Cumhurbaşkanı adayı Selahatin Demirtaş, Çarşamba sabahı Amed'den başlattığı seçim çalışmalarını Muş ve Bitlis mitingleriyle sürdürdü. Aynı günün akşamı ise Siirt Belediyesi tarafından düzenlenen iftar yemeğine katılan Demirtaş, burada yaptığı konuşmada, "Cumhurbaşkanlığı seçimi vesilesiyle Türkiye'nin her tarafında inşa etmek istediğimiz yeni bir yaşama dair günlerdir mesajlarımızı, çağrılarımızı anlatıyoruz. Bu günde Siirt'te yeni yaşam çağrımızı burada tekrarlamak istiyorum. Çünkü yeni yaşam projemizde en çokta Siirt halkı ihtiyaç duyuyor. Yine en fazla Siirt halkı bu mesaja cevap verecek. Koltuk sevdası, bir Çankaya hasreti için aday olmadık ve çalışmamızda bu anlayışla yürütmeyeceğimizi belirttik" dedi.
Demirtaş, sevdalarının 90 yıldır Türkiye'yi teslim almış olan tekçi, mezhepçi ve ırkçı yönetim anlayışını değiştirme isteği olduğunu vurguladı. Bugüne kadar devletin asla hiçbir yerde ezilenden yana, yoksuldan, emekçiden ve ötekileştirilenden yana olmadığını kaydeden Demirtaş, "Devlet sadece devletin menfaatleri büyük çıkarları üstün çıkarları için kendini koruyan bir devlet oldu. Halkın ezilmesi, katledilmesi, sürgün edilmesi asla devletin ve devlet yönetiminin umurunda olmadı. Biraz önce Bitlis'te ve Muş'ta yaptığım konuşmalarda da ifade ettim. Asla cumhuriyet tarihi boyunca halk yönetime gelmedi, buna fırsat verilmedi. Büyük seçim hileleri aldatmacalar nedeniyle halk gelemedi, seçim barajları nedeniyle halk iktidara gelemedi. İyi rol, yapan halkçı gibi görünen, halkı kandıran liderler yüzünden halk iktidara gelemedi. Şimdi önümüzde bir fırsat var, cumhurbaşkanlığı seçimi yani Türkiye bürokrasisinin bir numaralı koltuğundan söz ediyoruz" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir numaralı koltuğuna halk başkanı seçerken çok özenli ve dikkatli davranmak zorunda olunduğunu dile getiren Demirtaş, Başbakan Erdoğan'a şu sözlerle yüklendi: "12 yıldır ülkeyi kendi özel bahçesi tarlası gibi düşünüyordu. Ülkede yaşayanları da kendi marabası gibi düşünüyordu. Herkes onun kulu kölesi hizmetkarıdır. Herkes beyefendiye hizmet hürmet göstermek zorundadır, kendisi lütuf dağıtır gibi hepimize hak ve özgürlük dağıtıyor. Payımıza düşeni alabildiğimize de şükretmemiz lazım. Şükretmeyen başbakanın düşmanıdır. Ona şükretmeyen demokrasi düşmanıdır. Böyle bir anlayış halkın başkanı olabilir mi? Bütün halkların adil eşit başkanı bu şekilde olabilir mi sen en nihayetinde Allah'ın yarattığı bir kulsun ve cürümün kadar yer yakarsın küçük dağları sen yaratmışsın gibi davranma bize, biz halkız halk. Senden büyük Allah var unutma bunu, aklından çıkarma. Evvela şu kibrinden vazgeç. Kibir iyi bir şey değil, kendini üstün görmek iyi bir şey değil."
Demirtaş, daha önce de bulunduğu Başbakan Erdoğan ile TV programına çıkma tekfini Siirt'ten bir kez da yeniledi. Demirtaş, Erdoğan'a dönük ifadelerini "Cumhurbaşkanı olacaksın, halkın başkanı olacaksın daha iki tane adayla bir stüdyoda bir araya gelmeyi kendine yediremiyorsun halkla nasıl konuşacaksın. Sorulacak sorular korkutuyorsa seni şimdiden o soruları sorayım hazırlık yap. Sana soracaklar mal beyanında belirttiğin mallar dışında servetin var mı? Oğlunun kızının kayınının üstüne damadının üstüne mallar mülkler var mı? Sağda solda sakladığınız paralar var mı? Bunu soracaklar cevabını hazırlaman bunun cevabını vermen lazım, çünkü mal beyanında yazdıkların devede kulak kalır. Asıl malın mülkün nedir bunu açıklaman lazım açıklamadan halkın başkanı olamazsın halka yalan söyleyen halkın başkanı olamaz" sözleriyle sürdürdü.
Başbakan'a bu sözlerle yüklene Demirtaş, halkın kendi başkanını seçmesi halinde sistemin değişiminin de daha kolay olacağını, yine demokratikleşme ve kalıcı barışın daha kolay olacağını da belirtti.
"Bu nedenle bir Kürdün, Kürt kökendi değil bir Kürdün, Kürt siyasal mücadelesi içerisinden gelmiş, bu halkın mücadelesi içinde büyümüş, bu halkın bütün değerlerini temsil eden ve ayrımcılığın ne demek olduğunu bilen, ötekileştirilmenin ne demek olduğunu bilen biri Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmalı ki Türkiye'de bir daha kimse ayrımcılık görmesin. Kimsenin ana diline hakaret edilmesin, kimsenin mezhebine, dinine hakaret edilmesin."
Demirtaş, konuşmasının sonunda hem Filistin'de hem de Rojava'da vahşice saldırılara karşı direnen her iki halkında yanında olduklarını söyledi.
Yapılan konuşmanın ardından yurttaşların alkışları ve büyük ilgisiyle salondan ayrılan Demirtaş, polisin attığı gaz bombası nedeniyle kalp krizi geçirerek yaşamı yitiren 73 yaşındaki Yusuf Özer için kurulan taziye çadırını ziyaret ederek, Özer ailesine başsağlığında bulundu. / Firatnews