“Cizre’ de altı yıldır görev yapan bir öğretmen olarak, insanlığımdan utanıyorum. 4 Eylül saat 20:00’dan itibaren yürürlüğe konan ve güya benim can güvenliğim için sokağa çıkma yasağı yedinci gününde. İnsanlığımdan utanıyorum 21. yüzyılda devlet halkın yaşadığı yerlere toplarla saldırıyor.
“İnsanlığımdan utanıyorum. Dünya 4.5G’yi kullanıyorken burada telefonlar kesik.
“İnsanlığımdan utanıyorum. Yaralılar hastaneye götürülemiyor.
“İnsanlığımdan utanıyorum. Cenazeler buzdolaplarında bekletiliyor.
“İnsanlığımdan utanıyorum. Tüm Türkiye buna sağır, kör, dilsiz ve daha utanmam gereken onlarca sebep varken büyük bir patlama sonra, elektrikler kesiliyor. Acaba hangi öğrencim ya da ailesi öldü veya yaralandı.
“Sokakta öğrencilerim soruyor; ‘ Öğretmenim şu öldü ya da şunların evine bomba düştü biliyor musunuz, diye. Ağlıyorum gözyaşlarımı içime akıtarak. Soruyorlar bizim suçumuz ne, biz ne yaptık ki’ diye.
“Devlet yarın bana, bize diğer öğretmenlere diyecek ki; ‘ Çocuklara vatan, millet, bayrak, polis sevgisi kazandırın’. Arkadaşı, akrabası, abisi, kardeşi öldürülen birine öldürdüğünü düşündüğü birini sevdirebilir miyim? Sevdirebilir misiniz?
“Yazacak daha çok acı var. Karanlıktayım, karanlıktayız. Kimse var mı diye seslenmeyin. 140 bin insan var, insanlık adına yardım edin…”
“Yasakta bir öğretmen” imzasıyla bu satırları yazan ilkokul öğretmenine Bianet’ten İsa Uğur Erdoğan ulaştı.
4 Eylül’den beri süren sokağa çıkma yasağının aniden yapılan anonslarla başladığını, hiç bir şekilde sokağa çıkma yasağının ihtiyaçları karşılamak için dahi esnetilmediğini buna rağmen halkın kendisini korumak için sokakta olduğunu belirtti.
İsminin açıklanmasını istemeyen öğretmen gazetelere ve diğer medya organlarına ulaşmaya çalıştığını, Cizre’de yaşananların medyada görülmediğini söyledi.
“CEPHAHANE YOK, SİVİLLER ÖLDÜRÜLÜYOR’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve valiliğin gerçekleri söylemediğini ifade etti.
“Burada cephane yok, sivil insanlar öldürülüyor, halk kendini korumaya çalışıyor. Gençler barikat kurmuş kendilerini korumak için. Evinin önünde oynayan çocuklar öldürülüyor.”
‘KURŞUNUN ÜZERİNE ADRES YAZMIYORLAR’
Polislerin memurlara yaklaşımın da aynı olup olmadığını sorumuzu “Burada memur, halk, PKK, gençlik ayrımı yok. Hangi kurşunun üzerine adres yazıp yolluyorlar” diye yanıtladı.
Devletin basın aracılığıyla PKK ile çatıştığının ifade ettiğini söylediğimiz öğretmen ” Eğer tüm Cizre PKK ise haklılar PKK ile savaşıyorlar” dedi.
Günlük yaşamlarını nasıl idame ettiklerini şöyle anlattı:
“Burada komünal bir şekilde yaşıyoruz şu an. Herkes elinde ki en ufak bir şeyi paylaşmaya çalışıyor. Geceleri bodrumda kalıyoruz. Top seslerinden kaynaklı üç yaşımdaki çocuğumun kulağına pamuk tıkayarak yatırıyorum..”
HDP heyeti ve halkın Cizre’ ye gelmesinin bir umut olduğunu fakat engellendiğini 9 Eylül gecesi en şiddetli saldırıların yaşandığını aktardı.
‘DÜŞMAN NESİL YETİŞİYOR’
Yedi gündür Nur mahallesinde elektrik olmadığı için haber alamadıklarını söyleyen öğretmen, küçük bir çocuğun keskin nişancılar tarafından vurulduğunu, öğrenebildiği kadarıyla öldürülen beş kişinin soğuk hava deposunda bekletildiğini söyledi.
“Cizre’nin 140 bin nüfusu var. Buradan 400 vekil çıkmaz, öyle bir irade yok. Burada barikat kuranlar doksanlı yıllarda doğan gençler, kendilerini korumaya çalışıyorlar . Tamamen düşman bir nesil yetişiyor.” / Evrensel