Halkların Demokratik Partisi (HDP) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ile yaptığı görüşme sonrasında basının sorularını yanıtladı. HDP Eş Genel Başkanı, Mogherini ile yaptığı görüşmede Suriye deki iç savaştan hem de göçmen akımıyla ilgili bilgi paylaşımı yapıldığını belirtti.
Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HDP için, “Dağa taşeronluk yapıyorlar” cümlesine ilişkin konuşarak “Yüzünü dağa dönüp savaş ilanı yapan kendileridir” dedi.
Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Türkiye’deki istikrarsızlıktan kaynaklı bir göçmen akını var. En önemli başlığımız Türkiye’deki iç barış meselesi. Türkiye’deki savaşın ortaya çıkardığı sonuçlar her tarafı etkiliyor. Avrupa’ya göçü de etkiliyor, Suriye’deki savaşı da etkiliyor. İç barışın sağlanması, karşılıklı ateşkes, yeniden müzakere koşullarına dönülmesi açısından hayati derece önemli başlıklar.
Hükümet her ne kadar çatışma, savaş seçeneğinde ısrarcı olsa da Türkiye toplumu barışta ısrarlıdır. Halk barış istediği müddetçe biz de HDP olarak politikamızı içeride ve dışarıda barış ve çözüm üzerine inşa etmeye devam edeceğiz.
Bir cumhurbaşkanı aslı astarı olmayan iddialarla partimizi yıpratmaya çalışamaz. Bir cumhurbaşkanının yapması gereken şey bu değil. 7 Haziran seçimleri sonrası ne değişti tam olarak? Kendilerinin aldığı savaş kararı dışında değişen bir şey yok.
‘Seçimlerden sonra yüzünü dağa dönen kendileridir’
HDP yüzünü her zaman halka dönmüştür. Seçim öncesi de böyleydi, seçim sonrası da öyledir. Seçimlerden sonra yüzünü dağa dönen kendileridir. Yüzünü dağa dönüp savaş ilanı yapan kendileridir. HDP seçim öncesi nerdeyse, seçim sonrası da ordadır. Biz çözümü parlamento içerisinde aradığımız için seçime girdik ve 80 vekilimizle oraya gittik. Savaş kararını veren biz değil, bizatihi kendisidir.
Bir Cumhurbaşkanı olarak da artık muhalefet partilerini bir rakip olarak görmekten vazgeçmesi lazım. Bir cumhurbaşkanına yakışmıyor bu. Cumhurbaşkanlığı makamına da yakışmıyor. Biz kendisini siyasi rakip olarak görmüyoruz. Bize yönelik her ifadenin cevabını da fazlasıyla alacaktır.
‘Nasıl oluyor da ispiyonculuktan medet umuyorlar’
Türkiye Cumhuriyeti ordusu NATO’nun en büyük ordusu, yanılmıyorsam Dünya’nın da en büyük 3’üncü ordusudur. Polis teşkilatı da en büyük teşkilatlardan biri. Milli İstihbarat, Jandarma İstihbarat ve Emniyet İstihbarat birimleri var. Böylesine büyük olduğunu söyleyen bir devlet, güçlü olduğunu belirten bir hükümet, nasıl bütün bu güçlere rağmen çaresiz kalıyor da, ispiyonculuktan medet umuyor.
Bütün yurttaşlarıma tavsiyem, para için sakın komşularınızı ihbar etmeyin. İspiyonculuk onursuzluktur. Suçla mücadele başka bir şeydir, yurttaşını onursuzluğa teşvik etmek başka bir şeydir. Sizin ispiyonladığınız insan gerçekten öyle midir değil midir bilemezsiniz.
Onun başına gelecek her şeyden siz sorumlu olursunuz. Toplum da bir anda birbirine güvenmeyen, komşuluk ilişkilerinin dejenere olduğu, güvensizliğin olduğu, insanların birbirine düşman haline getirildiği bir durum, kaos ortaya çıkabilir. Para için insanlarımız birbirini satmamalıdır. Bu çağrıya insanlarımız elinin tersiyle cevap vermelidir. Böyle ucuz bir politika olur mu?