İstanbul, Armutlu’da Dilek Doğan’ın evine baskın yapan polis tarafından öldürülmesine ilişkin iddianame kabul edildi.
Polis Y.G. Türk Ceza Kanunu’nun 83. Maddesindeki “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesinden” İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacak.
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, Doğan’ın ağabeyi Metin Doğan, avukatı Oya Aslan aracılığıyla mahkemeye verdiği dilekçeyle, polisin bu suçlamayla değil, TCK 81. Maddesi uyarınca müebbet hapis cezasını içeren “kasten öldürme” suçundan yargılanmasını talep etti.
‘İhmali olan, diğer polisler’
Dilek Doğan’ın annesi, babası ve ağabeyi ifadelerine göre, salonda diğer polisler arama yaparken sanık polis kendilerinin kimliklerini istedi, kimlikleri alıp dışarıya çıktıktan sonra hızlıca geri dönerek Dilek Doğan’ı vurdu.
İtiraz dilekçesinde, davanın “ihmali davranışla kasten insan öldürme ile açılmasının” kabul edilemez olduğu belirtildi:
“İhmali davranışla ölüme sebep olanlar olay yerinde bulunup, olaya müdahale etmeyen diğer polislerdir. Y.G.’nin yargılanması gereken ceza maddesi TCK madde 83 değil, TCK madde 81 ve devamındaki maddelerdir.”
Polis: Bilerek vurmadım
İtiraz dilekçesinde, sanık polisin Doğan’ı bilerek vurmadığını söylediği de ifade edildi.
“Y.G. olay sırasında Mehmet Doğan’ın kendisini engellediğini, Dilek Doğan’ın bu sırada vurulduğunu ileri sürdü. Ateş açarak insanları vuran polislerin tümü benzer savunmalar yaparak kendilerini aklama çabası içerisinde oldu.
‘Arama kararı hukuka aykırı’
Avukat Aslan, eve baskın yapılmasına gerekçe gösterilen arama kararının da hukuksuz olduğunu yazdı:
“Metin Doğan’ın evi bir kişiyi aradıkları gerekçesi ile basıldı. Ancak arama kararı makul bir şüpheye dayanmalıydı. Arama kararı şekli ve esas itibariyle hukuka aykırı. Makul şüphede, ihbar veya şikâyeti destekleyen emarelerin var olması gerekir. Belirtilen konularda şüphenin somut olgulara dayanması şarttır. Arama sonunda belirli bir şeyin bulunacağını veya belirli bir kişinin yakalanacağını öngörmeyi gerektiren somut olgular mevcut bulunmalıdır. Oysa bu olayda somut olgular yoktur.”
“Aradıkları kişi evde bulunmadığı halde evde ince arama yapılmış, arama esnasında ailenin aramaya nezaret etmelerine izin verilmedi. Ailenin aramaya nezaret etme gibi bir çabalarının olduğunu da sanık iddia ediyor. Sanığın iddiası doğru olsa dahi, aramaya nezaret etmelerini engelleyemez. Ancak aile arama yapıldığı esnada evin girişinde bekliyordu.”
‘Polis, silahını ateşlemeye hazır bekliyordu’
Dilekçede ayrıca, “polis ev araması sırasında aile üyelerine silahını ateşlemeye hazır şekilde doğrultamaz” denildi.
Dilekçede polisin tutuklanması talep edildi:
“Sanığın üzerine atılı suç, beyanlarının çelişkili olması ve beyanlarını destekleyen delillerin olmaması, alacağı ceza miktarı, delilleri karartma imkânına sahip olması nedeniyle tutuklanmalıdır.”
İddianame dün kabul edildi, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi yargılamanın başlaması için bir gün belirleyecek.
Ne olmuştu?
İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polisleri, Doğan ailesinin evine 18 Ekim’de baskın düzenlemiş, Dilek Doğan polis Y.G.’nin silahından çıkan kurşunla vurulmuştu.
Dilek Doğan tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 25 Ekim’de hayatını kaybetmişti.
Doğan, memleketi Maraş Afşin’de toprağa verilmişti.
25 yaşındaki Dilek Doğan Maraşlı Kürt ve Alevi bir ailenin çocuğuydu, Akmerkez’de bir mağazada çalışıyordu.