Ankara'daki Halkların Demokratik Partisi (HDP) genel merkezinde bıçaklı saldırıya uğrayana HDP Parti Meclis Üyesi Ahmet Karataş, kendisine yönelik yapılan saldırının AKP hükümetinin bilgisi dışında olmadığını belirterek, Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi için samimi davranması gerektiğini söyledi.
Paris'te tedavi gören Ahmet Karataş, “Şu anda sağlığım iyi, tedaviler sürüyor. En kısa zamanda geri dönüp çalışmalarıma kaldığım yerden devam edeceğim” diye konuştu. Karataş, kendisine yönelik yapılan bıçaklı saldırının ayrıntılarını ve arkasındaki güçleri ANF'ye anlattı.
'GÖRDÜĞÜMDE ŞÜPHELENDİM'
Saldırıyla ilgili bazı görüntüler basına yansıdı ve birçok kez de yazıldı. Birde sizden dinleyelim olay nasıl gelişti?
Saldırgan ile masada oturuyorduk, kalktı lavaboya gideceğini söyledi. Bir süre sonra arkadan bir saldırı yapıldı. İlk bıçak darbesi vurduğunda, yere düştüm. İkinci kez vurdu. Hedef boğazımı boydan boya kesmekti. Kesilme mesafesine bakıldığında da bu daha nete anlaşılıyor. Çünkü 19-20 santim bir mesafe kesilmiş. Ancak ben yerde olduğum için başarılı olamadı. Yerdeyken de koruma içgüdüsüyle davrandım. Biraz da psikolojik olarak hazır olmanın verdiği bir şeydi, sanırsam.
Nasıl yani? Saldırgandan şüphelendiniz mi?
Evet, şüphelendim. Kamera kayıtlarında da var, kapıda bir kaç dakika oyaladım, birileri gelir düşüncesiyle. Bir arkadaş vardı o gitti, bu şahıs geldi. Normalde sekreter, o saatte kadar gelmesi gerekiyordu, gecikmişti. Hatta ben dairenin kapısını da kapatmadım, birileri gelirse ”zili çalmadan içeri girsin” diye.
Ne gibi bir talep ile geldi görüşmeye?
Erzurum’dan geldiğini, 8 kişi olduklarını, ekonomik sorunlarının olduğunu ve bundan dolayı yardım talebinde bulundu. Bende kendilerine yardım etme durumumuzun olmadığını söyledim ve bu konuda, “yapabileceğimiz bir şey yok” dedim. O esnada lavaboya gitti. Sanırsam benim ondan şüphelendiğimi bildiği için telefonunu da masada bıraktı. Polise verdiği ifade de şunu söylemiş: “Telefonumu masada bilinçli bıraktım. Lavabodaki suyu da sonuna kadar açtım amaç şüpheyi gidermek ve güven ortamını yaratmaktı.”
Benim de arkam dönük olduğu için o esnada kapının açılıp, açılmadığına yoğunlaşmıştım. Çünkü lavaboya gidip, gitmediğine şüphe duydum. Tam o esnada bana saldırdı. Bıçak darbesiyle yere düştüm. Ani bir refleksle sandalyenin birini önüme tuttum. Hem bıçak darbeleri kalbime gelmesin, hem de onu bu şekilde kendimden uzaklaştırırım düşüncesiyle. Bu arada kafama, yüzüme rastgele bıçaklar salamaya başladı. Daha sonra görüntülerde izledim bu durum, 8-9 dakika sürmüş. Sanırsam nasıl olsa “artık ölür” ya da “birileri gelir” düşüncesiyle bırakıp kaçtı. O esnada ambulans diye bağırmaya başladım. Ayağa kalktım, duvarlara tutunarak, dışarı çıktım, Apartman görevlisi o esnada kapının önüne gelmişti zaten. Ardından hastaneye kaldırıldım.
'ŞU ANDA SAĞLIK DURUMUM İYİ'
Sağlınız nasıl şu anda?
Eskiye oranla şu anda iyi. Daha çok sınır uçları zedelenmiş, zarar görmüş. Haftada iki gün çeşitli tedaviler uygulanıyor. Bunlara yönelik terapi tedavileri de uygulanacak. Tabi bu ne kadar sürecek tam bilmiyorum.
Doktorlar genel olarak ne diyor?
Özellikle yaşanan saldırıda kan kaybı sonucu beyine giden oksijende bir sorun var mı, diye bakıyorlar. Bunun için kan değerleri ölçüyorlar. Zaten Ankara’da da bunun üzerinde duruyorlardı, ciddi sıkıntı yok. Ancak çok kan kaybı olduğu için bunun düzelmesi için belirli bir zamana ihtiyaç var. Ameliyatların başarılı olduğunu söylüyorlar. Akçiğerde bir hasar olmuştu. Dün yine kontrolden geçtim, şuanda hayati bir tehlike yok. Ama bir müddet daha kontrollerin yapılması gerekiyor.
'21 BIÇAK DARBESİ ALDIM'
Yaşanan saldırı da toplam kaç bıçak darbesi aldınız?
İrili-ufaklı toplam 21 bıçak darbesi aldım. Ama burada en çok boyun ve akciğer kısmında sıkıntılar oldu. Diz kısmında büyük bir yarılma var ama hayati tehlike oluşturacak bir durum yok. Sadece şimdilik yürüme zorlukları çekiyorum. Doktorlar zamanla düzeleceğini söylüyor.
Saldırının üzerinden 3 aydan fazla bir zaman geçti. Şu anda dava ne durumda?
Dava devam devam ediyor, partinin avukatları ilgileniyor. Ancak Yargıtay'da yapılan son değişikliklerle birlikte davanın savcısı Yargıtay'a seçildiği için yerine yeni bir savcı atandı. O da yeni baştan soruşturmayı yürütüyor. Önümüzdeki dönemlerde davanın seyri nasıl olacağını hep birlikte göreceğiz.
'ERDOĞAN TEHDİT ETTİ SALDIRI YAPILDI'
Geçmişte Akın Birdal, Hrant Dink’e de benzer saldırılar oldu. En son saldırı size yapıldı. Sizce bunun arkasında bazı güçler var mı? Yoksa bireysel milliyetçi bir öfke sonucu yapılmış bir saldırı mı?
Milliyetçi bir öfke ile olduğunu düşünmüyoruz. Sakine Cansız’ların Paris’te katledilmeden önce dönemin Türkiye Başbakanı ve şu anda da Cumhurbaşkanı olan Recep T. Erdoğan, “İnlerine gireceğiz“ diyerek, tehditler savuruyordu. Bir kaç gün sonra da Paris katliamı yapıldı. Bana yapılan saldırı öncesi de yine Türkiye Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan ve AKP yöneticilerinden Yalçın Akdoğan tarafından HDP’ye hedef gösteren tehditler yapıldı. Bu aslında saldırınının rengini açık ve net bir şekilde gösteriyor. Her ne kadar basın bunu Alperen Ocakları'na bağlasa bile hükümetin haberi olmaması mümkün değil. Kaldı ki o süreçte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmelerde durdurulmuştu.
Kobanê'ye yönelik saldırılarda söz konusuydu...
Kobanê'ye yönelik saldırılar döneminde bize yoğun baskılar vardı. Çok açık hedefte gösteriliyorduk. Şuanda ise hükümet bu olayı kendi üzerinden atmaya çalışıyor. Çok açık olmasa da hükümet çevresi, arkadaşlarımıza bu olayı GLADİO'nun yapmış olabileceğini söylemişler. GLADİO'da olsa başka bir güçte olsa bu olayın hükümetin bilgisi dışında olabileceğini düşünmüyoruz. Hatta Paris katliamı yapan kesimlerinde yapmış olabileceğini düşünüyoruz. Parti olarak yaptığımız değerlendirme bu yönlü. Partide en eski isimlerden biri olduğumdan, 1990lı' yıllarda kalmış bir sürecin devamı da olabilir. Bir çok yönü var.
'BİLİNÇLİ BİR SALDIRIYDI'
Bu saldırının bilinçli olarak hedef seçildiğinizi mi düşünüyorsunuz?
1990’lı yıllarda Kürt siyasetçi, şahsiyet, aydın ve iş adamlarının ölüm listesi çıkartılmıştı. Bu onun bir devamı da olabilir. Hedef ben miydim yoksa başka bir arkadaştı onu tam bilmiyorum ama polisin bize verdiği bilgi şu; 18 gün boyunca takip edilmişim. Bu izleme sonucu saldırı, yapılmış. Sonradan da saldırganın profesyonel olduğu, güvenlik eğitimi aldığı ve Reis kodunu kullandığı, ortaya çıktı.
1990’lı yıllardaki ölüm listesinde isminiz var mıydı?
Evet, gördüğüm listede benim ismim de vardı. Bazı arkadaşlar vurularak, şehit edildi. Mehmet Sincar, Vedat Aydın olmak üzere her gün bir Kürt siyasetçisi ve gazetesi öldürülüyordu. Benim de içinde bulunduğu heyete yönelik suikast kuruldu ancak başarılı olunamadı
Peki bu saldırıda verilmek istenen mesaj neydi?
Temel hedef Kobanê'ye sahip çıkışımızdı. Çünkü hükümet ve Recep T. Erdoğan, Kobanê'nin düşeceğini tahmin ediyordu. Bu yönlü Erdoğan’nın açıklamaları da vardı. Ancak 6-8 olayları Türkiye’yi alt-üst etti. Aldığımız bazı durumlar da bazı milletvekilleri hükümet düşüyor diye hazırlıklar içerisine bile girmişlerdi. Böyle bir psikoloji içerisindeydiler. Ardından Bingöl’deki olay ve bize yapılan saldırılar, bu sürecin bir parçasıydı.
Peki siz Avrupa’ya ne zaman ve hangi amaçla geldiniz?
HEP’in kurucusu, daha sonra genel sekreteri, DEP’in başkan yardımcısı görevini yürüttüm, HADEP sürecinde de genel başkan yardımcılığı görevini yürüttüm.1990’lı yıllar, bilindiği gibi çatışmalı ve zorlu yıllardı. bu dönemde parça parça 15 yıl gibi ceza aldım. Ama temel Avrupa’ya çıkış sebebim, güvenlik nedeniydi. Bundan dolayı 1995 yılında Avrupa’ya geldim. 15 yıllık bir zaman sonra 2010 yılında geri döndüm. Tekrardan HDP çalışmalarında yer almaya başladım. Bu saldırılar da geçmişle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
'AKP ÇÖZÜMDE SAMİMİ DEĞİL'
AKP’nin Kürt sorunun çözme girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz bu çözüm sürecinin sonuna kadar arkasındayız. Ancak AKP, bir oyalama taktiğini izlediğini bu konuda samimi olmadığını biliyoruz. Tek amacı seçimleri atlatmak. Çünkü 2015 seçimleri onlar için olmasa olmaz, önemde. Bu seçimlerden sonra bir 5 yıl seçim olmayacak. Bu şekilde hedefledikleri 2023 yılına ulaşmayı amaçlıyorlar. Çünkü AKP klasik bir parti değil. Bugün iktidarda yarın seçimle gidecek şekilde, bir yapılaması yok. Bir sistem, bir projedir. Eğitimden tutalım da, yaşamın bütün kademelerine kadar kendi yaşamını örgütleyen bir partidir. Amaç Osmanlıcılığı geliştirmek. En sonda saraya konulan 16 imparatorluğu temsilen muhafızlar, bu projenin sonucudur. Gerek Recep T. Erdoğan'da gerek ise Ahmet Davutoğlu'nda bu mantık ve zihniyet var. Bu sadece Türkiye’ye ile sınırlı bir proje değil, Ortadoğu’ya yönelik bir bakış açısıdır. DAİŞ’in ortaya çıkışı da çok tesadüfü değil. DAİŞ ile olan ilişkileri bugünde sürüyor. Çünkü öyle kolay DAİŞ’ten vazgeçmezler.
Neden peki?
Kendilerinin ideolojik maddi temeli, bu zihniyettir. Bu tür yapılar, kurmak istedikleri siyasal sistemin müttefikleridir. Bizim aldığımız duyumlara göre; Türkiye’de uyuyan hücre durumunda olan 500 üzerinde DAİŞ militanı var. Bunlar Türkiye’nin bilgisi dışında olan bir şey değil.
'YOLA DEVAM...'
HDP seçimlere parti olarak giriyor. Bazı çevrelerin size yönelik suçlamaları var. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Biz 3 dönemdir seçimlere giriyoruz. Daha önceki seçimlerde bağımsız girdik. Şimdi birleşenlerle birlikte HDP olarak seçime gireceğiz. Daha çok tartışılan baraj konusudur. Bizim böyle bir sorunumuz yok. Baraj, bizim için sorun olmaz, yeter ki eşit koşularda seçimlere girilsin. Sandıklara müdahale edilmesin. Çünkü Türkiye'de en ciddi sorun bu. Bazı çevrelerin saldırısının altında yatan neden ise HDP'nin seçimlerden sonra ciddi ve güçlü bir muhalefetin olabileceğindendir. O çevreler bunu istemediği için saldırıyorlar. Ancak gerek Türkiye’de gerek ise Ortadoğu’da artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Onun için bizim de eskinin tekrarı yapma durumuz yok.
HDP'nin Dışişler Komisyonu üyesi olarak tedavinin yanı sıra Avrupa’da partinizin seçim çalışmalarını da yürütüyorsunuz? Şu anda çalışmalar ne durumda?
Bu çalışmaları yürüten bir komisyonumuz var. Bu hafta sonu yapacağımız toplantıyla Avrupa'daki seçim çalışma hazırlıklarını bitirip, başlıyoruz. Hafta sonundan itibaren Avrupa'nın bütün ülkelerinden seçim startı verilecek. Bu çerçevede, seçmenlerin nasıl oy kullanacakları, seçmen kayıtların yapılması, bilgilendirme, salon toplantıları ve çeşitli etkinlikler, yapılacak.
Ne zaman döneceksiniz?
Hem tedavi hem de seçim çalışmalarına bağlı bir şey. Belirli bir ölçüde buradaki komisyonlar düzene girdikten sonra ülkeye döneceğim. Geliş-gidişler olabilir. Ama esas olarak, Şubat ayının ortalarında tekrar çalışmalar için ülkeye döneceğim. / Firatnews