Gazeteci Mutlu Çiviroğl'nun Şengal ile türkiye'ye dönüşünde yaptığı söyleşi yüksekovahaber.com'da yayınlandı..
Şengal’de yaşananları gözlemlemek için bölgede kaç gün dolaştınız. IŞİD’in gerçekleştirmiş olduğu Ezidi katliamından neler aktaracaksın bize?
Şengal’in IŞİD üyeleri tarafından talan edilmesinin 20 gün ardından Şengal’e dönünce gerçek yürek burkan içler acısı bir tablo ile karşılaştım. Binlerce otomobil öyle terkedilmiş şekilde bırakılmıştı. Çoğu yolda tükenmiş, bozulmuş arabalardı bunlar. Sadece otomobillerin haline bakıp insanların nasıl bir şekilde kaçtığını anlamak mümkündü. Yine aynı şekilde tarlalar üzerinde binlerce ölü hayvan vardı. Topraktan keskin bir ölüm, kan ve korku kokusu geliyordu. Dükkanlar, evler, her yer talan edilmiş, yakılmış yıkılmıştı. Bunları kendi gözlerimle gördüm. Kurtarılan bazı köyler de şimdi YPG savaşçıları ve 3 Ağustos’ta Şengal halkının başına gelen ihanet olayından sonra oluşturdukları kendi birlikleri Hêzên Parastina Şengal (HPŞ) yani Şengal Koruma Güçleri’nin elinde. Zaten Şengal hazır bir sofra gibi IŞİD’in eline teslim edilmişti. Bu kabul edilemez bir durum. Belki Şengal ahım şahım bir yer değildi ama bizler mutluyduk orda yaşamaktan. Şimdi ise her şey değişti, kara bulutlar doluştu Şengal’in üzerine.
Bazı köylerin YPG ve HPŞ tarafından kurtarıldığını söylediniz. Bunlar hangi köyler, biraz bahsedebilir misiniz?
Kurtarılan bu köyler daha çok Sengal Dağı’nın kuzey tarafındaki Sinûn kasabasına bağlı köyler. Sinûn kasabası gerçekten çok büyük bir yerdi. 200 binden fazla kişi o nahiyede yaşıyordu. Bu bölgede kurtarılan köyler de Zorava, Guhbel, Gurik, Dohla, Dugirê. Yaklaşık 100 bin kişi bu yaşıyordu. Kurtarılamayan yerler ise Sinûn kasaba merkezi Xanesor köyü, ki bu ikisi halen IŞİD’in elinde. Bu iki yerleşim yerinde çok büyük bir talan gerçekleştirilmiş. Sinûn ve Xanesor evlerin yapısından tutun da ekonomisine kadar her şeyiyle gelişmiş yerler. O nedenle de IŞİD buraları ele geçirdi ve halen de merkez olarak kullanıyor. Şengal Dağı’nın güneyine düşen yerlerde, Şengal ilçe merkezinde, Qêrewan nahiyesinde ve Girezêra nahiyesi halen IŞİD’in elinde. Şimdiye kadar sadece dağın eteğine düşen yerler Şengal Koruma Güçleri ve YPG tarafından alınmış durumda. Şengal’in güneyine düşen hiçbir köy henüz kurtarılabilmiş değil ne yazık ki.
Peki, Şengal şehrî ne olacak? YPG ve HPŞ’nin şehri kurtaracağına dair bir umudunuz var mı, ya da IŞİD’in bölgeden çekileceğine dair bir sinyal görüyor musunuz?
Açıkçası eğer durum böyle devam ederse Şengal’in hemen kurtarılabileceğini düşünmüyorum. Kürt güçleri eğer birleşip hareket ederlerse, yani Peşmergeler, HPG ve YPG birlikte hareket ederlerse kurtarabilirler. Fakat ben sadece siyasi tartışmaları görüyorum. Çekildiği günden bu yana da Peşmerge en ufak bir şekilde uğraşmış bile değil Şengal’in kurtarılması için. Bazen değişik televizyonlarda sanki kurtarma çabası varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Fakat herhangi bir hazırlık ya da çaba kesinlikle yok. Kimsenin Şengal’den bahsettiği yok! Çünkü Şengal teslim edildiği gibi unutuldu.
Birkaç dolar para verip, maaş bağlayıp Şengal halkını, Ezidi halkından bazılarının kendi yanlarına çekmeye, halka karşı ihanete teşvik ediyorlar; halkın iradesine karşı durmaya, inançlarını yok saymaya zorluyorlar. Büyük bir ihanet ile Şengal’i IŞİD’e teslim ettiler. Şimdi de yeniden boyayıp süsleyip, kendilerini yeniden şirin göstermeye, 3 Ağustos’u unutturmaya çalışıyorlar.
Binlerce insanın namusu, şerefi, onuru ve dini ayaklar altına alındı. 3 Ağustos asla unutulmaz. Halkımızın şerefi ve namusu şimdi Katar ve Suudi Arabistanlarda satılıyor. 2700 kadınımız IŞİD’in elinde! Şimdi Şengal’i altından da yeniden yapıp verseler benim gözümde kaçırılan bir kadının namusunu geri getirmiyor.
Açlıktan, susuzluktan ve saldırılarda ölen insanlarımızın sayısı belli bile değil. Kim kendini şirin göstermeye çalışıyor hiç önemi yok. Kimse şimdiye kadar bir adım atmamış. Sadece YPG ve HPG güçleri Şengal için bir şeyler yaptılar ve yaptıkları devrim ile Şengal’i taçlandırdılar. YPG bize yol açmak için de onlarca şehit verdi. Ezidiler var oldukça kendilerine her zaman minnettar kalacaklardır.
Qasim Şeşo’nun açıklamasında YPG’ye yönelik bazı eleştiriler vardı. Bu olayın aslı nedir?
Evet, Ezidi güçlerinin liderliğini yapan Qasim Şeşo’nun bazı açıklamaları oldu. Gerçekten bir iş yaptığınızda hata da yapabilirsiniz. Fakat bir iş yapmadığınızda, evinizde oturduğunuzda hata falan da yapmazsınız. YPG o ilçeleri kurtardı. Askeri sistemde, Amerikalıların, Britanyalıların, Sovyetlerin sisteminde, yani bütün dünya sisteminde bir yeri kurtardıkları gibi hemen oraya bayraklarını dikme geleneği var. IŞİD de bir yeri işgal ettiğinde hemen o kara bayrağını dikiyor. HPG, YPG ya da Peşmerge onlar da IŞİD’den geri aldıkları zaman bir yere bayraklarını dikiyorlar.
Gördüğüm kadarıyla bir anlaşmazlık söz konusu idi, Ezidiler için kutsal sayılan Şerfeddin Mezarlığına YPG’nin bayrak dikmesi konusunda. Bu anlaşmazlık da halledildi. Qasim Şeşo YPG’ye bayrağı kaldırması gerektiğini söyledi çünkü farklı partilerden, farkı inançlardan insanlar HPŞ olarak oradaydı. Amaç ayaklar altına alınan Ezidi dinini kurtarmak ve halkın öcünü almaktı. O nedenle herhangi bir partinin bayrağının asılması doğru olmazdı. Ben YPG’nin bayrak asmasını doğru bulmadığım gibi, Qasim Şeşo’nun da YPG’ye karşı bu kadar sertçe açıklama yapmasını doğru bulmadım. Sanırım bir yanlış anlaşılma oldu ve bu sorun giderildi.
Şengal halkı olarak birçok zorluk yaşıyoruz. Örneğin ben Rojava’daki halkımızın durumunu görmek için oraya gitmiştim. Gazeteci olmama rağmen dönüşte peşmergeler tarafında sorguya çekildim. Ne getirdin, niye kamera götürdün gibisinden bir sürü şey soruldu! Demek istediğim böyle sorunlar yaşanıyor ama bunlar geçici şeyler. Basının da bu tür şeyleri büyütüp, tahrik etmemesi lazım.
Daha önemli sorunlar var. Şengal halen bu felaket altında. Madem Kürdistan Bölgesi olarak Şengal’i kurtarmaya gidemiyorlarsa, bari halka güçlük çıkarmasınlar, kurtarmaya gidenlere de engel olmasınlar. Madem Kürdistan Bölgesi adı altıda hareket ettiğini söyleyen PDK, YNK, Goran, Yekgirtu ve Komela’nın terk ettikleri Şengal’i kurtarmaya niyetleri yok, bari Ezidi güçleri ve YPG’nin önünü kesmek için problem çıkarmasınlar. Çünkü sadece YPG ve HPŞ Şengal için büyük bir öneme sahipler.
2700 Ezidi kadından bahsettiğiniz. Onların akıbeti ne olacak, onlara ulaşan bir akrabaları var mı? Rakka’da ve Musul’da satılan bu insanlara ulaşabilen var mı?
Bazı yerler ile gizli bir şekilde ilişki kurabildik. Bu kadınlar ev hapsinde tutuluyorlar. IŞİD ile çalışan insanlar da hep aynı türden insanlar değiller, kimi Nakşibendi bunlardan, her biri farklı bir gruptan. Kimi para için katılmış, kimi mal mülk edinmek için. Aralarında bazı iyi insanlar olabilir bu kızların aileleriyle konuşmasına izin veren. Yine bazen de bilerek aileleriyle konuşmalarına izin veriyorlar ki kızlarına ulaşmaya çalışan ailelere tuzağa düşürüp, onları da öldürüyorlar. Ben kendim de biliyorum, 1000 dolara satıyorlar Ezidi kadınlarını. İnsanın vicdanı bir Ezidi kızının bu şekilde satılmasını nasıl kabul edebilir? Sadece Rakka, Musul ve Bağdat’ta değil birçok yerde satılıyorlar. Bir Ezidi kadını satın alıp, onu Müslüman yaparak cennete gitmeyi düşünen bir sürü insan var. Bazı fikirler dolaşıyor etrafta kadınlarımızı kendi paramızla satın alalım, bu şekilde ölümden kurtaralım diyenler var. Fakat bu tür girişimler de henüz iyi bir sonuç vermedi.
Sayının 2700’den kesinlikle fazla olduğunu biliyoruz. Bunu dillendirmekten, yani kadınların IŞİD’in eline geçtiğini söylemekten çekinen birçok aile var. Bunu kendileri için büyük bir ayıp olarak gören çok insan var. Ben şahsen, kurtarılan bu kadınlardan birini, eğer o da razıysa eşim olarak kabul etmeye hazır ilk kişiyim. Bu şekilde bu kadınların namuslarının kirletildiği söylemini önlemiş oluruz. Kaçırılanlar bizim insanlarımız, bizim bacılarımız. Bu kaçırılan insanların onuru tüm Ezidilerin ve tüm Kürtlerin onurudur, bunun iyi görülmesi lazım.
Birçok Ezidi, kirveleri saydıkları Arapların da onlara karşı gerçekleştirilen saldırılarda yer aldıklarını söylüyorlar. Bu konudaki fikirlerini ve gözlemlerini aktarır mısınız bize?
Biz Şengallilerin eski bir sözü der ki “Arapsa selam bile verme”. Evet, çevremizdeki Araplar birçok saldırı, kaçırma ve talan olayında yer aldılar. Burasi hiç şüphe götürmez. Ama benim asıl değinmek istediğim Müslüman Kürtlerin bizlere yaptıkları! Müslüman Kürtler de Araplar ve IŞİD gibi bize saldırdılar. Düne kadar Ezidilerin ekmeğini yiyen bazı Müslüman Kürtler çok kötülük ettiler Ezidilere karşı. Onlar IŞİD ile ev ev dolaşıp kim Ezidi Kürt, kim Şii Kürt, kim hangi parti üyesi, kim ne iş yapar tek tek IŞİD’e anlattılar. Bütün insanları tek tek fişlediler bu şekilde.
İlginç bir şeyden bahsediyorsunuz, bu medyada pek bilinen bir şey değil. Yani IŞİD’de yer alana bazı Kürtlerin herkesi fişlediğini söylüyorsunuz, doğru mu?
Evet yapıyorlardı, bu gizli saklı bir şey değil. Bütün görüşmelerde söylüyorum, bazı Müslüman Kürtler büyük bir talanın asıl unsurlarından oldular. Bunu söylerken bütün Müslüman Kürtlerden bahsetmiyorum tabi ki. Bazı Müslüman Kürtler vardı ki kaçırılan kadınlarımızı kurtardılar. Fakat üzülerek söyleyeyim ki IŞİD’e çalışan bu Müslüman Kürtlerin bizlere karşı katliamda oynadıkları rol çok önemli.
Kim bu insanlar, hangi köyden, hangi aşirettenler?
Köylerin de aşiretlerin de ismi zamana kalsın. Şengalliler onların kim olduklarını çok iyi biliyorlar.
Şengal Kürtleri bunlar, öyle mi?
Evet, Şengal Kürtleri. Bunlar Ezidilerin yemeklerini yiyen, güzel zamanlarında yanında olan insanlar, hepsi Ezidilerin komşuları idi. İyisiyle kötüsüyle ortak bir yaşamları varken, Ezidilere böyle yaptılar.
Şu konuya da dikkat çekmek istiyorum. Bizim Kürt partileri de çevredeki Araplara çok değer verirlerdi. Araplara bizlerden ve Ezidi büyüklerden daha fazla kıymetleri bilinirdi Kürt yetkililer tarafından. Şengal’deki Kürt yöneticiler emniyet bahanesiyle biz Ezidilere ayırımcılık yapıyor, evimizi başka bir yere taşımamıza ve işyeri açmamıza bile izin vermezlerdi. Hani emniyet? Şengal’de 18 bin peşmerge vardı, bir teki bir tek fişek patlattı mı? Dünya tarihinde bunun bir başka örneği var mı? 18 bin peşmergenin bir bölgeyi tek bir şehit vermeden bırakması görülmüş bir şey mi? Bizi böyle ortada bıraktılar, şeref ve namusumuzu sattılar. Sözde bizim arkamızdalardı ve ölümüne bizimleydiler.
Bu kadar büyük bir peşmerge gücü neden bu şekilde çekildi peki? IŞİD için çok az bir sayıdan bahsediyorlar. 18 bin peşmerge nasıl oldu da oradan ayrılıp o insanları terk etti? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nasıl değerlendireyim, neyi değerlendireyim ki? Mallarını mülklerini, varlarını yoklarını terk edip her bir tarafa dağılan insanlarımız var. Öldürülen insanlarımız, susuzluktan ölen çocuklarımız. Neden çekildiler o peşmergeler? Neden çekildikleri çok açık. Ben burada bir şey söylemek istemiyorum. Bunu Peşmerge Bakanlığı’na sorabilirsiniz neden bu şekilde halkı bırakıp, kaçtılar diye.
Kurtarılan bazı yerlerin adlarını söylediniz. Oralardan ayrılan Ezidilerin oraya dönme gibi bir ihtimalleri var mı? Güvenlik açısından bunun altyapısı hazır mı?
Hayır yollar kapalı, oralar kurtarılmış fakat ana yollar kapalı. Oraya dönseler bile açlıktan ölürler. Kürdistan Hükümeti bize Sêmalka üzerinden gıda yardımı ulaşmasına izin vermiyor. Musul ve Rabia’daki ve diğer yollar IŞİD’in elinde. Halk ne yiyecek, ne içecek, nasıl? Şengal tamamen kurtarılsa da buradan ayrılan insanların yarısı dönmez artık, hatta yarıdan da fazlası. Konuştuğum insanlar kadınlarına tecavüz edilmiş, analarımızın, babalarımızın öldürüldüğü yerlere nasıl geri dönelim diyorlar haklı olarak. Gerçekten de yüzlerce gencin öldürüldüğü bir köye nasıl dönsünler? Hem kim bizi koruyacak? Kim var arkamızda? Zaten kendimizi korumamıza da izin vermiyorlar.
Son olarak Rojava’da Newroz Kampı’nda bulunan Ezidileri ve yine aynı şekilde Duhok, Zaxo ve diğer bölgelerine yerleşen Ezidileri sormak istiyorum. Onlara yeterli hizmet sunuluyor mu, durumları nedir?
Newroz Kampı’nı kendi gözlerimle gördüm. Suriye’deki savaştan dolayı Rojava’da büyük bir ekonomik kriz olmasına rağmen hem yiyecek, içecek bakımından, hem de diğer ihtiyaçlar bakımından Newroz Kampı dört dörtlük bir kamp.
Kürdistan Bölgesi’ne de çok fazla kişi gitti, gerçekten insanlarımız çok zor durumdalar. Çocukların ölüm riski var, hastalık geçiriyorlar sürekli. Kürdistan Hükümeti bu insanların sorunları için çözüm için henüz yeterli bir rol oynamadı. Birçok insan inşaatlarda, köprü altlarında yaşıyor. Gerçekten çok büyük problemler var, kış kapıda. Bu çadırlarda, kurdukları bu küçük yerlerde nasıl yaşayacaklar? Yağmur çamurlu durumlarda çok daha zorlaşacak her şey. Kıştan önce bu zor durumdan kurtarılmalı Ezidiler. Keşke yaşadıkları yerdeö kendi dağlarında özgürce ölselerdi bu perişan hallerinden çok daha iyiydi./ Bianet