Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ne mutabakatı" sözleriyle alevlenen Dolmabahçe tartışmaları için konuşan ve o toplantıda AK Parti Grup Başkanvekili olarak bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal'ın, 'toplantıda okunan metnin mutabakat değil, deklarasyon olduğu' açıklamasına HDP'li Pervin Buldan itiraz etti.
'ERDOĞAN'IN BİLGİSİ DAHİLİNDE OLDU'
TBMM Başkanvekili olan ve İmralı heyeti üyesi olarak kendisi de Dolmabahçe sarayındaki toplantıda bulunan Pervin Buldan, Dolmabahçe sarayındaki toplantıdan önce İmralı'da yapılan son bir kaç görüşmenin konusunun, Dolmabahçe'de okunacak olan metin olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"İmralı'da sayın Öcalan ile yaptığımız görüşmelerin son bir kaç toplantısı Dolmabahçe sarayında okunan mutabakatın kaleme alınması ile ilgiliydi. Dolayısıyla İmralı Adası'nda yaptığımız son bir kaç toplantıda devlet heyetini temsil eden yetkililerin olduğu bir masada bu mutabakat gündeme geldi ve konuşuldu. Devleti temsilen o toplantıda olan yetkililer, oradaki mutabakatı hükümet yetkilileriyle ve sayın Başbakan ile paylaştılar. Onların bilgisi olmadan bizim Dolmabahçe Sarayı'nda o mutabakatı okumamız ve o deklarasyonu açıklamamız mümkün değildi. Bize devlet ve hükümet yetkililerinden tarih, saat ve yer iletildi. Şu tarihte, şu saatte ve burada bu toplantı yapılacak ve bu toplantıda bu deklarasyon veya bu mutabakat açıklanacak diye iletildi. Dolayısıyla o zaman sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakandı. Başbakanın ve hükümet üyelerinin bilgisi dahilinde, tarih olarak 28 Şubat, saat olarak saat 12.00, yer olarak Dolmabahçe Sarayı olarak belirlendi ve bize iletildi. Bizde İmralı heyeti olarak o saatte Dolmabahçe sarayına gittik. Sayın Yalçın Akdoğan, Sayın Efkan Ala ve sayın Mahir Ünal oradaydılar ve bizi bekliyorlardı."
'ÖCALAN'I TEMSİLEN SIRRI BEY'
HDP'li Pervin Buldan, Dolmabahçe sarayında toplantı içen bir oturma düzeni hazırlandığını, toplantı başlamadan önce Sırrı Süreya Önder'in o adaya girip oturma düzenine baktığını belirterek şunları söyledi:
"Sırrı Bey gidip geldikten sonra yer düzenine karşı çıktık. Yer düzeninde iki tane koltuk başa konulmuş, yanına da karşılıklı yan yana koltuklar konulmuştu. O iki baştaki koltuğa sayın Akdoğan ve sayın Ala'nın oturacağı ifade edildi. Biz ise bunu kabul etmedik, 'bir sizden bir bizden olsun' dedik. Devleti temsilen ya Yalçın Bey ya da Efkan Bey bir koltuğa, diğerine ise sayın Öcalan'ı temsilen Sırrı Bey'in oturmasını istedik" dedi.
'AKDOĞAN ERDOĞAN'I ARADI, KRİZ ÇÖZÜLDÜ'
Oturma düzeni ile ilgili tepkileri üzerine Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın dışarı çıkıp Başbakan Erdoğan ile telefon ile görüştüğünü ve bunu kendilerine söylediğini ifade eden HDP'li Buldan şöyle devam etti:
"Konuşmadan sonra oturma düzeni krizi çözüldü. O toplantıda okunan 10 madde deklarasyon değil, mutabakat metni idi. Okunan metin, İmralı'da hazırlanan ve devlet ile sayın Öcalan'ın üzerinde mutabık kaldığı mutabakat metniydi. Eğer bunlar hayata geçmiş olsaydı, bugün yaşadıklarımızı yaşamamış olacaktık. Sayın Öcalan 10 maddenin gözlemci heyet gözetiminde konuşulması ve adım atılması halinde silah bırakma çağrısı yapacağını söylemişti. Bütün bunlar gerçekleşmediği için sayın Öcalan da çağrı yapamadı."