ŞemdinliHaber

Kayıp yakınları Soma madencileri ve kayıp Hasan Ocak'ı andı

Güncel

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemi 275’inci haftasında devam etti.

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemi 275’inci haftasında devam etti. Eylemde Soma’da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden madenciler anılırken, 1995 yılında kaçırılarak kaybedilen ve kaçırıldıktan 2 ay sonra kimsesizler mezarlığında cenazesine ulaşılan Hasan Ocak’ın faillerinin bulunması talep edildi. Eylem öncesi bir konuşma yapan İHD Şube Başkanı Raci Bilici, "Siyasal iktidara diyoruz ki, insanları tekmeleyeceğinize, tokatlayacağınıza, önlüklerinizi çıkarıp siyaset yapın diyeceğinize, çözüm üretin. Kayıp yakınlarının sesini duyun” diye konuştu. Cizre’de ise Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri), 1994 yılında Cizre'nin Çağlayan Mahallesi'nde savaş uçaklarının bombardımanı sonucunda katledilen Leyla İregür, eşi Ahmet Geran, Selamet İregür ve 4 aylık bebeğin akıbetini sordu.


İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eyleminin 275’incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde devam etti. Eylemde “Onlar ansızın evlerinden alındılar bir daha geri dönmediler” yazılı pankart açılırken, kayıpların fotoğrafları taşındı. Havanın aşırı sıcak olduğu gözlenen eyleme İHD Şubesi yönetici ve üyeleri, ESP İl Başkanı Soner Çiçek ve il yöneticileri, MEYA-DER, TUHAD-DER, Barış Anneleri Meclisi ve KESK’e bağlı sendikaların temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kayıp yakını ile insan hakları aktivistleri katıldı.

Oturma eyleminde ilk olarak konuşan İHD Amed Şube Başkanı Raci Bilici, “yine Türkiye’de bir katliam yaşandı” diyerek, Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan maden ocağında 300 madencinin hayatını yitirdiği faciaya dikkat çekti. İnsan hakları örgütlerinin, kayıp yakınlarının, sivil toplum örgütlerinin ve tüm bölge halkının yaşanan bu faciayla “kan ağladığını” belirten Bilici, yaşamını yitirenleri anarak yakınlarına başsağlığı diledi.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahip olduğu sistemin çöktüğünü, hak ve özgürlüklere, insan haklarının saygı göstermediğini, hukuku hiçe saydığını belirterek konuşmasını sürdüren Bilici, sistemin insan yaşamını merkezini alarak değişmediği taktirde katliamların, acı ve gözyaşlarının devam edeceğini söyledi. “Yeni katliamlar bizi bekliyor” diyen Bilici, cumhuriyetin kuruluşundan bu güne Kürt sorunu başta olmak üzere siyasal ve toplumsal sorunları şiddeti benimseyen bir yöntemle çözmeye çalıştığını kaydetti. Bu anlayışın doğayla savaşan, insanla savaşan bir zihniyet olduğunu ifade eden Bilici, sistemin insan haklarını, ekonomik ve sosyal hakları, doğayı merkezine alarak artık değişmesi gerektiğine vurgu yaptı.

“Biz alanlardayız, buradan Türkiye Cumhuriyeti devletine uyarımızdır” diyerek konuşmasını sürdüren Bilici şunları kaydetti: “Biz insan hakları savunucuları olarak, kimsenin yaşamını yitirmediği koşulların oluşturulmasını istiyoruz. Maden işçileriyle, bütün emekçilerle, insan hakları örgütleriyle, kayıp yakınlarıyla, barış anneleriyle, özgürlük mücadelesi veren bütün insanlarla birlikte biz diyoruz ki; onurlu bir barış. Ve bu da mümkündür. Bu olmazsa çok ciddi felaketler bizi bekliyor.”

Kayıpların derhal bulunması ve faillerinin yargılanması için yetkililerin derhal harekete geçmesini isteyen Bilici, “ Yargının gözü önünde, bu tetiği çekenlerin eline sağlık diyorlar. Siyasal iktidarın gözünün içine baka baka. Çünkü onlar bunu çok iyi biliyor ki, siyasal iktidarlar onları her zaman korumuştur, kollamıştır, terfi ettirmiştir. Bu cesareti siyasal iktidardan alıyorlar. Dolayısıyla siyasal iktidara diyoruz ki, insanları tekmeleyeceğinize, tokatlayacağınıza, önlüklerinizi çıkarıp siyaset yapın diyeceğinize, çözüm üretin. Kayıp yakınlarının sesini duyun” diye konuştu.

Bilici’nin ardından konuşan ve Soma’da ki faciada yaşamını yitiren maden işçilerini anarak konuşmasına başlayan ESP Amed İl Başkanı Soner Çiçek, 21 Mart 1995 yılında İstanbul’da kaçırılarak kaybedilen ve kaçırıldıktan 2 ay sonra kimsesizler mezarlığında cenazesine ulaşılan Hasan Ocak’ın hikayesini paylaştı. Çiçek şunları kaydetti. “ Hasan Ocak 21 Mart 1995 yılında kaçırıldı ve yaklaşık 2 ay sonra kararlı bir mücadelenin ardının kimsesizler mezarlığında cansız bedenine ulaşıldı. Hasan Ocak’ı kaçıranlar, Gazi ayaklanmasının intikamı almak için kaçırdılar.  Fakat ailelerin, devrimcilerin kararlı mücadelesi sonucu haklarımıza, ezilenlere yöneltilen bu namlular kendilerine döndü. Bu mücadele ile kayıplara dönük saldırılar geriletildi. Ama failler hala aramızda. Esas sorun bu. Hasan Ocak’ın davası 19.’cu yılında ve zaman aşımına uğratılmak isteniyor”

Konuşmaların ardından kayıp yakınları, Hasan Ocak ve tüm kayıplar anısına 5 dakikalık oturma eylemi yaptı. 

CİZRE

Şırnak'ın Cizre ilçesinde, 1990'lı yıllarda kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden yakınlarının akıbetinin soran Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri), eylemlerinin 273'üncü haftasında yine Anadolu Lisesi önünde bir araya geldi.

Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Cizre Belediye Eşbaşkanı Leyla İmret ve Kadir Kunur, MEYA-DER, İHD ve Barış Anneleri Meclisi üyeleri de katıldı. Eylemde, bu hafta 1994 yılında Cizre'nin Çağlayan (Şaxê) köyüne savaş uçakları ile yapılan bombardıman sonucu yaşamını yitiren Leyla İregür, eşi Ahmet Geran, Selamet İregür ve 4 aylık bebeğin akıbeti soruldu. 

Katledilen Leyla İregür'ün hikâyesini anlatan anne Hatice İregür, kızının vurulduğu sırada hamile olduğunu belirterek, "Eşi Ahmet Geran ile birlikte kendi hallerinde yaşayan insanlardı. Gelinim Selamet İregür, kızımın evine misafir gitmişti. Daha adını bile koymadığımız 4 aylık bebeği de yanındaydı. Devletin savaş uçakları evin üstüne bombalar yağdırdı. Evde bulunan 4 kişiyi katletti. Bizleri devlet öldürdü. Daha kundaktaki küçük çocukları bile devlet katletti. Ailemi yok etti. Kıyamete kadar davamın takipçisi olacağım. Devlet çocuklarımı ve torunlarımı katletti" ifadesinde bulundu. 

Çocuklarının mezarlarını bu güne kadar sadece bir defa ziyaret edebildiğini belirten anne İregür, "Devlet bizi köylerimizden etti. Cesetlerimiz ortada kaldı. Yıllardır boş yere katledilen masum insanlarımızın mezarlarını bile ziyaret edemiyoruz" dedi. 

HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, "Kürdistan" halkının Kürt özgürlük hareketi öncülüğünde yüz yıllık inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı itirazda bulunduğunu belirterek, "Bir itiraz hareketi olan Kürt özgürlük hareketinin saflarında yer alanlar, devletin topyekun saldırısına maruz kaldı. Hukuk, insanlık ve adalet kavramlarını "Kürdistan'da" hiçe sayan devlet, on binlerce evladımızı sokak ortalarında enselerine kurşun sıkarak, köylerde üzerlerine bombalar yağdırarak katletti. Kürtler 'unutmak ihanettir' sözünü kendisine şiar edindi. Kürdistan halkı özellikle analarımızın öncülüğünde faili meçhullerin ve katliamların unutulmaması için devletin bütün baskılarına rağmen alanlarda mücadele ediyor. Katliamcılar hesap verene kadar mücadelemiz devam edecek" dedi.

Cumartesi Anneleri'nin yüreğinde kor ateşi yakanların, Soma'da yüzlerce işçiyi katlederek, anaların yüreğini yangın yerine çevirdiğini ifade eden Sarıyıldız, "Bizler, Soma'da işçileri katleden devleti Kürdistan'da 90'lı yıllarda insanları sokak ortasında infaz etmesinden, köyleri bombalamalarında ve işkencelerinden iyi tanıyoruz" şeklinde konuştu.  / anf

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.