Halk Savunma Merkez (HSM) Karargah Komutanı Murat Karayılan, Azadiya Welat'a verdiği mülakatın üçüncü bölümünde, Güney Kürdistan'daki gerilla güçleri ve başta Şengal olmak üzere direniş cephelerindeki duruma ilişkin bilgi verdi.
Karayılan, özellikle Şengal ve Kerkük konusunda DAİŞ çetelerinin saldırıları öncesinde gerillanın içine girdiği hareketlilik konusunda çarpıcı detaylar verdi.
GERİLLA ŞENGAL'E NASIL GİRDİ?
Karayılan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Şengal konusunda, DAİŞ istilası öncesi yaptığı uyarılara rağmen neden saldırıların önlenemediği konusunda değerlendirmelerde bulundu.
"Önder Apo Şengal'in korunması için birçok kez mesaj vermişti. En son Şengal ve Kerkük'ün korunması gerektiğini söyledi. Biz de, tehlikenin yaklaştığını gördüğümüzde KDP Ve YNK'ye öneride bulunduk. 'Sizin bilginiz dahilinde Maxmur, Kerkük ve Şengal'e gerilla güçleri göndermek istiyoruz' dedi. KDP, 'buna ihtiyaç olmadığını ve her şey kontrol altında. Peşmergenin gücü yeter, gerillaya ihtiyacı yoktur' dedi. YNK de aynı yanıtı verdi yine de 'eğer ihtiyaç olursa size haber veririz' dedi.
Bu tür durumlarla karşılaştığımızda PKK olarak her zaman kendi yol ve yöntemlerimizi esas alırız. Bir şeyler olduğunda, harekete geçebilmemiz için hazırlık yapmamız gerekiyordu. Şengal için 12 arkadaşımızı hazırladık. Hatta ben o 12 arkadaşla şöyle konuştum: 'Derwêşê Evdi 12 süvari ile Kürtleri kurtarmak için gitti. Siz de 12 kişi olarak gidip Şengal'i koruyacaksınız.' Maxmur için 8 arkadaş, Kerkük için de bir grup hazırladık. Bunların hepsi uzman, tecrübe sahibi arkadaşlardı. Onları gizli bir şekilde gönderdik. Şengal'e ulaşan arkadaşlarımız kaçak yoldan girmişlerdi. Peşmerge daha sonra bunu fark edip peşlerine düştü. 3 arkadaşı yakaladı. Kalan arkadaşlar da keşif yaptı. Bölgeyi tanıdılar. Aynı durum Maxmur'da da vardı. Maxmur'a gönderilen 8 kişi, Maxmur halkından, gençlerden ve gönüllülerden tabur oluşturdu. Geceleri gizlice eğitimler yaptılar. Evlerde gizli bir şekilde eğitim veriyorlardı. Maxmur'da 6 tabur oluşturuldu. Zaten Maxmur'u savunanlar onlardı.
Şengal'dekiler 3 Ağustos sabahı saat 09.00'da Şengal'de bir felaketle yüzyüze olduğunu bildirdiler. Peşmerge 2 Ağustos'ta biraz çatıştıktan sonra 3 Ağustos'ta geri çekilmiş ve halk bir bütün olarak kaçıyordu. Ben 8 yıldan fazladır telefon kullanmıyorum, ama durumun ağırlığını gördüm ve arkadaşlarla telefon üzeri konuştum. Onlara, 'eğer burada tabur oluşturursak, onları karşılayabilecek misiniz?' diye sordum. 'Evet, yapabiliriz' dediler. Bu konuşmayı saat 09.00'da yaptık ve saat 11.00'de taburlar yola çıktı. Bunlar müdahale taburlarıydı."
YPG VE HPG ORTAKLIĞINDA KORİDOR AÇILDI
Başlangıçta YPG güçleri bölgeye en yakın güçler olduğundan, onlardan müdahale talebinde bulunduklarını söyleyen Karayılan, "Ama dağda olanlar HPG'li arkadaşlardı. Müdahale sırasında YPG güçleri de devreye girdi. Halk geldiğinde çetelerde peşlerindeydi ve onların önlerini kesmek istiyorlardı. Aynı gün gönderdiğimiz taburlar, onları durdurmak için çatışmaya girdiler. Biraz durdurdular ve 4 Ağustos'a kadar halk dağlara ulaştı. Bunun üzerine güçlerimiz çeteleri engellemek için geçiş hattını kapattı. Biz takviye taburlar da gönderdik. Özellikle buradan iki uzman tabur da gönderdik.
(...) YPG'li arkadaşlarla koridor açılması için ortak bir plan yapılması üzerine konuştuk. YPG'nin Cezaa tarafından, bizim güçlerimizin de Şengal Dağları'dan hareket ederek bir koridor açılması planlandı. 8 Ağustos'ta bu plan gerçekleşti. Koridor açıldı ve ilk üç gün halk yürüyerek çıkarıldı. Alan daha güvenli hale getirildikten sonra, araçlarla tahliye başladı (...) 8 Ağustos'tan 18 Ağustos'a kadar 120 bin insan bu operasyon ile tahliye edildi. Geniş bir operasyondu. Operasyonda YPG ve HPG'nin ortak rolü vardı."
GERİLLA DUHOK VE LALEŞ'TEN ÇEKİLDİ
Bu gelişmelerin ardından Maxmur, Kerkük, Duhok ve Laleş'e kadar gönderdikleri güçleri anlatan Karayılan, "İnanıyorum ki HPG güçlerinin Kerkük, Maxmur, Laleş, Duhok ve Şengal'e gönderilmesi hem Güney halkı için moral oldu, hem de peşmergeyi teşvik etti. Etkileri olumluydu" şeklinde konuştu.
Bazı kesimlerin bu dayanışmayı ters yüz etmeye çalıştığını, PKK'nin ortaya çıkan zayıflıktan istifade etmek istediği ve bir daha bölgeden çıkmayacağını ileri sürdüğüne dikkat çeken Karayılan, şöyle konuştu:
"Hakikat öyle değildi. PKK kendi ulusal görevini yerine getirdi. Güneyli kardeşlerinin imdadına yetişti. Ayrıca Êzîdîliğin bizim açımızdan ayrı bir anlamı var. Biz tüm Kürt ve Kürdistani renkleri korumak istiyoruz (...) Yani biz ulusal, demokratik, ahlaki ve insani görevlerimizi yerine getirmek için gittik. Bu ulusal birliğin güçlendirilmesi için de bir mesajdı. Biz o zaman, ortak bir komutanlık kurulması çağrısı, ulusal kurumların öne çıkması çağrısında bulunduk. Ya görüşme olmadığından ya da sonuçsuz kaldığından bu konuda gelişme kaydedilemedi. Ama şimdi hakikat daha görünür hale geldi. 'PKK girdiği yerden çıkmaz' diyorlardı. Ama biz Laleş ve Duhok'ta ihtiyaç olmadığını gördükten sonra, Duhok dağlarından çekildik, Laleş'ten de çıktık. Eğer gerek duyulursa, neresi olursa olsun oradan çıkarız."
PEŞMERGE PASİF SAVUNMADAN AKTİF SAVUNMAYA GEÇMELİ
Mevcut durum hakkında da bilgi veren Karayılan, peşmergenin halen pasif bir savunma içerisinde olmasının yetersiz bir yaklaşım olduğunu söyledi.
Karayılan şöyle konuştu: "DAİŞ ile Kürtler arasında savaş halen devam ediyor. Tehlike halen devam ediyor. Ama burada bir eksiklik var. Kısaca şunlara dikkat çekmek istiyorum. Savaş stratejisi önemli bir konudur. Peşmerge güçleri olan Güney hareketleri pasif bir savunma yürütüyor. Bize göre, savaş stratejisi olarak burada eksik bir yaklaşım var. Aktif savunmaya geçmek gerekiyor. Üzerlerine gitmeliyiz (...) Aktif savunma pozisyonu bizi zafere götürebilir. Ama pasif savunma pozisyonu ile başarı gerçekleşmez. Biz hem öneri hem de bir eleştiri olarak diyoruz ki, peşmerge ve gerilla daha güçlü bir şekilde üzerlerine gitmeli. Ama şimdi Kerkük'te, Maxmur hattında karşı karşıyalar ve birbirlerini seyrediyorlar. Eğer böyle devam ederse, DAİŞ ne zaman isterse saldırabilir. Bu durumda DAİŞ daha fazla inisiyatif sahibi olabilir."
ULUSAL BİR SAVUNMA KURUMUNA İHTİYAÇ VAR
Karayılan Şengal Dağı'ndaki mevcut durumu şöyle özetledi: "Şengal'de özel bir durum var. Kürt güçlerinin saldırıya geçmeleri gerekiyor. Saldırıya geçerek Şengal'i kurtarmamız gerekiyor (...) KDP, YNK ve Irak devletine çağrıda bulunuyoruz. Gelin Şengal'i kurtaralım. Biz kendimiz önemli bir rol oynayabiliriz. Eğer onlar gelmezse, biz kendi gerilla imkanlarımız ile yeni çabalar içerisine gireceğiz. Ama bu da zaman istiyor. Taktik meseleler böyledir."
Diğer bir konu da, artık Ortak Komutanlık kurulması olduğunu ifade eden Karayılan, "Şimdi Kerkük'te Maxmur bölgesinde ortaklık var. Şengal'de çok ön planda değil, zayıf da olsa zaman zaman ilişki ve koordinasyon oluyor. Bakın şimdi Kobanê'de peşmerge var. Ama üst kademede bir ortaklık yok. Bize göre, mevcut koşullar bazı şeyleri zorunlu kılıyor. Kürt halkının kazanımları ve değerlerinin korunması için savunma güçlerinin ortak olması gerekiyor. Ortak bir Komutanlık olmasa bile stratejide ve taktikte, genel planlar konusunda paylaşım olabilmesi için ulusal bir savunma kurumu gerekiyor. Bu Ortak Komutanlık biçiminde de olabilir, meclis veya komite şeklinde de olabilir.
Şengal'deki durumun ciddi olduğunu ifade eden Karayılan, koridorun kapandığını ve halen 10 bin dolayında insanın dağda olduğunu hatırlattı.
ŞENGAL'DE DURUM KRİTİK, BU AY BİR ÇÖZÜM OLMALI!
Uluslararası güçlerin Şengal'e destek çıkmadığını Irak ve Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin de üzerlerine düşen sorumlukları yerine getirmediğini belirten Karayılan, "Şimdi kritik bir durum var. Bu ay içerisinde bir çözüm gerçekleşmeli."
"Nasıl bir çözüm?" diye sorulduğunda Karayılan, "Ya askeri bir hareketlilik olmalı, ki sadece bir koridor açma şeklinde değil, Şengal'in kuzeyini özgürleştirme temelinde olmalı. Biz bunu öneriyoruz, diğer taraflar da destek olurlarsa bu planı gerçekleştirebiliriz. Ya da bir hava koridoru açılmalı. Bu konuda çabalar var. İstikrar sağlanması için Şengal'e havadan yiyecek gibi bazı şeyler götürüldü. Eğer bu gerçekleşmezse insanlar açlıktan ölebilir. Zaten kıştır ve şartlar ağırlaşıyor. Yani biz Kürt halkı olarak Şengal için bir karar almalıyız. Bize göre, Şengal'e sahip çıkmalı ve kurtarmalıyız. Şimdi tamamen olmasa bile, kuzeyini özgürleştirelim. Bu bizim görevimizdir.
YA BİR HAVA KORİDORU, YA DA GENİŞ BİR KARA KORİDORU
(...) Tank ve top gibi ağır silahlara ihtiyaç var. Bizim güçlerimizde bunlar yok. Bu nedenle desteğe ihtiyaç var. Eğer bize yardım ederlerse, peşmerge ile birlikte Şengal'i özgürleştirebiliriz. Ovadaki köylerde düşmanın tekniğine karşı savaş yürütebilsek de, zorluklar var. Biz hakimiz, halkı koruyabiliriz. Geç olmadan hemen bir ay içerisinde bir çözüm bulunmalı. Ya istikrarlı ve sürekli bir hava koridoru ya da geniş bir kara koridoru açılmalı."
Karayılan bu konuda hem Kürdistan Bölgesel Hükümeti hem de Irak hükümeti ile temaslarının olduğunu belirterek, "Gündeme koymak için tüm çevreler nezdinde çaba içerisindeyiz. Zira, hızlı bir çözüm gerekiyor. Ayrıca güçlerimizi de hazırlıyoruz."