Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Demirtaş, önce gündemdeki Musul operasyonuna ilişkin konuştu.
Musul işgali ile başlayan statüsüzlük meselesinin bütün bölgeye dizayn edilirken, statüsüz kalan kadim şehrin başına bir kez daha büyük bir facia getirildiğini ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu:
“Musul’un siyasi bakış açısıyla neleri getirip neleri götüreceğini konuşacağız ama belki de hiçbir siyasi aklın ifade etmediği bir başlıktan başlamak istiyorum. Musul’da savaş yaşanıyor. Savaş teknik bir mesele değil, bilgisayar başında oynanan bir oyun değil. İnsanlar ölüyor, on binlerce insan bu savaşta yaşamını yitirecek. İki yıl önce IŞİD tarafından Musul işgal edildiğinde binlerce insan öldü. Ondan önce Irak işgal edildiğinde de binlerce insan öldü. Tarihinde defalarca olduğu gibi bir kez daha ölümle, acıyla karşı karşıya. Bu zulüm karşısında olanlara sabır, direnenlere de başarılar dilemek.”
‘Erdoğan sahayı da masayı da kaybetti’
Türkiye’nin bu konuda söz söyleme hakkına sahip olduğunu ancak bu fırsatı kaçırdığını söyleyen Demirtaş, “Türkiye tabi ki Suriye, Mısır, Irak ve Rojava’yla ilgili politika üretmek zorundadır. Tabi ki söz söyleme hakkına sahiptir. Böyle bir devletin Ortadoğu yangın yerine dönmüşken sessiz kalması düşünülemez. HDP olarak AKP hükümetinin bu konuda sessiz kalmasına karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz, bu rezil politikalardır. Böyle ırkçı, şovenist bir politika ile olmaz. 14 yıldır bunu anlamadınız. Halen yapılan açıklamalara bakın ‘Musul bizimdir, Musul Türk’tür’ böyle bir politika olur mu? Ortadoğu’da bunlar geçer akçe değildir. Temel hata ırkçılıktır. Davutoğlu hazretleri AKP’yi 14 yıldır çukurdan çukura soka soka Türkiye’yi denklem dışı bırakan bir hatta çekti. Bu dış politikanın mimarı odur. Ama asıl hatayı yapan da Saray’daki zattır. Bu hatalarından ders çıkardı mı, hayır. Sen ‘Musul’da sahada da masada da olacağız derken’ ikisini de kaybettiğini itiraf etmekten korkuyorsun aslında” diye konuştu.
‘Bir tarafınıza PYD’yi, bir tarafınıza PKK’yi alsaydınız böyle olmazdı’
Türkiye’nin bölgedeki ittifaklarını seçerken en gerici kesimlerle ittifakları geliştirdiğin belirten Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kimi yanınıza aldınız? El Nusra’yı, IŞİD’i yanınıza aldınız. İttifakı bunlar olanlarla dünyada kimse iş yapmaz. Dünyanın neresine giderseniz gidin hükümetler ya da topluluklar, Türkiye’yi bir IŞİD destekçisi devleti olarak biliyor. Musul meselesinde de başından beri yanlış aktörlerle iş tutmasaydınız, en önemlisi de Türkiye’deki de içi barışı sağlasaydınız, bir tarafınıza PYD’yi, bir tarafınıza PKK’yi alsaydınız, akıllı olsaydınız, siz de biraz aklınızı kullansaydınız, Kürtleri yanınıza alsaydınız; hem Suriye’de hem Irak’ın genelinde hem Musul’da çok daha etkili bir ülke olacaktı. Kendi yurttaşı olan 20 milyon Kürdü kazanmış bir ülke istikrar ve barış konusunda güven veren bir ülke olacaktı. Kürdün barış elini havada bırakmak yerine diktatörlük peşinde koşmak yerine bugün Musul’un düştüğü duruma düşmezdiniz.
‘Önce Antep’i IŞİD’ten temizle de sonra Musul’u temizle’
"A planları var mı, B planları var mı, planları hikaye. İç kamuoyunu yönlendirme, gaz almadan başka bir şey değil. AKP hükümeti Türkiye’ye kaybettirdi. Musul meselesinde de topu taca atmanın anlamı yok. ‘IŞİD ile mücadele ediyorum’ diyorsun ama sen önce Antep’i IŞİD’den temizle de sonra git Musul’u temizle. Sen Antep’in bazı mahallerine IŞİD’i bırakmışsın. Kontrol dışı mahalleler var, devlet giremiyor.
‘Allan direnenlerin yanından olsun’
"Ortadoğu’nun tarihi yeniden çizilirken, halklar kendi hakları için IŞİD barbarlarına karşı da, işgalciye karşı da, emperyalistlere karşı da direnecektir. Allah direnenlerin yanında olsun. Peşmerge kuvvetlerinin yanında olsun.”
'Şırnak’ta halkın eşyaları ganimet diye şirketlere veriliyor’
“Şırnak haritadan silinmiş bir şehir, abartarak söylemiyorum. 81 il yok artık, 80 il var” diyen Demirtaş, “Şırnak’ın etrafında çadırlarda yaşamak zorunda kalan 400-500 aileye kenttin girişinde geçici konut yapmak istedik. Bir ayda da yaparız dedik. Kış, kar soğukta en azından o insanlar başlarını sokabilecekleri bir ev yapsın. Valilik reddetti. Buna izin vermediler. Şırnak’taki bütün yıkılan binalarla ilgili bir şirkete ihale vermişler, yarım kalanlar tamamen yıkılacak. İhalede para karşılığı verilmemiş, ganimet karşılığı verilmiş. Yıkım karşılığı halkın özel eşyaları ganimet diye şirkete verilmiş. Halen Şırnak’ta bu saatte yaşanan barbarlıktan bahsediyorum. Utanmadan demokrasi nutukları atıyorlar. Bu insanlık suçunun hesabının vermeden, demokrasiden bahsedemezsin. Her onurlu yurttaşımıza şu çağrıyı yapıyorum; buna sessiz kalanlar buna ortak olurlar. Bunu normal karşılayanın da canı cehenneme. Kardeş dediğin senin acında yanında olandır.”
Demirtaş, “Onurlu Şırnak halkı! Siz mademki o toprakları terk etmeme söz ü verdiniz, bizim de size sözümüzdür. Ceketimizi satarız, sizin oradan çıkmamanız için her şeyi yapacağız. Botan halkının sahipsiz olmadığı görülecektir” dedi.
‘Siyasi kriz çıkar diye darbenin siyasi ayağına dokunmuyorlar’
Demirtaş, darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmamasına ilişkin tartışmalara da değinerek, “Şırnak’ı yakıp yıkanlar darbecilikten tutuklu. Cizre, Sur komutanı darbecilikten tutuklu. Peki bunlar yakıp yıktıysa, siyasi sorumluluğu sizde değilse çıkıp özür dileyin. Bizim nazarımızda o darbeci komutanların Başbakan’dan bir farkı yok. Darbe savuşturuldu, ama yaptıkları bu suçlar ortaya çıkmasın diye tam bir sivil darbe anlayışıyla Türkiye’yi bunlar teslim almaya çalışıyor. Darbenin siyasi ayağı nerede? diye soruyoruz. Sormaya devam edeceğiz. Sormaya devam edeceğiz 80- 90 milletvekilinin darbeden haberdar olduğu konuşuluyor. Niye açıklamıyorsunuz? Garibandan hesap sorabiliyorsunuz. Peki, kaç AKP’li milletvekili darbecidir? Darbe Araştırma Komisyonun içine Fetullahçı milletvekili koymuşlar ya! Hesap şu, erken seçime gidilecek, bunlar aday yapılmayıp tutuklanacak. Şimdi dokunmuyorlar, siyasi kriz çıkar çünkü. Siyasi kriz çıkar diye darbenin siyasi ayağına dokunmuyorlar. Her gün soracağız. Hanginiz darbeden haberdardınız? Darbe başarılı olsaydı hanginiz başbakan olacaktınız? Nerede bunlar? Dikkat edin, bize en çok bağıranlara dikkat edin, onlardır. Kendilerini gizlemek için daha çok saldırıp, biat etmeleri gerekiyor. Bunu ben biliyorum da, Saray’daki beyefendi bilmiyor mu? Arkasında koca eniştesi var, istihbaratını vermiştir” diye kaydetti.
‘Bir devlete illa başkan olacaksan, Devlet Bahçeli’ye başkan ol’
Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Demirtaş, “Önce MHP ile iş tutacak, sonra AKP grubunun içine operasyon çekmeye başlayacak. Şimdi Türkiye’nin gündemi başkanlık olabilir mi? Türkiye’nin gündemi demokrasi ve barış olmalıdır. Tepede bir başkan var diye demokrasi olmaz ki. İçi demokrasiyle dolu olmayan bir sistem otoriterleşir. Şu anda kullanamadığın hangi yetki var ki başkan olunca kullanacaksın? ‘İlla başkan olacağım’ diyorsan, illa bir devlete başkan olacaksan, Devlet Bahçeli’ye başkan ol, zaten peşinden ayrılmıyor. Bizden ne istiyorsun? Sen başkanlık hevesini al, öbürü de Devlet’in başkanıdır diye böbürlensin” şeklinde konuştu.
Demirtaş, Erdoğan ve AKP’nin perde arkasında hazırlığını yaptığı erken seçim tartışmalarına ilişkin ise “Farz edelim seçim olacak, yaptığımız konuşmayı yayınlayacak bir TV kanalı var mı, yok. Gazete var mı, yok. Mitinglerimiz yasaklanıyor. Devletin parasını pulunu, milyonlarını kendi kampanyası için harcasa bunu denetleyecek Sayıştay var mı, yok. Ne adil seçimi? Kim kimi kandırıyor? Seçim eşittir demokrasiymiş. Sevsinler sizin yalanınızı. Demokrasi sokaktır. Direniştir. Erken seçim mi istiyorsunuz? Haydi OHAL’i kaldıralım. Kapatılan TV’ler açılsın. Saray harcamalarına Sayıştay denetimi gelsin, sonra her hafta seçim yapalım” dedi.
‘Eğer cezaevinde işkence yoksa onur sözü istifa ederim’
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve ağır işkence koşullarını da kürsüden gündeme getiren Demirtaş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a da bu konuda istifa çıkışıyla karşılık verdi ve şunları söyledi: “Cezaevlerinde gece gündüz işkence var, Adalet Bakanı çıkıp “İşkence yok” diyor. Bak bu sözün kendisi suçtur. İşkencecilere açıkça siz devam edin, ben yanınızdayım diyor. Ey Adalet Bakanı, kendine güveniyorsan, yönetimim altındaki cezaevlerinde işkence yok diyorsan birlikte işkence iddiası olan cezaevine gidip işkence mağduru iddiası olan kişiye soralım. Eğer işkence yoksa onur sözü, cezaevi çıkışında siyaseti bıraktığımı açıklayacağım. Ey Bekir Bozdağ, yok eğer işkence varsa ve sende de biraz haysiyet varsa çıkışta da sen istifa edersin” dedi.
Toplantıya KESK, Eğitim Sen, Tüm-Bel Sen gibi sendikaların genel merkez yöneticilerinin yanı sıra 5 Haziran 2015’te Diyarbakır'daki HDP mitingine dönük saldırıda yaralanan Lisa Çalan da katıldı.