HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım, Zergele katliamı ile ilgili hazırladıkları rapor ve katliamdan sonra yapılan “O evlerde örgütün paraları vuruldu” söylemleri ile katliamı meşrulaştırma çabalarına ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
2013 yılı ve 2015 yılı başlarına kadar Türkiye toplumunun çatışmasızlık atmosferinin verdiği imkanları kullandığını belirten HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, "Bir kez daha gelin, hep birlikte yaşamış olduğumuz bu büyük trajediden herkes kendi payına düşen oranda ders alsın, sorumluluklar çıkarsın ve ivedilikle çözüm perspektifinin 2013-2014 ruhunun gereklerine geri dönelim. Türkiye tarihinde bu 2 aylık zaman dilimi içinde yaşadığımız bütün trajediler, yitirdiğimiz bütün canlar, bütün kardeşler, bütün evlatlar; Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketi olarak nitelendirelim ve çözüm sürecinin en büyük yol kazası, yol sapması olarak tasnif edelim ve bir daha yaşanmaması konusunda tedbirler, önlemler alalım" diye konuştu.
Zergele katliamının Roboski katliamının devamı olduğunu belirten Baydemir şunları söyledi: "Kardeşlerim, savaş kirletir. Savaş vicdanları da kirletir. Bugün Silopi'de yaşadıklarımız vicdanların kirletildiğinin bir göstergesidir. Hükümeti kurmak kadar, silahların susmasına ihtiyaç var. Silahların susması ile hükümetin kurulması eş başlıkta ele alınması gerekir."
Türkiye'nin geçmişinde pek çok acılı dönemleri yaşadıklarını ve şahit olduklarını söyleyen HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ise, "12 Eylülleri gördük. 70'leri, 80'leri gördük. 28 Şubatları gördük. 28 Şubat medyasının, merkez medyasının o günlerde bizler için harfi harfine neyi çarpıttıysa, neyi iftira ettiyse, halkı nasıl farklı bir algı operasyonuna maruz bıraktıysa, brifinglerle insanları, medyayı, siyasileri, ekonomiyi, yargıyı, bütün toplumun farklı alanlarına nasıl bir ayar çektiyse bugün 28 Şubat'ın, o baskın post modern darbeci merkez medyasının yaptığından çok daha aşağılık davranışı bugünkü muhafazakar, dinci merkez medyası yapmaya devam ediyor. Bugün bunu ifade etmemin sebebi kendilerini abdestli ve namazlı diye ifadelendirenler hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz, hiç mi utanmıyorsunuz? Abdestinizle, kıldığınızı iddia ettiğiniz namazlarınızla nasıl bu denli bir çarpıtma, bir yalan, bir iftiraya başvuruyorsunuz? 80 yaşındaki yaşlı kadının evini bombaladığınızda nasıl diyebiliyorsunuz ki 'o evde uyuşturucu deposu vardı, o ev örgütün hazinesiydi, milyon dolarlar o evde bulunuyordu. HDP vekilleri de bu algıyı, bu bilgiyi manipüle etmek için oraya gönderildi' diyorsunuz. Ben HDP MYK'sında 2 dönemdir bir yönetici olarak, bu kararı bizzat olayların içinde takip eden, karar verme noktasında olarak karşılaştığım bu yalanlardan ötürü insanlığımdan utanıyorum.
Bu yurt içinde de yurt dışında da sınırlarımızın içinde de dışında da askeri siyasi ekonomik ahlaki hayatımızın toplumumuzun her alanında her geçen gün artmaya devam eden son derece ahlakın düştüğü insanlığın vicdanın ayaklar altına alındığı böyle bir süreçte inandık dedikleri Allah benim inandığım Allah öyle söylüyor eğer onlarda ona inanıyorlarsa Allah öldürmeyin diyor, öldürüyorlar, çalmayın diyor çalıyorlar yalan söylemeyin diyor Allah yalan söylüyorlar. İftira etmeyin diyor Allah, iftira ediyorlar. Allah aşkına siz hangi Allah'a inanıyorsunuz? Siz hangi dinin insanlarısınız? Vicdanların köreldiği insanlıktan çıkıldığı bir din olabilir mi? Halbuki benim inandığım Alemlerin rabbi ve bütün ırkların, bütün inançların, bütün renklerin rabbi olan Allah önce insan olunması gerektiğini söylüyor. Önce insan olmaya davet ediyorum, yalan ve iftira ile halklarımızın zihinlerine tecavüz edenleri. Hayatlara katledenlere çocukları katledenleri, kadınları katledenlere bir zerre vicdana davet ediyorum" dedi.