Güvenlik gerekçesi ile eşinin IŞİD’e katılma nedeni, Türkiye’den gittikleri şehir, ismi, yaşı, Suriye’de bulunduğu yer ve çocuklarının sayısı bizde saklı olan, eşi iki yıl önce çatışmada ölmüş bir Türkiyeli kadın ile whats up uygulaması üzerinden görüşme gerçekleştirdik.
Kadının, konuşmak için güven duyması uzun bir süre aldı. “Sinir hastası oldum” diyerek sözlerine başlayan Türkiyeli kadın, çocuklarının geleceği için aşırı endişeli, çocuklarını kaybetme korkusunu çok derinden yaşadığını söylüyor (güvenliği nedeniyle çocuk ya da çocuklarına dair ayrıntılı bilgi vermiyoruz). Türkiye’deki yakınlarına, kardeşlerine, eski yaşantısına duyduğu özlemini anlatırken hıçkırıkları hiç kesilmiyor. Kadın şu anda bir Arap ülkesinden örgüte katılan muhacirin nikahı altında olduğunu söylüyor.
Bu muhacirin, ülkesinden getirdiği karısı ve Türk gelinin dışında da yine kocaları çatışmada ölmüş muhacir başka uyruklardan iki kadın ile nikahı var. Şu anda nikahı altında bulunduğu muhacir de çatışmada ölürse yeniden evlendirilme ihtimali var. “Çocuklarınızı, kendinizi neden böyle bir tehlikeye attınız? Neden eşinizle gittiniz” sorusunu yanıtlarken eşinin aşırı borçları olduğunu, örgütün yabancı savaşçılara verdiği maaş cazip geldiği için ailecek Suriye’ye gittiklerini anlatıyor.
KADINA 130 GÜNLÜK YAS HAKKI
Türkiyeli kadının aktardığı bilgiler çarpıcı; eşleri öldükten sonra “hamilelik olasılıkları da hesaba katılarak 130 gün “yas tutma” hakkı tanınıyor. IŞİD kurallarına göre çatışmada ölen bir muhacirin “dul eşi” sadece bir başka muhacirin nikahı altına girebiliyor. Türkiyeli kadının evlendiği Arap kökenli muhacir konuştuğumuz sırada başka bir bölgedeydi. Kimi zaman haftada bir kimi zaman da daha uzun bir zaman aralığında kadınının yanına geliyor.
IŞİD’İN ELİNDE 600’E YAKIN TÜRK ÇOCUK İDDİASI
Türkiyli kadın, tam emin olmasa da yer değiştirdiği bölgelerdeki izlenimlerine göre, eşleri çatışmada ölen 200’ü aşkın Türkiyeli kadın ve yaşları iki ile 12 arasında değişen 600’e yakın Türk çocuk Suriye’de IŞİD denetimi altındaki çeşitli bölgelerde yaşıyorlar. Kadınlar, her gün düzenli olarak bulundukları yerdeki bir merkeze giderek İslami eğitim alıyorlar. Arapça öğrenip, Kuran-ı Kerim okuyorlar. Eğitim için evden kara çarşaf ve peçe ile sokağa çıkıyorlar, sokakta da ‘HASBA’ adı verilen kadınlar, muhacir kadınların davranışları ile geliş-gidiş yollarını denetliyorlar. Çocuklar 5 yaşlarından itibaren askeri ve dini eğitime alınıyor. Türkiyeli kadın ile yaptığımız görüşmeyi sonlandırırken “kimliğinin açığa” çıkmaması için bizden bulunduğu talep yaşadığı korku ve kaygının bir tezahürüydü.
YPG SÖZCÜSÜ ABDULLAH: EZİDİ ÇOCUKLAR İDAM ETME OYUNU OYNUYOR
YPG Sözcüsü Nesrin Abdullah ise Gazete Duvar’ın “IŞİD’in elindeki çocuklara” ilişkin sorularını yanıtlarken çarpıcı bir değerlendirme yapıyor: “IŞİD’in elinden kurtardığımız Ezidi çocukların beyinleri yıkanmış. Altı yaşındaki bir çocuk kendisini kafir olarak görüyor. Kurtardığımız anda üzerinde bulunan IŞİD’in verdiği kıyafetleri çıkartmayı asla kabul etmiyor. İki Ezidi çocuk birbirleri ile ellerindeki iple ‘idam etme’ oyunu oynuyorlar. Düşünün ki bu çocuklar IŞİD’in şeriat ve askeri eğitimlerini sekiz ay kadar aldı. Yıllarca IŞİD’in eğitimlerini alan ve alacak olan çocuklar gelecekte büyük bir tehlike.”
ÇOCUKLARA, İDAM ETME, BOĞAZ KESME TEKNİKLERİ ÖĞRETİLİYOR
Nesrin Abdullah, IŞİD’in çocukları beş yaşından itibaren şeriat ve askeri eğitime alındığını belirtirken, “Askeri eğitimlerde çocuklara boğaz nasıl kesilir, idam etmenin teknikleri, ateşli silah kullanma eğitimleri veriliyor” diyor.
Nesrin Abdullah, IŞİD’in elinde kaç Türkiyeli çocuk olduğuna dair bilgisi olmadığını, ancak Suriye’de IŞİD denetimi altındaki bölgelerde sadece “muhacir çocukların” değil, Şii, Ezidi, çocukların da aynı eğitime tabii tutulduklarını anlatıyor.
DOÇ. ERKMEN: ÖRGÜTE KATILAMALAR CİDDİYE ALINMADI
Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Masası Başkanı Doç. Dr. Serhat Erkmen, IŞİD’in askeri eğitim verdiği çocukların yakın gelecekte yaratacağı güvenlik tehdidini yorumlarken, “Canlı bomba ya da silahlı saldırgan olarak” yetiştirilmeleri çok ciddi bir tehlike” değerlendirmesinde bulunuyor.
Erkmen, Türkiye’den IŞİD’e katılımlar ve “İslam Devletinde” yaşam üzere IŞİD denetimindeki bölgelere göçün başlarda çok ciddiye alınmadığını belirterek, “Kamuoyunda katılımlar konusunda çılgın, maceracı ya da radikal kişilerin savaşmak ya da para kazanmak için IŞİD bölgelerine gittiği algısı oluştu. Ancak ilerleyen süreçte bunun hiç de böyle olmadığı anlaşıldı” diyor.
ÖRGÜTÜN YAYIMLADIĞI VİDEODA ESİR ÖLDÜREN TÜRK ÇOCUĞU
Erkmen, 2015 yılında Türkiye’den IŞİD’e katılanlara yönelik yaptığı bir analizde, “Katılanların yüzde 40’ının ailelerden oluştuğu” değerlendirmesinde bulunduğunu ancak dikkate alınmadığına işaret ediyor. IŞİD’ın 2015’te yayımladığı ve 10 yaşlarındaki altı çocuğun, esir Suriye askerlerini silahla öldürmelerini içeren “Yahudi Ordusu” videosuna dikkat çeken Erkmen, bu çocuklardan birinin Türk olduğunu anımsatıyor.
Erkmen, “IŞİD’in söz konusu videosu Türkiye’ye yönelik ilk propaganda materyali olarak düşünüldü. Oysa ki bu videonun çekimi çok daha önceydi ve farklı bölgelerden çocuklara yönelik mesajlar vardı” değerlendirmesinde bulunuyor.
GAZİANTEP’TEKİ PATLAMAYI GERÇEKLEŞTİREN BİR ÇOCUKTU
Gaziantep’te 20 Ağustos 2018’da düğün alanına gerçekleştirilen ve 51 vatandaşın ölümü ile sonuçlanan eylemi 14 yaşındaki bir çocuğun gerçekleştirdiğinin kamuoyuna yansıdığını anımsatırken şöyle devam ediyor: “Halen çocuğun yaşı konusunda resmi bir açıklama yok. Nisan ayının son günlerinde ise İstanbul’da önce yakalanan sonra da serbest bırakılan, intihar eylemcisi olduğu anlaşılınca Konya’da yeniden yakalanan bir kişi var. Bu da 18 yaşından küçüktü ve çocuk eylemci kategorisine giriyordu. Dahası, Suriye’de iç savaş başladığında IŞİD ortaya çıkmadan dahi bazı radikal gruplar içinde ölen 18-20 yaş arası (hatta onlardan da küçük) gençler vardı. Dolayısıyla aslında yeni bir olgudan bahsetmiyoruz. Fakat, örgütün küçük yaştan itibaren çocuklara nasıl yöneldiği propaganda materyallerinden de gözlemlenebiliyor. Bu kişiler bu aşamada saldırgan olmasa bile uzun vadede farklı bir psikoloji içinde olma olasılıkları çok güçlü.”
GERİ DÖNEMEYENLER ÇATIŞMA SAHASINA SÜRÜLECEKLER
IŞİD’in son dönemde yayımladığı fotoğrafların çocukların eylemlerde kullanıldığının bir göstergesi olduğunu, belirten Erkmen, “Örgütün çok güçlü bir dokotrinizasyonu var. Bazı aileler gerçekten tamamen doktrine ve ne yapılırsa yapılsın geri dönmeyecek. Ancak kötü koşullar nedeniyle dönmek isteyenler de var. Bunların dönememesi halinde geride kalanlar ya çatışmalarda ve bombalamalarda ölecek ya da IŞİD’in son çırpınışlarında onlar da çatışma sahasına sürülecekler. Bir de gri bölgelere mülteci olarak kaçanlar olacak, onların akıbetini kimse bilemez, fakat radikalleşme eğiliminde olma olasılıkları çok yüksek” görüşünü dile getiriyor.
TÜRKİYELİ ÇOCUKLARIN AKIBETLERİ
Erkmen, bugüne kadar IŞİD’e katılan ailelerden bazılarının geriye kalan torunlarını, gelinlerini ailelerini kendi imkanları ile kurtardıklarını belirtirken, “Elbette zaman zaman ilgili kurumlar yardım etmişlerdir. Ancak çoğunlukla aileler emniyet güçlerinden istediklerini alamayınca kaçakçılar ya da yerel grup önderleriyle temasa geçerek yakınlarını bölgeden çıkarttılar” bilgisini veriyor.
IŞİD’TEN KAÇIŞ VAR MI?
Erkmen, “Uluslararası operasyonlar, militanların yorulması, umduklarını bulamaları vs. gibi nedenlerle son dönemde örgütten bir kaçıştan söz etmek mümkün mü?” sorusunu yanıtlarken de örgütten kaçışları iki ana çerçevede değerlendirmek gerektiğini belirtiyor. Erkmen şu bilgileri aktarıyor:
“Birincisi örgütün karşılaştığı operasyonlar nedeniyle köşeye sıkışmaktan kaynaklanan kaçışlar, bu özellikle örgütün geri çekildiği yerlerde daha çok görülüyor. İkincisi ise örgüt içi hesaplaşmalar nedeniyle farklı gruplar arasındaki güç mücadelesinin sonucunda yaşanan kaçışlar. İstatistiksel olarak örgütten kaçışlarda doruk nokta 2016 yılının ilk üç ayında gerçekleşti. Çünkü, hala dış dünya ile sınırlar vardı.”
FIRAT KALKANI OPERASYONU SONRASI DURUM
Fırat Kalkanı Operasyonu başladıktan sonra örgütten kaçmak isteyenlerin Suriye ve Irak topraklarına dağıldıklarını belirten Erkmen, şöyle diyor: ”Bugün bu iki ülke sınırları içinde binlerce insan geçmişte IŞİD kontrolündeki bölgelerde yaşayan şimdi ikinci kez göç etmek zorunda kalanlar. Bunlar çok zor şartlar altında farklı yerlere dağılmak zorunda kalıyorlar. Ayrıca gittikleri yerlerde çok kötü muamele görüyorlar. Çoğu grup, ülke ya da örgüt bu insanların göçmen kılığındaki IŞİD’ci ya da gerçekten yaşadıkları bölge IŞİD tarafından işgal edildikten sonra kaçamayan yerli halk olup olmadığını ayırt edemiyor. Bu nedenle toptan hepsini potansiyel IŞİD’çı olarak kabul ediyorlar.”
NİSAN 2017’DE YÜZLERCE KİŞİ SINIRA GELDİ
Ekonomik durumu iyi olanların kaçakçılar aracılığıyla sınıra ulaştıklarını vurgulayan Erkmen, Nisan ayında Gaziantep ve Kilis sınırlarında yüze yakın kadın ve çocuğun Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalışırken yakalandığını belirtiyor. Sınır geçişi sırasında yakalananlar arasına Suriyeli ve Iraklılar olduğu gibi Türk vatandaşları ve hatta Batılıların da bulunduğunu belirten Erkmen, “Bu durum örgütün kontrolünü kaybettiği alanlardan kaçışla ilişkili. Ancak, şurası kesin asıl göç Rakka’dan sonra olacak, Musul’da yüzbinlerce göçmen ile iyi şartlarda olmasa bile Irak hükümeti ilgilendi. Oysa Suriye’de böyle bir şey yok. Bu insanların kaçabileceği yer sınırlı dolayısıyla Rakka’dan sonra bu tür gelişmeler yaşanması mümkün” yorumunda bulunuyor.
‘ULUSLAR ARASI KOALİSYONUN ÖNCELİĞİ ÇOCUK ASKERLER OLMALI’
ABD Askeri Akademisi West Point’in Terörizmle Mücadele Merkezi West Point’in aylık dergisinde yayımlanan “İslam Devletinde Şehitlik ve Propagandasında Çocukluk ve Gençliğin Tasviri” başlıklı (Depictions of Children and Youth in the Islamic State’s Martyrdom) raporda cihatçı örgütlerle mücadelede uluslar arası koalisyonun en öncelikle olarak ele alması gereken konunun “çocuk askerler” olduğu vurgulanıyor ve “bügününn çocukları yarının teröristleri olabilir” deniliyor.
UNICEF ORTADOĞU SÖZCÜSÜ TOUMA: CİHAT BÖLGELERİNDE ÇOCUKLAR AKTİF KULLANILIYOR
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Mart ayında yayımladığı raporda, geçen yıl Suriye’de “hayatını kaybeden, sakat kalan ve savaşmaya zorlanan” çocukların sayısında “dramatik” bir artış yaşandığı belirtiliyor. Geçen yıl en az 652 çocuk Suriye’de hayatını kaybetti” denilen raporda, aralarında 7 yaşında olanların da bulunduğu 850’den fazla çocuğun “savaşmaya, canlı bomba eylemcisi olmaya, gardiyanlık ve cellatlık yapmaya zorlandığı’ ifadelerine yer veriliyor.
ÇOCUKLAR UÇURUMA SÜRÜKLENİYOR
UNICEF Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sözcüsü Juliette Touma, rapora ilişkin, Suriye’deki çocukların durumunun dibe vurduğunu ve çocukların uçurumun eşiğine sürüklendiği yorumunda bulunuyor. / Duvar