‘AKADEMİSYENLER HAKSIZ YERE DAMGALANIYOR’
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal kapsamında Gülen cemaati ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle 15 üniversitenin kapanması üzerine Türkiye’de akademik özgürlük için kaygı duyulduğunu belirten olan dernek, ‘şartların akademi için daha kötüye gittiğini’ ifade etti.
Mektupta, kapatılan üniversitelerin 64 bin 533 öğrenci ve 2 bin 808 çalışanın önceden ödenen okul ücreti ya da son maaşları için hiçbir telafide bulunulmaksızın işsiz ve okulsuz kaldıkları; akademisyenlerin Gülen cemaati ile bağlantılı olduğu öne sürüldüğü için bir daha iş bulamadıklarının altı çizildi. Birçok akademisyenin Gülen hareketi ile hiçbir bağları olmadığı halde çalıştıkları üniversiteler nedeniyle ‘damgalandıkları’ belirtildi.
Yabancı akademisyen ve öğrencilerin olağan üstü hal ile okullarının kapanmasının en ağır sonuçlarına maruz kaldığı belirtilen mektupta, öğrencilerin okul ücretini ödedikleri halde diplomalarını ya da not dökümlerini alamamalarına da dikkat çekildi. Bunun yanı sıra ülkesinde çatışma olduğu için yurtdışında eğitim almak zorunda kalan Suriye, Yemen ve Nijeryalı öğrencilerin sebep gösterilmeksizin tutuklanma ve sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları vurgulandı. Öğrencilerin bir kısmının tutuklanıp, Türkiye’den kendi isteği ile ayrıldığına dair dilekçe vermeye zorlanarak sınır dışı edildiği de iddialar arasında.
MÜLTECİ STATÜSÜNDEKİLER BİLE SINIR DIŞI EDİLİYOR
Mektupta iddialarla ilgili örnekler de verildi: “ İbrahim Tevfik Muhammed Anam isimli Yemenli ve Faysal Bsata, Abdel Salem isimli Suriyeli öğrencilerin İzmir’de Gülen cemaati ile bağlantılı olduğu iddia edilen iki ayrı okula gittiklerini öğrendik. Anam, 14 Mart 2017 tarihinde Türk polisi tarafından tutuklanıp İzmir’deki bir tecrit kampına yerleştirildi. Bsata ve Salem ise 16 Mart 2017’de tutuklanıp Gaziantep’de bir tecrit kampına gönderildi. Bsata hemen ardından sınır dışı edildi.”
“Gaziantep’deki Zirve Üniversitesi’nin Suriyeli çalışanı, Mart ayında polis tarafından evinin basılıp gözaltına alındığını ve 100 gün boyunca mülteci kampında kalmaya zorlandığını bildirdi. Gözaltı süresi boyunca Zirve ve Mevlana Üniversitesi’nin Arap ve Afrikalı çalışan ve öğrencileri ile tanıştığını ve onların da kendisi gibi hiçbir gerekçe sunulmaksızın gözaltına alındığını belirtti. Bu akademisyen, personel ve öğrenciler çaresizlikten 10 gün açlık grevine başladı. Sonunda aralarından bir personel, elindeki ‘sınır dışı edilemez’ yazan mahkeme kararına rağmen sınır dışı edildi. Kendi isteği ile ayrıldığına dair belge imzalamaya zorlanan personel, aynı şeye maruz kalan birçok kişi tanıdığını söyledi.”
Mektupta, Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunması Sözleşmesi’nin imzacılarından olan Türkiye’nin, ‘düşünce, ifade ve akademik özgürlüğünü korumak’la yükümlü olduğu da belirtildi.
MESA HAKKINDA
MESA, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da burs ve eğitim imkanlarını artırmak amacıyla 1966 yılında kuruldu. Uluslararası Ortadoğu Araştırmaları Dergisi’ni (Journal of Middle East Studies) yayınlayan derneğin dünya çapında 3 bine yakın üyesi var. MESA hem Ortadoğu hem de Kuzey Amerika’da akademik ve ifade özgürlüğünün gelişmesini desteklemeyi hedef alıyor.