Geçici AKP hükümetinin savaş politikalarına karşı mücadele hattı oluşturmak adına yürütülen çalışmalar kapsamında HDP, DBP, DTK ve HDK eşbaşkanları Amed'de iş çevreleri ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ile bir araya geldi. Etkinliğin düzenlendiği Liluz Otel'in toplantı salonuna, Kürtçe ve Türkçe olarak "Savaşa hayır! Barışı biz inşa edeceğiz" yazılı pankart asıldı.
IRMAK: SAYIN ÖCALAN ÖZGÜR OLMALI, MUTABAKAT UYGULANMALI
Toplantının açılış konuşmasını yapan DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, Türkiye'nin tarihi bir dönemden geçtiğini, düzenledikleri toplantının amacının barışa dair endişelerini dile getirmek ve yeni bir yol güzergahı çizmek olduğunu belirtti.
Irmak, AKP'nin müzakere ve barış süreci yerine savaş politikasını devreye koymasının kendilerini endişeye sevk ettiğini söyleyerek, savaş çığırtkanlığını önlemenin ve Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın durdurduğu süreci konuşmanın gerektiğini kaydetti.
Barış ve müzakere süreçlerinin anlık dönem değil, sürece yayılan bir süreç olduğunun altını çizen Irmak, Kürdistan'daki sivil toplum örgütleri olarak Kürt sorunun çözüm yönteminin demokratik bir zeminde olması gerektiğinin arkasında olduklarını söyledi. Irmak, "Bir kez daha çağrımızı yineleyerek, tekrar barış ve müzakere sürecine girilmesi ve Sayın Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin aldırılması çağrısında bulunuyoruz. Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü barışı hızlandıracaktır. Dünya deneyimleri de bunun olması gerektiğini destekliyor. Güney Afrika modelindeki gibi, Sayın Mandela'nın kendi kitlesiyle görüşüp düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmasıyla beraber süreç ilerleyebildi. Türk ve Kürt annelerinin daha fazla gözyaşı dökmemesi için, operasyonlara bir an önce son verilmesi, Abdullah Öcalan'ın özgür olması ve Dolmabahçe Mutabakatına dönülmesi gerekmektedir" dedi.
'1990'lara geri dönülüyor' söyleminin sık sık kullanılmaya başlanmasına da işaret eden Irmak, Musa Çitil'in Amed'de görevlendirilmesinin, JİTEM benzeri uygulamaların yapılmasının, yine
Yüksekova'daki uygulamaların bu söylemi destekler nitelikte olduğunu ifade etti.
Kürt sorununun pek çok yönden çözümünün mümkün olduğunu vurgulayan Irmak, "Kürt sorunun biricik çözümü, barış ve müzakeredir. Bu süreci sivil toplum örgütleriyle yürütmek isteriz. Sunacağınız her öneri bizim için aydınlanacaktır. Barış mücadelesini topyekun yürütme aşamasındayız, bu anlamada ortak bir fikrin açığa çıkması elzemdir" diye ekledi.
DEMİRTAŞ: SURİYELİLEŞME RİSKİ VAR
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise "Çok sıcak bir gündemle ve anlık gelişmelerin yaşandığı bir ortamda sizlerle birlikte olmak büyük bir fırsattır" diye başladığı konuşmasında, "Kritik ve çok farklı kararlaşmaların yaşandığı bir dönemin içerisindeyiz. Bizler HDP olarak, bu dönemde barışa, savaşı yeniden müzakereye evriltecek bir siyasi duruşu sergileyen bir parti olarak, kendimizi tarihi bir sorumlulukta buluyoruz" dedi.
HDP'nin bütün farklı etnik kimliklerin bir araya gelmesini sağlayan, halktan yana bir politika sergileyen bir Türkiye partisi olarak doğduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Bizim gerçek bir Türkiye
partisine ihtiyacımız vardı. Meclis'teki partilerin Türkiye'nin bütün siyasi sorunlarını, halklarını kucaklayan parti olduğunu düşünmüyoruz, bunu yansıtmıyorlar. 'Biz Türkiye partisiyiz' diyenlere bir bakın hangileri Türkiye'yi temsil ediyor? Türkiye'nin 81 ilinden milletvekili çıkarmak değildir, Türkiye partisi olmak. Türkiye'nin bütün kesimlerini temsil edebilecek parti çıkarmaktır Türkiye partisi olmak. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin farklı etnik ve kültürleri görürsünüz. Türkiye'nin her yerinde kendini farklı tarif eden insanlar var" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin Suriyelileşmesini istemediklerini de dile getiren Demirtaş, "Suriye gibi olmakla karşı karşıya mıyız? Evet, bu risk vardır. Suriye tekçi politikalar nedeniyle böyle oldu. Suriye'de 'Bizden başka kimse konuşamaz' denildiği için böyle oldu. Şu an Suriye'nin kentlerinde aynı kültür ve inançtan olmayanlar bir arada yaşayamıyor. Ama çok şükür biz halen aynı mahallede, aynı şehirde yaşayabiliyoruz. HDP işte budur" diye kaydetti.
'SİLAH SESİ SARAY'DAN DUYULMUYOR!'
HDP'nin barajı aşmasıyla Türkiye'nin bir felaketten kurtulduğunu da ifade eden Demirtaş, bütün kamuoyunun HDP'nin kıymetini bildiğini, oy veren vermeyen herkesin HDP'den memnun olduğunu, bundan sadece "2023 başkanlık vizyonu olanlar"ın rahatsız olduğunu kaydetti.
Erdoğan'a tepki gösteren Demirtaş, "Eğer Erdoğan seçimlerden sonra, 'Evet bir seçim yarışı yapıldı gitti. Meclisimiz artık 4 partilidir. Ülkemiz artık koalisyonla yönetilmeyi seçmiştir. Parlamentomuz artık daha güçlüdür. Bu seçim sürecini ülkeyi bir barışla taçlandıralım. Şimdi artık müzakerede kaldığımız yerden devam etmemiz lazım. Bir an önce silahsızlanma gündemiyle bu süreci devam ettirebiliriz' şeklinde konuşsaydı eminim ki bütün dünya Erdoğan'ı konuşurdu" dedi.
7 Haziran seçimlerinde çıkan sonuçların ülke barışı için büyük fırsat doğurduğunu vurgulayan Demirtaş, şöyle devam etti: "Toplum farklı kesimleri destekleyip Meclis'e göndermişse, o toplumu birlikte yönetmek en doğrusudur. Gerisi diktatörlüktür. Hele hele sandıktan çıkan sonuca tahammülünüz yoksa onun adı diktatörlük. Türkiye için çıkış yolu en geniş şekilde ülkeyi bir koalisyonla yönetmekti. Siz nasıl ki yüzde 36'yla iktidara gelip, yüzde 70'leri kendi iktidarınıza almanız halk iradesiyse 7 Haziran'da halk iradesiydi. 13 yıl boyunca bu ülkeyi yönettiniz, e yeter doymadınız mı?"
Demirtaş, AKP kanadından HDP'ye dönük yapılan 'Çözüm sürecini engelledi' suçlamalarına da yanıt verdi.
"Ülke için doğru kabul ettiğiniz hangi projeniz varsa buyurun getirin beraber tartışalım. Hangi doğru işi yaptınız da HDP engelledi" diyen Demirtaş, şunları söyledi: "Çözüm süreci dediniz elimizi taşın altına koyduk. Burada anlatamayacağım kadar yoğun çaba sarf etti bu parti barış olsun diye. Dolmabahçe Mutabakatının okunmasında milyonlarca HDP'linin emeği var. Ama siz geldiniz bir anda devirdiniz. Silahların susmasını en çok biz istiyoruz. Silah sesi Saray'dan duyulmuyor. Siz gelin buralarda yaşayanlara bakın. Sabah dükkanını açana, işe gidene, okula giden çocuğa, anneye sorun. Sarayın duvarları, camları kalın, top sesleri saraydan duyulmuyor. Senin tuzun kuru. Halk savaş istemiyor."
AKP VE ERDOĞAN'A: NEDEN ENGELLEDİNİZ?
"Bir lider neden ülkesini bu kadar barışa yaklaştırmışken, barıştan vazgeçer?" diye soran Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dolmabahçe mutabakatından sonra müzakerelere geçilecekti. Ve Öcalan PKK'ye silah bırakma çağrısı yapacaktı. Bunu neden engellediniz? Mutabakattan bir hafta sonra neden heyet İmralı'ya gitmedi. İzleme Heyeti isim isim belirlenmişti neden engellediniz? Neden 'Dolmabahçe'yi tanımıyoruz' dediniz? Orada oturan bakanların kalkıp bu mutabakata sahip çıkması gerekirdi. Eğer bu mutabakata sahip çıkılsaydı her gün içimizi kahreden bu görüntüler olmayacaktı. Siz devlet olarak İmralı kosterine İzleme Heyeti'ni bindirdiniz de HDP mi engelledi? Biz neyi engelledik."
Demirtaş, şu ifadeleri kullandı: "Bizim tek suçumuz, seçimlere parti olarak girmek ve barajı aşmaktı. Tek gayeleri seçimlerden önce PKK'ye silah bıraktırıp, HDP'yi baraj altında bırakmak ve yüzde 50'lerin üzerinde oy almaktı. Bize 'süreç var neden parti olarak giriyorsunuz? Seçimlere bağımsız girin' dediklerini hatırlıyorsunuz. Seçimlere parti olarak girmemizi vatan hainliği olarak ilan ettiler. Bize süreci bozmakla itham edildi. Yüzlerce yerde bu yüzden saldırıya uğradık. Diyarbakır'da bu yüzden bombalar patlatıldı. Bu oyunlar dönerken cumhurbaşkanı seçim meydanlarındaydı. Biz diğer partiler birbirimize sert ifadeler kullanabiliriz ama cumhurbaşkanı bunu yapamaz. Türkiye toplumu şunu iyi bilsin 81 ilde yaşayan yurttaşlar bunu iyi bilsin ki, savaş yaptırmayacağız."
'DOLMABAHÇE MUTABAKATI KAOSTAN KURTARIR'
Demirtaş, Erdoğan'ın Dolmabahçe Mutabakatına dönmede sorumluluk alabilmesi halinde ülkenin kaostan kurtulabileceğini söyleyerek, şunları ifade etti: "Cumhurbaşkanından beklenen görev olan ülkeyi kan ve kaostan geri döndürse biz her şeye rağmen hazırız. Cumhurbaşkanı 'Kaldığımız yerden değil, kaldığımız yerden daha ileride bu sürece devam edin' derse biz sürecin arkasında durmaya devam edeceğiz. Bu sorun adalet ve hakkaniyet çerçevesinde çözülmediği müddetçe silahları durdurabiliriz ancak sorunu bitiremeyeceğiz. Bu ülkeyi '90'lara döndürmeyeceğiz, sizlere savaş yaptırtmayacağız." / Firatnews