Bölge’de 1 Mayıs her kentte kutlanacak. Diyarbakır’da İstasyon Meydanı’nda yapılacak mitingin hazırlıkları başladı. Mitingde barış talebi öne çıkacak. Taşeronlaşma, kiralık işçilik ve Bölgede giderek daha da büyük bir sorun haline gelen, işten çıkarmalar işçilerin başlıca gündemleri. Diyarbakır’da yaklaşık 3 bin işçinin çalıştığı ancak çatışmalı ortamla birlikte çalışan sayısının neredeyse yarıya düştüğü Organize Sanayi Bölgesi’nde işçilerle 1 Mayıs’ı ve taleplerini konuştuk.
SAVAŞ NEDENİYLE İŞTEN ÇIKARMALAR ARTTI
OSB’ye giriş yaptığınızda terk edilmiş bir yer hissine kapılıyorsunuz. Büyük büyük işletmelerin bahçesinde öğle vakti olmasına rağmen sayıları elle sayılacak kadar az sayıda işçiye rastlıyorsunuz. Öğlen tatili olmasına rağmen işçilerin çalışmaya devam etmesi dikkat çekiyor. İşçilerden Ramazan Karagöz, “Savaş dolayısıyla işler düştüğü için işçi çıkarmaya gitti tüm patronlar. Bazı yerlerde gerçekten iş düşük. Ama bazı yerlerde işler iyi olmasına rağmen de işten çıkarmalar yaşanıyor. Şu an çok az kişi var burada” diyor.
YASALARI UYGULAYAN DA YOK, DENETLEYEN DE
İşçilerin OSB’de kendilerini sahipsiz hissettiklerini belirten Karagöz, “Bir sürü yasa ve kural koyuluyor. Mesai deniliyor, çocuk parası deniliyor, hafta tatili deniliyor. Şöyle çalıştırmak yasak gibi bir sürü kural sayılıyor ama bunu uygulayan da yok, denetleyen de... Koydukları kuralları uygulasalar güzel olur. Bir işçi asgari ücretle çalışıyor. Bunu denetleseler mesela bu işçi bu parayı alıyor mu? Çocuk parası alıyor mu” diyor.
BU YIL HER ZAMANKİNDEN ÇOK ALANDA OLALIM
Sıraladığı talepler için 1 Mayıs’a katılacağını söyleyen Karagöz, “Türkiye’de her yerde öncelikle işçilerin kardeşliğini sağlamak için talepler dillendirilmeli. Kimsenin işçiyi gördüğü yok. Ancak işçiler birbirlerine destek olursa, kenetlenirse sorunlar çözülür. Bu yıl her zamankinden daha çok alanda bir arada durmalıyız. İşçiler daha kitlesel katılmalı bu yıl” diyerek tüm işçileri 1 Mayıs’a çağırıyor.
İŞTEN ATILMADIĞIMA DUA EDİYORUM
OSB’deki çalışma şartlarının ağırlığından söz eden, ismini vermek istemeyen bir işçi ise “Ben şimdi ismimi versem yarın aç, susuz ortada kalırım. İşten atılmadığımıza dua ediyoruz. Bugün öyle bir noktaya geldi ki burası, kesilecek kurban gibi sıramızı bekliyoruz. Herkes tedirgin. Her gün neredeyse işçi çıkartmalar yaşanıyor. 10 saat çalışıyoruz. Bazen 12 saat. Cumartesileri de çalışıyoruz. Bu şartlarda çalışılmaz ama ne yapalım, dediğim gibi atılmadığımız için şükreder olduk” diyor.
EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE ‘SAVAŞ DURSUN’ DİYELİM
Murat Günay da, “Bu 1 Mayıs’ta maaşlarımız tam almak istiyoruz mesela. Bu savaşın özellikle bitmesini istiyoruz. Çünkü çoluk çocuk ölüyor. Ölen de bizdendir. İnşallah hem barış hem haklarımız geri verilir. Barış olsun başka diyecek bir şey yok. Çağrım şudur; hepimiz birleşelim hepimiz birlikte hakkımızı arayalım. Artık yeter çok çekiyoruz. Birleşelim ki haklarımızı alalım. Özellikle işçinin cebinden çıkıyor savaşa ayrılan bütçe. Hep birlikte 1 Mayıs’ta savaş dursun demeliyiz. Hem de en güçlü bir sesle” dedi.
HERKES BAŞKA ŞEHİRLERE GİDİYOR
Hasan Almak isimli işçi de “Bayram mesaileri çoğu yerlerde oluyor bazı yerlerde olmuyor. Çalışma saatlerinde dengesizlik var. Organize sanayi içerisinde mesai, tatil, ücret konuları hep değişken. Bazıları vermiyor, bazıları veriyor. Sözde işçi hakkı diyorlar. Asgari ücret az. Diyarbakır’da tazminat vermiyorlar. İşten atmalar çok sık yaşanıyor. O yüzden millet burada çalışamıyor. İstanbul’a, Ankara’ya gidip çalışıyorlar. Asgari ücret 2 bin lira olsa kimse bir yere gitmez” diyor.
‘SAVAŞIN OLDUĞU YERDE İŞÇİYİ GÖREN YOK’
“Bizim artık tek gündemimiz kanın durması” diyen Veysel Kızılay da, “1 Mayıs’ın tekrar Barış ve kardeşlik içerisinde geçmesini istiyoruz. İşçiler olarak daha iyi şartlar, iş kazalarının olmadığı bir ortam için çaba göstermeliyiz. Bunları dile getirmek için de sesimizin duyulması gerek. Savaşın olduğu yerde kimse bizi görmüyor bile” diyor.
‘ÇOCUĞUM ÖLÜYOR, BEN NE YAPAYIM FABRİKAYI...’
Emin Ubel adlı işçi ise “Bizim gerçekten tek isteğimiz barış. Halk para derdinde değil, iş derdinde değil. Her şeyi bir kenara bırakmışız. Burada insanlar ölmesin diyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. İşçi bayramında da iş, aş istemiyoruz. Devletten de bir şey istemiyoruz. Fabrika kursun istemiyoruz. Bizim tek isteğimiz kanın durması. Vallahi de billahi de bunu istiyoruz. Siyasi çözüm lazım. Çözüm sürecine dönülmesi lazım. Onlar bunu yaptıktan sonra dağdakiler zaten silah bırakır. Eğer devlet bunu istemiyorsa, kan dökülüyorsa dökülsün ben ne diyeyim. Bizim isteğimiz kan dökülmesin başka hiçbir şey istemiyoruz. Yani buraya fabrika kurmuş ama çocuğum ölmüş. Ben o parayı ne yapayım” diye konuştu.