Adli yılın açılışı dolayısıyla Yargıtay Birinci Başkanlığınca Rixos Otel’de tören düzenlendi. Törende, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Tuğrul Türkeş, Numan Kurtulmuş, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, bazı bakanlar, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, yüksek yargı organları mensupları katıldı.
Yargıtay Başkanı Rüştü Cirit, törende yaptığı konuşmada, “Bizim ülkemizde birden fazla yüksek mahkeme vardır. Ve üstünlük sıralaması da yoktur” diyerek, 6216 sayılı kanunla getirilen bazı hükümlerin meslek mensupları arasında rahatsızlık yarattığını belirtti ve “Yüce Divan görevinin Yargıtay’a verilmesi gerekmektedir” dedi.
Yargının iş yükünün giderek arttığını da söyleyen Cirit, “Yargıtay’ın ağır iş gücü; yargının geleceğinin iyi planlanmaması nedeniyle gerçekleşmektedir. Yargıdaki pek çok sorunun temelinde planlama ve vizyon eksiklikleri vardır” ifadeleri kullandı.
‘Türkiye’de 3 kişiden biri davacı ya da davalı’
Türkiye’de yaklaşık 7 milyon civarında ceza davası olduğuna söyleyen Yargıtay Başkanı, “Ülkemizde 7 milyon civarında ceza davası vardır. Bir o kadar davanın da hukuk mahkemelerinde olduğu, Anayasa Mahkemesi’ndeki davalar da düşünüldüğünde, sayı oldukça düşündürücü ve vahimdir. Türkiye’de herüç kişiden bir tanesi davacı ve davalı durumdadır. Yargıdaki bu durum, sadece yargıyı ilgilendirmiyor. Ceza ihtilaflarının ve suç oranlarının yıldan yıla artması, sadece yargıyı değil, eğitimcileri, toplum bilimcileri de ilgilendirmektedir” dedi.
‘TC’nin tehditlere karşı mücadele etme hakkı vardır’
Adil yargılamayla gerçeklerin aydınlatılmasının en büyük beklentileri olduğunu belirten Cirit, “Her devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin de bağımsız ve egemen bir devlet olarak varlığını sürdürmesi için kendisine yönelen tehditlere karşı mücadele etme hakkı vardır. Hiç şüphe yok ki yürütülen mücadelenin hem iç hukuka hem de hukukun genel ilkeleri ile insan haklarına uygun olması gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Tespitlerimiz, bazı uluslararası kuruluşların görüşleri ile örtüşmeyebilir’
Cirit şöyle devam etti:
“Son yıllarda, gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel kurallara aykırı şekilde yapılan adli işlemler, Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiş ve uluslararası alanda da bunun yansımaları olmuştur. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, hakim ve cumhuriyet savcılarının, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Tespitlerimiz, bazı uluslararası kuruluşların saygıdeğer yetkililerinin görüşleri ile örtüşmeyebilir. Ancak, hakim ve cumhuriyet savcılarına ilişkin açıklama yapma hakkını kendinde görenlerin, bir hukukçuya yakışır şekilde olayları kuşkuyla süzmesi, ön yargısız olması, delillere odaklanması ve tarafsız davranması gerekir.”