Demokratik Toplum Kongresi (DTK) 1. Olağanüstü Kongresi’nin sonuç bildirgesini açıkladı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu’nda yapılan kongrenin sonuç bildirgesinin Kürtçesini HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, Türkçesini ise DTK Başkanlık Divan Üyesi Hilmi Aydoğdu okudu.
Bildirgede, şu tespit ve kararlara yer verildi:
* Gelecek perspektifinden yoksun, ideolojik önderlik, örgütlenme, strateji ve ittifak sorunlarını çözmemiş halk hareketlerinin başarılı olma şansı yoktur. Kürt Özgürlük hareketinin bütün saldırı, baskı, inkar ve imha politikalarına rağmen büyüyerek, çoğalarak ve halklaşarak ve ulusallaşarak tüm Ortadoğu’yu içine alan bir demokratikleşme ve özgürleşme hamlesini başarıyla sürdürmesinin temel nedeninin 40 yıllık mücadele birikimi ve tecrübesi ile bu sorunlarına bilimsel çözüm bulmasında ve bunu Demokratik Özerklik sistemi biçiminde yaşama geçirmesindedir.
* Kürt Özgürlük Hareketi’nin başta Türkiye devleti ve bölge gericiliği olmak üzere emperyal güçler tarafından öncelikle bertaraf edilmesi gereken asıl tehdit olarak görülmesinin nedeni de budur. Çünkü, Kürt Özgürlük Hareketi sadece diktatörlerin değişmesi üzerine değil, demokratik, özgür ve toplumcu alternatif bir sistem stratejisi ile mücadelesini yürütmektedir” denildi.
* Bugün dünyada geliştirilmesi ve uygulanması gereken yönetim modeli demokrasidir. Yerel demokrasi ve farklılıkların özgünlüklerini tanımak, demokratikleşme sürecinin başarıyla tamamlanması için atılması gereken ilk adımdır.
* Türkiye’nin çok kültürlü, çok kimlikli ve çok inançlı bir toplum mozaiği olması gerçekliği, Yerel Demokrasi modelinin uygulanmasını toplumsal bir ihtiyaç ve talep olarak gündemleştirmiştir.
* Halkımızın bu toplumsal gerçeklikten yola çıkarak gündeme getirdiği ve gerçekleştirmeye çalıştığı yerel demokrasiyi inşa iradesi ve çalışmaları devletin inkar ve imha politikalarıyla bastırılmaya, yok edilmeye çalışılmıştır. Katliam ve halkı sindirme amaçlı gerçekleştirilen bu saldırılar sonucu Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin, Yüksekova, Dargeçit, Silvan, Şırnak, İdil vb. Kürdistan şehirlerinde toplu ölümler, ağır yaralanmalar, göç ettirmeler, tarihi ve kültürel mirasımızın yok edilmesi, şehirlerimizin yakılıp yıkılması sonucunda telafisi mümkün olmayan büyük toplumsal tahribatlar yapılmıştır. Aylardır devletin elinden bulunan fakat ailelerine teslim edilmeyen cenazelerin derhal ailelerine teslim edilmesi, cenazeler üzerinden halkımıza işkence yapılmasından vazgeçilmesi çağrısı yapıyoruz.
* Kürt halkı da bu saldırılara karşı hem özyönetimlerin ilan edildiği yerlerde, hem de bulunduğu her platformda direnişini yükseltmiştir. Haklı ve meşru direnişin mutlaka kazanacağına olan inancımızı buradan bir kez daha deklere ediyoruz. Bütün baskılara, sindirme girişimlerine ve psikolojik savaş kampanyalarına rağmen halklarımızın Newroz’da ortaya koyduğu tutum, irade ve sahiplenme bu inancımızın somutlaşmış halidir.
* Kongremiz Şırnak, Cizre, Silopi Nusaybin, Yüksekova, Silvan, Dargeçit ve diğer Kürdistan şehirlerinde katledilen bütün şehitlerimizin Mehmet Tunç ve Seve Demir şahsında saygıyla anar, onların direnişini ve anılarını yüksek bir direniş ruhu ile sürdürme kararlılığını ve iradesini ortaya koyar.
* Kongremiz, Halkımızın yürüttüğü bu destansı ve kahramanca direnişi, 8 Mart ve Newroz’da ortaya koyduğu iradeyi ve sahiplenme refleksini geleceğimiz açısından bir güvence olarak görmekte ve selamlamaktadır. Devleti ve ilgili bütün kesimleri bu gerçekliği görerek savaş politikalarındaki ısrarı bir kez daha gözden geçirmeye, müzakere sürecini başlatmaya çağırıyoruz.
* Kongremiz, Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’a karşı uygulanan tecrit politikasını bir kez daha mahkum ederek, Sayın Öcalan’ın sağlık ve özgürlük koşullarının sağlanması konusundaki ısrarlı talebini ve çağrısını bir kez daha yineler. Bunun sağlanması, diyalog ve müzakere sürecinin yeniden başlatılması ve Kürt sorununun demokratik-barışçıl çözümünün önünü açacağına inanmaktadır.
* Kongremiz özelde Kürdistan, genelde Türkiye’de yürürlüğe konulan kirli savaş politikalarının hedefi haline getirilen kadın ve çocukların teşhir ve istismarına dayalı cinsiyetçi politikaları şiddetle kınar ve kadınların buna karşı yürüttüğü mücadelenin yanında olduğunu belirtir.
* Kongremiz, Sur ve Silopi’de başlayan halkımızın hayat alanlarına ve kültürüne dönük “kamulaştırma” adı altında gasp edilmesini şiddetle kınar, bunu halkımızı” cezalandırma” ve intikam alma politikasının bir parçası olarak görür. Bu konuda bütün kurumlarımız ve sivil toplum örgütleri ve halkımızla birlikte bunun karşısında duracağımızı ve mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğimizi belirtiyoruz.
* Kongremiz, Devletin ve AKP hükümetinin Türkiye’deki demokrasi güçleri, basın çalışanları, bilim insanları başta olmak üzere, topyekûn demokratik muhalefete karşı geliştirdiği baskı, sindirme, gözaltı ve tutuklama politikalarını ve uygulamalarını Türkiye Demokrasisi ve ortak geleceğimiz adına bir tehdit olarak görür ve şiddetle kınar. Bu bilinçle tüm demokrasi güçlerinin yanında olduğunu açıklar.
* Kongremiz halklarımızın öz iradesi ile seçilmiş Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılmasını, DBP belediye eşbaşkanlarının görevden alınarak tutuklanmalarını siyasi soykırım olarak görüyor ve buna dönük geliştirilen politikaları kabul etmiyor, bu konuda sonuna kadar HDP Milletvekillerimizin ve DBP belediye Eş başkanlarımızın mücadelesinin yanında olacağımızı belirtiyoruz.
* Kongremiz, Rojava halkları ve demokrasi güçlerinin Demokratik Suriye’nin inşası ve birliği açısından son derece önemli ‘Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’ kararını tarihi bir karar olarak değerlendirir ve destekler. Bunu Self Determinasyon hakkının tezahürü olarak görür.
* KDP’nin Sêmelka Sınır Kapısı’nı kapatması ulusal birliği zedeleyen bir yaklaşım olarak görüyor ve bu sınır kapısının derhal açılması çağrısında bulunuyoruz.
* Kongremiz, tüm Kürdistan parçalarında halkımızın özgürlüğe en yakın olduğu tarihi bir dönemden geçtiğimizi vurgulayarak, bütün Kürdistani güçleri ve siyasi partileri ulusal birlik ruhu ve bilinci ile mücadele etmeye; birliğimize, halkımızın çıkarlarına zarar verecek tutum ve açıklamalardan kaçınmaya; ulusal birliğimiz ve geleceğimiz açısından son derece önemsediğimiz ve stratejik gördüğümüz Ulusal Kongre çalışmalarını başlatarak gerçekleştirmeye çağırır.