Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Demirtaş’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Biz şehirlerimizde savaş istemedik”
“12 Mayıs gecesi Diyarbakır’da bir patlama yaşandı. 15 yurttaşımızın hayatını kaybettiği DNA sonuçlarıyla anlaşıldı. Bir aileden 10, bir aileden 5 kişi. Bu kardeşlerimizin herbirine Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
“En net bir dille kınadığımızı ve kesinlikle kabul etmeyeceğimizi belirtmek istiyoruz. Sorumluluk sahiplerinin açıklamalarını da sorumsuzca bulduğumu belirtmek istiyorum. Sivil yurttaşlarımızın katledildiği hiçbir olaya HDP sessiz kalmadı, kalmayacak.
“Biz şehirlerimizde savaş istemedik. Bu bizim için ilkesel bir tutumdur. Diyarbakır’da, İstanbul’da ya da bir başka yerde. Bizim için tüm canlar kutsaldır.
“Saray darbesinin bir parçasıdır”
“Bugün dokunulmazlıklar görüşülecek ama bugüne nasıl gelindi? Dokunulmazlık mevzusu, HDP milletvekilleri olarak bizim kişisel bir sorunumuz değil, genel bir darbenin, halka yansıyan darbenin bir parçasıdır. 7 Haziran başarısının hemen ardından başlayan Saray darbesinin bir parçasıdır.
“7 Haziran’dan sonra tek kanallı bir Türkiye’ye döndük. Dolayısıyla neler olduğunu toplum tam olarak bilemedi. Örneğin İmralı görüşmelerinde ne tür bir talep vardı da Erdoğan bunu karşılamadı, bilinmiyor. Bir gazeteci sorabildi mi? Hayır? Masayı devirmek için ne tür bir gerekçen vardı?
“Masanın neden devrildiği açıklanmadı”
“Kendisinden istenen, ülkenin bölünmesi değildi. İç savaş değildi. Sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa karşılığında PKK’nin silahları bırakmasıydı. Erdoğan’dan istenen başka bir şey yoktu.
Özgürlükçü bir anayasa olmasın diye masa devrildiyse, Türkiye henüz doğru cevabı bulamamış demektir. Masanın neden devrildiğini ne Saray ne de iktidar henüz açıklamamıştır.
“Açıklamadılar, çünkü açıklayabilecekleri bir şey yok. İstedikleri tek şey biat edilmesi. Buna ulaşamayacaklarını gördükleri anda da masayı devirdiler. Mesele bu kadar basittir.
“Masayı neden devirdiniz diye sorunca başladı”
“Dolmabahçe Mutabakatı, tarafların silahların bırakılmasına uyma açıklamasıydı. Türkiye o noktaya geldikten sonra, sırf kendisi gizli ajandasını, tek adam olma hasretini gerçekleştiremeyeceğini anlayınca masa devrildiyse bunun hesabı sorulmayacak mı?
“”Masayı devirdiniz ama, bunun nedeni nedir?” diye kimse sormayacak mı bu adama? Biz sorduk. Darbeyi durdurmak için sorduk. Dokunulmazlıklarımızın tartışılmaya başlanmasının nedeni budur. Doğru soruyu, cesurca sorduk.
“Türkiye’nin geleceğini sana teslim etmeyeceğiz”
“Erdoğan’ın arzu ettiği ve yıllardır hazırlığını yaptığı, Sarayını bile inşa ettiği günlerde biz önünde dimdik durduk. ‘Biz varız’ dedik. ‘Biz var oldukça Türkiye’nin geleceğini sana teslim etmeyeceğiz’ dedik. HDP’nin hedef tahtasına konulmasının nedeni budur.
“Dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasını isteyen bu zat, bir fikir adamı değil. Olmayabilir. Fakat, ideolojik olarak davası olan bir adam da değil. Bir öncü değil. Uzmanlık alanı rant üretmek ve dağıtmak. Bu şekilde etrafında bir yalaka tayfası oluşturmayı başarmış bir orta sınıf kasaba politikacısıdır. Bu kadardır. Kapasitesi bu. Acı olan şu. Bu adam, Türkiye’nin gelecek 100 yılını tek başına belirlemek istiyor.
“Erdoğan’ın siyasi hayatı bittiğinde dönemi de bitecek”
“Kendisine ait orijinal tek bir cümlesi yoktur. AKP kurulduğunda ortak bir akıl tarafında yönetiliyordu. Etrafında bir ekip vardı ve bu onları dinliyordu. Toplumsal bir sistem inşa edebilecek bir kapasitesi yoktur. Bir Erdoğan rejimi kurabilme kapasitesi yoktur. Erdoğan dönemi vardır. Erdoğan’ın siyasi hayatı bittiğinde dönemi de bitecektir.
“Böyle bir zatın siyasi hayatının biteceğine dair küçük bir işaret çıksın, şu etrafındaki asalaklar bir günde dönüşecek, dönecek. Huyları bu. Dönmek dönüş yapmak bunların karakteri.
“Şu konuşmam tarihe not düşülsün. Bugün yanında olanlar “Erdoğan gelmiş geçmiş en despot liderdi” diyecekler. Bu yalaka tayfasından daha fazla Erdoğan’a saldıran kimseyi bulamayacaksınız.
“Sizden ricam o gün geldiğinde bu alçakları asla affetmeyin. Ve inanın o gün uzak değil. O gün geldiğinde kul hakkı yemiş bu çeteleri asla unutmayın. Ve gasp edilmiş hakların hesabı sorulana kadar bunların burunlarından fitil fitil getirelim.
“Biz doğru yerde durduk. Meclis’te de dursak böyle dururuz, meydanda da olsak böyle dururuz, zindan da olsak böyle dururuz!
“Davutoğlu’ndan fazla biat eden yoktu”
“Güçlendikçe en yakın arkadaşlarının sırtına basa basa Saray’ın merdivenlerinden tırmandı. İstiyor ki etrafında ondan akıllı bir kişi olmasın. Fakat böyle giderse tek kalacak, çünkü etrafında ondan akılsızı yok. Devrik Cübbesiz Ahmet Hoca’ya bile tahammül edemedi. Ondan fazla biat eden oldu mu? Yok.
“İlkokulda müsamerede başbakan olmuştu. Ne bilsin ki bu ilk ve son başbakanlığıydı? O müsamere başbakanlığı daha hakikiymiş meğer. Bakın Davutoğlu’ndan fazla biat eden yoktu. AKP’yi kuran ve emek veren herkesi hain ilan etti. Böyle bir anlayış Türkiye’ye barış getirebilir mi?
“Biz halkın iradesini savunuyoruz”
“Ne söz verdiysek halkımıza, bütün sorunlara rağmen onun arkasında durduk. Çünkü biz vekiliz. Asil olan ne düşünüyorsa biz onu savunmak zorundayız. Bizi seçenlere asla ihanet etmedik.
“Bizi seçenler nasıl cesursa, nasıl fedakar davrandıysa, nasıl dik duruş sahibiydilerse biz onlara layık olmaya çalıştık. Yaptığımız budur. Bundan dolayı bugün dokunulmazlıklarımız kaldırılacaksa, biz bundan ancak şeref duyarız.
“Bu onuru her şeyden önce direnişi sürdürenlere borçlu olduğumuzu unutmayacağız. Biz halkın iradesini savunuyoruz. Halkın Meclis’e gönderdikleri milletvekillerinin şahsında. Koltuklara sevdalı değiliz. Biz onlar gibi koltuk için yoldaşlarımızı, arkadaşlarımızı, partimizi satacak kadar alçalmış siyasetçiler, hiç değiliz.
“Bir dikta rejimini onaylamış olacaksınız”
“Gelin dokunulmazlıkları kaldıralım dedik, kabul etmediler. Şimdi Anayasaya aykırı bir teklifi oylamaya sunacaklar. Kaç milletvekili bu ahlaksızlığa ‘evet’ diyecek bilmiyoruz. Fakat çok sayıda milletvekilinin ‘Hayır’ diyeceğinden eminiz.
“Vicdanı olan milletvekili arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Siz HDP’nin dokunulmazlıklarını kaldırdığınızı zannedebilirsiniz, amacınız bu olabilir fakat bu amaca uygun bir sonuç çıkmayacak. Bir dikta rejimini onaylamış olacaksınız.
“Mevzu sadece HDP olsa belki de bu kadar uğraşmayız. Biz AKP’nin hukuk komisyonu haline gelmiş mahkemelerde yargılanmaktan bile korkmuyoruz. Darbeye evet diyenler, çocuklarının torunlarının yüzüne bakamayacak.
“Diktaya giden yol zaten kapalı, ama böyle bir teklife ‘evet’ demekle kendilerini kirletmiş olacaklar, biz onlara üzülüyoruz. ‘Biz barış getireceğiz’ dediler, ama şimdi her yerde savaşı körüklemek için yetkiyi kötüye kullanan milletvekilleri var.
“Umut biziz”
“Türkiye umudunu kaybetmemeli. Umut biziz. Bütün bu barbarlığa karşı en sağlam duruşu gösteren sizlersiniz. Karamsar olmaya gerek yok. Yapmak istedikleri de budur.
“Belki bazı milletvekilimizi tutuklamak üzerinden muhalefete korku, şovenizme cesaret vermek istiyorlar. Öyle bir ortamda da dikta rejimini anayasal bir güvenceye kavuşturmak istiyorlar.
“Dokunulmazlık zırhına sarılarak siyaset yapmadık”
“Bütün Güneydoğu ve Doğu’nun yerel iktidar partisinin Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’i tutukladılar. Savcı ve hakim kıvranmış, çünkü yaptığı konuşmalarda suç unsuru yok. Fakat emir yukarıdan gelmiş tutuklamak zorundalar. Savcı ve hakim kararı verir vermez de odadan kaçarcasına çıkmışlar.
“Sadece son 5 ayda binlerce üyemiz tutuklandı. Adım adım Türkiye’nin önünde engel oluşturduklarını düşündükleri demokrasi güçlerini tasfiye etmeye çalışıyorlar.
“Dokunulmazlıklar kalkar mı kalkmaz mı göreceğiz. Fakat herkes şunu bilsin biz öyle dokunulmazlık zırhına sarılarak siyaset yapmadık. Şu grubun yarısı, ömrümün yarısı kadar cezaevinde geçirmiş. Ben hiç cezaevi yatmamış bir eş genel başkan olarak bu grupla ancak onur duyabilirim, gurur duyabilirim.
“İki cümle kuramayan adama boyun eğecek değiliz”
“Partimizi teklik üzerine inşa etmedik. Ben olurum ya da olmam HDP diye bir parti var artık. Güçlü bir ana muhalefet akımı var. Bu akımı durduramayacaklar. Erdoğan’dan geriye acı hatıradan başka bir şey kalmayacak. Ama biz gittiğimizde HDP var olacak. İşte biz böyle bir hareketiz.
“Önünde cam olmadan iki cümle kuramayan adama boyun eğecek değiliz. Biz bu adamdan, bu zihniyetten kurtulacağız toplumumuzun geleceğini ilmek ilmek öreceğiz.
“Biz halkımızla omuz omuza, yan yana, hiçbir şekilde geri adım atmadan yürümeye devam edeceğiz.”