazgeçmesi konusunda ciddi biçimde uyarmıştık. Ancak AKP Kürt düşmanlığını bırakmadığı için bu uyarılara kulak vermedi. AKP Kürt düşmanlığını hem içerde hem de uluslararası düzeyde yapıyor. Kürt düşmanlığını geliştirerek, DAİŞ’i besleyerek bu vahşi katil sürüsünü bugünlere getirdi. DAİŞ’le ilişkisinin temelinde Kürt düşmanlığı vardır. Rojava’da devrimi bastırması için ilk önce El Nusra’yı kullandı; El Nusra’nın gücü yetmeyince DAİŞ’i devreye koydu. AKP DAİŞ’tir; ortak bir saldırı yürütüyorlar. AKP, DAİŞ’i büyüterek savaşı sadece Rojava’da sürdürmüyor, aynı zamanda bunu Kuzey’de de sürdürüyor. Hem Rojava’da, hem de Bakur’da Kürt Özgürlük Hareketi'ne yönelik ortak davranıyorlar. Eğer Adana, Mersin, Antep ve Suruç’ta bu bombaları patlatıp, yüzlerce insanın ölümünü gerçekleştiriyorlarsa, yine yüzlercesinin sakatlanıp yaralanmasına neden oluyorlarsa bunun arkasında AKP vardır.”
AKP’nin sürekli istikrarsızlığı geliştirip, Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşı tırmandırdığının altını çizen Bayık, “AKP bununla içine düştüğü çıkmazdan kurtulmayı amaçlıyor. Erdoğan AKP'nin tek başına iktidar olmadığı ortamda istikrarsızlık oluyor algısı yaratarak Türkiye’yi bu tarzda seçime götürmek istiyor. Çünkü yeniden iktidarı ele geçirmek için başvuracağı başka bir yol yöntem kalmadı. Son şansını kullanmak istiyor. Eğer tutarsa bu tarzda kendini güvenceye almak istiyor. AKP’yi yeniden iktidar yapabilmek için istikrarsızlığı hep geliştiriyor, bu tür saldırıların önünü açıyor, ölümleri geliştiriyor. Toplumda yaratmak istediği algı üzerinden Türkiye’yi seçime götürüp güya HDP’yi, demokrasi güçlerini ve sol güçleri etkisizleştirerek seçimi kazanmak istiyor. Tamamen demokrasi karşıtı, Kürt karşıtı bir politika izliyor. Bir savaş hükümeti politikası izliyor. Bunun için Kürtlere yönelik savaşı çok boyutlu yaygınlaştırıyor. Her yere taşırıyor. DAİŞ’in Bakur’daki eylemler, katliamlar geliştirmesinin esas nedeni AKP’nin kendisidir. Erdoğan’ın kendisidir’’ dedi.
Kürt halkının, demokratik sosyalist güçlerin, demokrat Müslümanların, Alevilerin, Çerkezlerin, Arapların, Süryanilerin ve Êzîdîlerin bu gerçeği bilmeleri gerektiğini ifade eden Bayık, ‘’Onun için bütün bu güçlerin AKP ve DAİŞ ittifakına ve bunların katliamlarına karşı durması ve bunun hesabını sormaları gerekiyor” diye konuştu.
HALK SAVUNMA TEDBİRLERİNİ ALSIN
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan halklar, inançlar ile demokratik ve sosyalist güçlerin daha fazla katliam yaşanmasını istemiyorlarsa bu güçlerin DAİŞ ve AKP’ye karşı harekete geçmeleri gerektiğini söyledi. Halkların kendi savunma sistemlerini kurmalarının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Bayık şunları söyledi: “Halklar, kültürler, inançlar, demokratik, sosyalist güçler bu katliamlara karşı durmak için kendi savunma sistemlerini geliştirmelidirler. Bu katliamcı güçlere karşı durarak, hesap sormalılar. Artık bu hükümetten, bu devletten kendilerini korumalarını istememelidirler. Bu saldırıyı yaratanlarla ortak olan, bu saldırıları besleyen AKP hükümetinden ve devletten kendilerini korumaları beklenemez. Aksine bu hükümet ve devletten kendilerini korumalıdırlar. Çünkü bu katliamların arkasında devletin güçleri, bu hükümetin kendisi var. Suruç gibi bir yerde nasıl oluyor da bu kadar katliam yapılabiliyor! Güya kuş uçurtmuyorlardı! Bunu kim yaptırıyor? Elbetteki AKP hükümeti ve onun denetimindeki devletten başka kimse değil.”
Bayık şöyle dedi: “Bu gerçeklik bir daha gösterdi ki, Kürtler ve halklar öz yönetimlerine kavuşmadan, öz savunmalarını gerçekleştirmeden bu katliamlarla karşılaşmaktan kurtulamazlar. Önder Apo'nun ve halkımızın yıllardır vurguladığı demokratik öz yönetim, demokratik özerklik ve öz savunmanın ne anlama geldiğini, ne için gerekli olduğunu bu saldırılar bir daha gözler önüne sermiştir. Ya Kürt sorunu çözülecek, Türkiye demokratikleşecek, halkımız bu temelde öz yönetim ve öz savunmasına kavuşacak ya da halkımız kendi öz yönetimini kuracak ve öz savunmasını gerçekleştirecektir. Yaşanan olaylar ve ortaya çıkan gerçeklik halkımızın gecikmeden her alanda örgütlenmelerini tamamlayıp öz yönetimlerini kurma temelinde öz savunmalarını gerçekleştirmelerini zorunlu hale getirmiştir.
Halkımız artık kendi ulusal varlığını ve yaşamını kültürel soykırımcı sömürgeci Türk devletinin ve onun hükümetlerinin insafına bırakamaz. Kürt halkının üzerinde baskı ve zulüm yapan ve soykırıma uğratmak isteyen bir devletten kendilerinin savunmasını yapması beklenebilir mi? Roboski’de Erdoğan’ın söyledikleri kulaklarımızda değil mi? Türk ordusuna teşekkür etmedi mi? Aslında Erdoğan bu olay nedeniyle de DAİŞ’e teşekkür etmektedir. Ancak kamuoyuna açık söylemeyeceğine göre, timsah gözyaşları dökmektedir. Bu nedenle halkımızın her tarafta öz yönetim organlarını oluşturarak öz yönetimi sağlaması yaşamsaldır. Ancak bu gerçekleştiğinde öz savunmasını yapabilir ve bu saldırılar karşısında kendini koruyabilir.”
KATLİAMIN AMACI TAMPON BÖLGE OLUŞTURMAK
Rojava Devrimini sahiplenerek geleceklerine sahip çıkmaya çalışan demokratik sosyalist güçlerin sindirilmesinin hedeflendiğini vurgulayan Bayık, katliamın diğer önemli bir amacının ise tampon bölge oluşturmak olduğuna dikkat çekti.
Bayık şunları ifade etti: “Bu katliamın başka bir amacı daha var. Bilindiği gibi Türkiye bölge ve uluslararası güçlere sürekli tampon bölgeyi dayatıyor. Uluslararası hiçbir güç tampon bölgeyi kabul etmiyor, buna karşı duruyor. Ama Türkiye ısrarla tampon bölgeyi dayatıyor; bunu kabul ettirmeye çalışıyor. Geçen ay Kobanê katliamını da bunun için yaptırdı. Bu onun bir devamıdır. Bununla uluslararası güçlere şu mesajı veriyor: Eğer tampon bölge kabul edilmezse bu tip katliamlar sürekli yaşanır. Eğer bunun yaşanmasını istemiyorsanız o zaman Cerablus alanında tampon bölge kurmamızı kabul etmelisiniz. Hatta kullandığı bu katilleri Cerablus’tan getirterek bu eylemleri yaptırdığı anlaşılıyor. Bu amacını gerçekleştirmek için DAİŞ’le her türlü katliamı geliştiriyor. Artık bunun gizlenecek bir tarafı kalmamıştır.
Kobanê hem DAİŞ hem AKP gerçeğini ortaya çıkardı. Bazı Kürt işbirlikçi güçlerin gerçeğini ortaya çıkardı. Bütün bunların planlarını yerle bir etti. Bunun gerçekleştirilmesinde Suruç halkının büyük bir kahramanlığı oldu. Büyük fedakarlıklar yaptı, cesaret gösterdi. Kobanê direnişinin başarısı için varlığını ortaya koydu. Suruç halkıyla Kobanê halkı birlikte büyük bir direniş yürüttü. Kobanê ve Pirsûs’u DAİŞ’in, AKP’nin, işbirlikçi Kürtlerin bütün planlarını yıktığı için, devrimi geliştirdiği için, halkların umudunu büyüttüğü için sürekli hedef haline getiriyorlar.’’
TOPLUMUN VİCDANINI KATLETTİLER
Katliamlar Kobanê ve Pirsûs’ta geliştirerek, Kobanê’yle Efrin’in birleşmesini önlemeye çalışıldığına dikkat çeken Bayık, AKP’nin bu tür saldırılarla ağır darbeler yiyen DAİŞ’e nefes aldırmayı ve toparlanmasını sağlamayı hedeflediğini belirtti.
“Kobanê’de kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlar evlerinde katledildi, yüzlercesi yaralı, sakat bırakıldı. Pirsûs’ta katliamla durdurulmak istenen bu gençler Kobanê’ye gidip çalışmak istedi, hizmet etmek istedi” diyen Bayık şunları kaydetti: “Katliamla durdurulmak istenen gençler Kobanê’ye hizmeti karşılıksız gönüllüce yapmak istediler. Türkiye halklarıyla Rojava halkını bütünleştirmek istediler. Bunu Türk devleti katliamla önlemek istiyor. AKP Türkiye halklarıyla Rojava halkının, yine Bakure Kurdistan halkının ortak mücadele ettiğinde kendisini var eden 12 Eylül faşizmi tarafından kurulmuş gerici siyasi sistemin yıkılacağını görüyor. Bu nedenle Kobanê’ye giden gençleri katlederek bu mücadele birliğini engellemeye çalışıyor.
Bu gençlerin Kobanê’ye gidişini engelledikleri gibi, bir de intihar saldırısını geliştirerek, gençlerden oluşan duyarlı insanlara geri adım attırmak istediler. Bu gençleri katletmek demek Türkiye halklarını, onların geleceğini katletmek demektir. Bu gençler bu toplumun vicdanını ve geleceğini ifade ediyordu. Bu gençler 7 Haziran seçimlerinde oluşan halkların kardeşliği ve ortak mücadelesi düşüncesini Kobanê’ye giderek somutlaştırmak istediler. Bu tutumlarıyla yeni Türkiye'nin temellerini güçlendirmeye çalıştılar. İşte 7 Haziran seçimlerinde ortak kaybeden DAİŞ ve AKP bu katliamı gerçekleştirerek Türkiye halklarının, kültürlerinin kardeşçe yaşamasına saldırmışlardır. Onun için bu saldırıyla hem Rojava Devrimi hem Türkiye halklarının demokrasi ve özgürlük özlemleri kana bulanmak istenmiştir, karanlığa gömülmek istenmiştir. Bütün demokrasi güçlerinin, vicdanlı olan insanların, sosyalistlerin, Türk halkının, Alevilerin, Çerkezlerin, Süryanilerin, Êzîdîlerin, kadının, gençliğin artık AKP ve DAİŞ gerçeğini, vahşetini görüp bunun karşısında varlıklarına, özgürlüklerine ve geleceklerine sahip çıkmaları gerekiyor. Mücadele etmeleri gerekiyor. Dayanışmalarını güçlendirmeleri gerekiyor. Ben bu vesileyle bir kez daha bu gencecik fidanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Bunların uğruna paramparça oldukları mücadeleyi yükselteceğimizi, başarıya götüreceğimizin de sözünü veriyorum.”
AKP hükümetinin HDP üzerinde baskı kurmaya çalıştığını hatırlatan Bayık, “AKP hükümeti son günlerde HDP üzerinde bir psikolojik savaş yürütmeye, bunun üzerinden HDP PKK ayrılığı yaratmaya çalışıyor. Güya PKK karşısında HDP'yi güçlendirmek istiyorlar! Hatırlanırsa tutuklanan on bin Kürt siyasetçiyi bile PKK'nin DTP üzerindeki etkisini kırmak için zindanlara attıklarını iddia etmişlerdi. Sanki HDP’yi güç yapan başka bir toplum ya da hareketmiş gibi HDP'yi Kürt Özgürlük Hareketi'nin karşısına çıkarmaya çalışıyorlar. Halk her gün sokaklarda ‘PKK Halktır, Halk Burada!’ dediği halde böyle olmayacak özel savaş yöntemlerini ısıtıp ısıtıp gündeme sokuyorlar. HEP kuruluşundan bu yana sürekli PKK'ye karşı çık, PKK'ye terör örgütü de, gerillaya karşı çık baskısı yapmadılar mı? Şimdi de aynı politikayı izliyorlar. Kürt sorununda çözüm politikası olmayanlar bu tür özel savaş yöntemlerine bundan sonra da devam edecekler. Ama halk da her yerde her zaman ‘PKK Halktır, Halk Burada!’ diyerek bu özel savaşçılara cevap verecektir. Dün Kürdistan'ın tüm il ve ilçelerinde bu sloganı haykırdığı gibi, bundan sonra da bu sloganı haykıracaktır’’ şeklinde konuştu.
AKP-DAİŞ’LE BİRLİKTE HAREKET EDİYOR
AKP hükümeti DAİŞ’i temize çıkarmaya çalıştığını ifade eden Bayık devamla şunları belirtti: AKP hükümeti Kürt sorununu çözeceğine bir süredir teröre karşı ortak tutum alalım çığırtkanlığı yapıyordu. Bunun üzerinden HDP'yi baskılamaya çalışıyorlardı. Suruç saldırısından sonra da teröre karşı ortak tutum alalım demagojisi yapmaya başladılar. Erdoğan da ‘terörün dini imanı yoktur, her türlü terör örgütüne karşıyız’ diyerek DAİŞ’le PYD’yi aynı kefeye koyanlar, şimdi de DAİŞ’le PKK'yi aynı kefeye koyarak DAİŞ’i temize çıkarmaya çalışıyorlar. En son Numan Kurtulmuş da Urfa’da aynı demagojiyi dillendirmiştir. Böylece hem Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı bir saldırı başlatmak istiyorlar, hem de DAİŞ’le özgürlük mücadelesi veren PKK ve PYD’yi aynılaştırarak DAİŞ’i temize çıkarmaya çalışıyorlar. Herkes AKP'ye ‘Sen DAİŞ’e tutum koy, DAİŞ'e karşı mücadele et, samimiyetini görelim ki ondan sonra DAİŞ'e karşı ortak deklarasyon yayınlayalım’ demelidirler. Yoksa AKP DAİŞ ilişkisini örtmekten başka bir rol oynayamazlar. Çünkü ortağı DAİŞ’e tek başına tavır koyamadığı için, tek başına tavır koysa DAİŞ tüm kirli çamaşırlarını gözler önüne sereceği için DAİŞ'e tavır almıyorlar.
Numan Kurtulmuş ‘Urfa’da yanlış bir algı var, bizim DAİŞ’le ilgimiz yok’ diyor. Numan Kurtulmuş bilmeli ki Urfa’da yaşayanlar Urfalılardır. Bu nedenle AKP ile DAİŞ ilişkisini en iyi Urfalılar biliyor. Çünkü yakından AKP-DAİŞ ilişkisine tanık olmuşlardır. Bir konuyu daha vurgulayalım. Bazıları AKP'nin DAİŞ’le önceden ilişkisi vardı, şimdi kesti diyorlar. Bu kesinlikle külliyen yalandır. Hiç kimse bu yönlü değerlendirmelere, demagojilere ve aldanmalara inanmamalıdır. AKP hala DAİŞ’le birlikte hareket ediyor. Rojava Devrimini ve Kürt Özgürlük Hareketi'ni hem Ortadoğu'da hem de Türkiye'de etkisizleştirmek için birlikte hareket ediyorlar. Ancak uluslararası güçlerden çok tepki gördüğü için ve fazlasıyla deşifre olduğu için şimdi bu ilişkileri daha örtülü yapıyorlar. Bazı günlük ilişkilerde sınırlama yapsalar da politik ortaklıklarını sürdürüyorlar.”
HALKIMIZ ŞEHİTLERE SAHİP ÇIKSIN
Bayık konuşmasında, Kürt halkının Suruç’ta hayatını kaybeden gençlerin cenazelerine güçlü sahiplenerek halkların kardeşliği temelinde demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan'ın gerçekleştirileceğini haykırması çağrısında bulundu.
Bayık şöyle dedi: ‘’Bu saldırılara inat Türkiye halkları birliğini ve kardeşliğini daha da güçlendirmelidirler. Şehitlerin cenazelerinin kalkacağı her il ve ilçede demokrasi güçleri ve halklarımız bir araya gelerek AKP hükümetine ve onun vahşi ortaklarına gereken yanıtı vermelidirler. Bu şehitlerimiz halklarımızın kardeşliğine ve mücadele birliğine vesile olmalıdır. Onların anısına başka türlü layık olmak mümkün değildir. Türkiye sol güçleri ve demokratik güçler Kürt Özgürlük Hareketi ile daha fazla ortaklaşarak bu mücadele birliğini pekiştirmeli ve Türkiye'nin özgür ve demokratik geleceğini yaratmalıdırlar. 7 Haziran’da birliğin ve ortak mücadelenin neler yarattığı görülmüştür. Bu katliamla birlikte 7 Haziran’da gerçekleştirilen birlik ve ortak mücadele daha da güçlendirilmelidir.
Cemil Bayık son olarak “Bu saldırıyla birlikte Kürdistan'da ve Türkiye'de serhildanlar geliştirilmelidir ve şimdi tam da serhildanlar zamanıdır” diyerek Türkiye halklarını demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmeye çağırdı. / Firatnews