Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Ancak milyonlarca çocuk açlık, yokluk, istismar, sömürü, şiddet, savaş ve silahların gölgesinde insanlığın gözleri önünde bir bir yitip gidiyor. Kürdistan’da 30 yıldır süren savaşın bilançosuna yansıyan yüzlerce çocuk ölümü de bunun bir parçası. Sadece ölümler de değil polisin şiddetiyle başlayan ve cezaevlerinde de devam eden bir sürecin öğütmeye çalıştığı bir ortamda 20 Kasım’ın anlamı da bir o denli suya yazı yazmak kabilinden.
Emek sömürüsüyle de hayatlarının henüz başında ezilip, öğütülen çocuklara bir de çocuk yaşta gelin olanlar eklendiğinde hayatları zehir edilir hale geliyor. Sokakta, evde, işyerinde, okulda, yurtlarda ve oldukları her yerde bunca zulüm, sömürü, ölüm karşısında bu coğrafyada çocuk olmak da tam anlamıyla bir dramın, işkencenin “hayat” olarak yaşatılması cabası.
KAĞIT ÜZERİNDE KALAN ÇOCUK HAKLARI!
Dünyada çocuk bayramı olan tek ülke olmakla övünen ve 14 Ekim 1990’da Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan ve 27 Ocak 1995 tarihinde bunu yürürlüğe koyan Türkiye’de madalyonun bir de öte yüzü var. Dünyada eşine az rastlanır katliamlar silsilesiyle ya “faili meçhul” ya da cezasızlıkla ödüllendirilen katillerin eseriyle çocuk mezarlığı haline getirilen bir ülke durumunda Türkiye. Yüzlerce çocuğun katledildiği Türkiye’de bilinen bilinmeyen tüm çocuk ölümleri kılıfına uydurularak cezasız bırakılırken, yargının da çocuk katillerini akladığı Türkiye’deki tablo 20 Kasım’a çok uzak bir yerde duruyor.
Türkiye, sadece BM’nin Çocuk Sözleşmesi’ni değil çocukların korunmasına yönelik uluslararası anlamda ilk sözleşme olan Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi’ni de tanıyan, bu bildirgeyi onaylayan bir ülke.
SON 25 YILIN BİLANÇOSU
Dikkat çeken husus Türkiye’nin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza attığı tarihten sonrasına yani son 25 yılına, son çeyrek yüzyıla çocuk katliamlarının damga vurması ve yaşanan onca katliamın ardındansa sorumluların hiçbir biçimde cezalandırılmaması. Kürt sorununun bir sonucu olarak yaşanan çatışmalı süreçte, “güvenlik güçleri”nin açtığı ateş, attığı bomba, askeri bölgelerdeki patlayıcı ve mayın kalıntıları gibi nedenlerden ötürü yaklaşık 570 çocuk hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden çocukların neredeyse tamamı Kürt. Kimi zaman “terörist”, kimi zaman “eylemci”, kimi zaman “kaçakçı” denilerek acımasızca katledilen Kürt çocukları.
ROBOSKÎ’NİN ÇOCUKLARI ADALET BEKLİYOR
Bu katliamların son yıllardaki en kanlı ve insanlık dışı olanı da Robokî. Katledilen 34 kişiden 19’unun çocuk olduğu Roboskî halen adalet peşinde. Bir arpa boyu yolun arşınlanmadığı Roboskî’de katledilen çocuklar da adalet beklemeye devam ediyor. AKP iktidarı döneminde işlenen Robokî katliamında 19 çocuk hayatını kaybederken, bu rakam AKP’nin 11 yıllık iktidarında resmi olarak 183 olarak belirtiliyor.
GİZLEYİP KORUYARAK YÜZLEŞME NASIL OLACAK?
Yaşanan bu ölümlerle ilgili en dikkat çekici husus da çocuk ölümlerinin bölgede yaşanan çatışmalı sürecin bir sonucu olduğu gerçeğine rağmen önceki iktidarlar gibi kendi döneminde de 200’e yakın çocuğun katledilmesi olayına karşı AKP’nin de katilleri gizleyerek, katilleri korumaya dönük politikalar. Kürt sorununda çözüm isteyen, geçmişle yüzleşmekten dem vuran AKP’nin bunca çocuk ölümünde gizleyip koruyarak nasıl bir çözüm ve yüzleşme sağlayacağı da gün gibi ortada duruyor.
SİNCAN’DAKİ SESSİZLİK NEREYE KADAR?
Bunca ölümün ötesinde ise binlerce çocuk yaralandı, sakat kaldı, cezaevlerine konuldu, işkence yapıldı, tacize tecavüze maruz bırakıldı. Halen cezaevlerinde yüzlerce çocuk tutuklu bulunuyor. Pozantı’da çocuklara yaklaşımı gün yüzüne çıkan AKP iktidarının, Sincan Çocuk Cezaevi’nde aylardır süren işkence ve baskılara da sessiz kalışı dikkatlerden kaçmıyor.
VERİLER…
Arşivi bunca olumsuz örnekle dolu olan Türkiye’nin son çeyrek yüzyılının utanç abidesi olarak halen aydınlatılmayı bekleyen çocuk katliamlarının yıllara göre dağılımı: 1989’da 2, 1990’da 21, 1991’de 12, 1992’de 116, 1993’de 66, 1994’te 86, 1995’te 7, 1996’da 6, 1997’de 7, 1998’de 2, 1999’da 12, 2000’de 3, 2004’te 1, 2006’da 8, 2008’de 1, 2009’da 3, 2010’da 6, 2011’de 28, 2012’de 10 ve 2013’te 3 çocuk yaşamlarını yitirdi. / anf