Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Cengiz Günay, siyasi parti, aydın, kadın, odalar, emek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve muhalif basın olarak Kürdistan ve Türkiye'de yaşanan son gelişmeler karşısında halkların özgürlük ve demokrasi taleplerinin yaşam bulması için taşıdıkları sorumluluk bilinci ile savaş konseptine "hayır" dediklerini söyledi.
Günay katliamlara, tutuklamalara ve kadın bedeni üzerinden onur kırmaya karşı tutum aldıklarını kaydederken demokratik tepkilerini her yerde göstereceklerini söyledi. Ülkenin en temel meselesi olan Kürt sorununun çözümü için 2013 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan sürece dikkat çeken Günay, Dolmabahçe Mutabakatına kadar gelinen sürecin devlet ve geçici AKP hükümeti tarafından heba edilerek, tekçi devlet anlayışını baskı ve zulümle sürdürme çabası içine girildiğini belirtti.
Günay, 7 Haziran seçimlerinde HDP ile halkların barış, demokrasi ve özgürlükten yana tercihini beyan ettiğini söyledi. 13 yıllık AKP iktidarının Türkiye'yi artır bir yol ayrımına getirdiğini ifade eden Günay, "Ya demokratik ve barışçıl olan yönetim biçimi esas alınacak yada diktatöryal, hegamonik, tekçi sistemde ısrar edilip ülke bir savaş alanına çekilecekti. 7 Haziran'dan önce başlatılmak istenen savaş konsepti ve devamında seçimlerden sonra açığa çıkan irade beyanına karşı ikinci yol seçilerek, halkın kendi kendine yetebilmesi ve örgütlenmesine karşılık askeri ve siyasi operasyonlarla bir soykırım üzerinden, ülke iktidar uğruna savaşa sürüklenmiştir" dedi.
'TOPYEKUN SAVAŞ KONSEPTİ DEVREYE KONDU'
Halkın demokratik ve barışçıl öz yönetim talebine karşılık, topyekun savaş konseptinin devreye konulduğunu dile getiren Günay, şöyle devam etti: "Oysa öz yönetim tüm kimlik ve inançların kendine yaşam alanı bulacağı, tekçi ve merkeziyetçi yönetim şeklinin çözüm olmadığı, daha demokratik ve yaratıcı olduğu dünya örnekleriyle de ispatlanmıştır. Bu yüzdendir ki öz yönetim devleti reddetme değildir. Devletin her türlü baskı ve imha politikalarına karşı demokratik ulus perspektifi ile devletin demokratikleşmesi istemidir."
Öz yönetim ilanlarına karşılık devreye konulan siyasi soykırım operasyonları ile belediye eşbaşkanlarının gözaltına alınarak tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu belirten Günay, şunları ifade etti: "Bütün sorunların şiddet ve silahla değil ancak müzakere edilerek çözümlenmesi dışında doğru ve geçerli bir yöntemin olmadığı dünya örnekleriyle de ispatlanmıştır. Bu yüzden savaş ve kaotik süreçten demokratik ve özgürlükçü bir hamleyle çıkış mümkündür. Bu da ancak Dolmabahçe mutabakatı esaslarına dönmekle gerçekleşecektir. Sürecin devletin demokratikleşmesi ve halkların yararına evirilmesi için tüm kamuoyu, kurumlar, siyasi parti, aydın, kadın ve özgürlükçü basının ortak refleksi , 'savaşa ve katliamlara hayır' talebi olmalıdır. Bunun için ortak tutum ve demokratik tepkilerimizi ahlaki ve vicdani bir sorumluluk gereği tüm halkımızla beraber hayatın her alanında vereceğimizi belirtiyoruz."
IRMAK: ÖZ YÖNETİM DOĞAL, MEŞRU VE YASAL
DTK Eşbaşkanı Selma Irmak ise devlet ve geçici AKP hükümeti tarafından başlatılan savaş politikasına değindi. Öz yönetim talebinin devlet ve ülke bölünmesi olarak görülmemesi gerektiğini belirten Irmak, öz yönetim talebinin halkın en doğal talebi olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Irmak, "Artık herkesin bilmesi gerekiyor, bu elbise bu bedene ait değildir. Artık bu ülkenin bir reforma ihtiyacı vardır. Ve halk öz yönetim biçimini kendine ihtiyaç olarak görmüştür. Nasıl ki başkanlık sistemi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o vazgeçilmez bir önerisi ve tartışılıyorsaki kendilerince meşru ve yasal olarak görüyorsa, halkın bu talebi ve önerisi de meşru ve yasaldır. Özyönetim talebi devleti inkar etmek anlamına gelmiyor. Nasılki Avrupa'nın birçok yerinde öz yönetim ve buna benzer biçim ile devlet ve ülke bölünmüyor ve tam tersi bütünleştiriyorsa, şuanda halkın yaptığı da devleti ve ülkeyi bölmediği gibi bütünleştirecektir" dedi.
AB özerklik şartının AKP hükümetinin bir önerisi olarak ortaya çıktığını hatırlatan Irmak, "Ama söz konusu talep halktan gelince terörize ediliyor, şiddetle, çatışmayla bölücülük yapılıyor. Devletin bölücülük yapma bir zorunluluğu yoktur. Bizim daha önce de kent meclislerimiz oluşmakta bu da yerinde demokrasiyi geliştiren çabalardır. Bu talebin sokakta silahlı çatışmaya dönüştürmesini de eleştiriyoruz. Bu talep siyasi bir taleptir herkesin bu yönlü bakması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
'HENDEK KAZARAK ENGELLEYECEĞİZ'
Aralarında belediye eşbaşkanlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınıp tutuklanmasına da sert tepki gösteren Irmak, "Seçilmişlerimiz, belediye başkanlarımızın gözaltına alınmasına müsaade edilmeyecek, bu devam etmesi halinde bizler belediyelerin önünde hendekler kazarak bunu engelleyeceğiz" dedi.
Irmak, yarın yapılacak bir günlük "hayatı durdurma" eylemi için çağrı yaparak, şunları söyledi: "Artık birlik olmalıyız, eğer birbirimize destek vermezsek bu zulüm devam edecektir. Onun için yarın yapılacak bir gün hayatı durdurma eylemine herkesin katılım sağlaması çağrısında bulunuyoruz."