İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, heyete uygulanan İmralı yasağı ile ilgili olarak “Muhtemelen devletin kafasında, süreç ile alakalı yeni bir format tartışması var. Fakat bu yeni formatın nasıl olacağı konusunda bir bilgimiz yok. Muhtemelen bunu Sayın Öcalan'a ifade ediyorlar ama Sayın Öcalan buna karşı çıkıyor olabilir” dedi.
İmralı Adası'nda 16 yıldır tutsak edilen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana avukatları ile görüştürülmezken, İmralı Heyeti'nin de 5 Nisan'dan bu yana adaya gidişine izin verilmiyor.
Gidişin sağlanması için İmralı Heyeti'nin görüşmeleri sürerken, “devlet heyeti ile Öcalan arasında görüşmelerin yapıldığı” yönünde bilgiler de basında yer aldı.
Adada ne oluyor? Görüşmeler devam ediyor mu? Devlet, Öcalan'la görüşüyorsa, heyetin görüşmesine neden izin verilmiyor? KCK'nin önceki gün yaptığı açıklama ne anlama geliyor?
Bu sorulara İmralı Heyeti Üyesi ve HDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan yanıt verdi.
Buldan'ın yanıtları şöyle:
5 Nisan'dan bu yana heyetiniz Öcalan'la görüştürülmüyor. Bu süre içerisinde heyetinizin hükümet ile bu konu üzerine görüşmeleri oldu mu?
Resmi başvurunun dışında özel görüşmeleri yapıyoruz. Hükümet olmadığı için devlet yetkilileri ile daha çok görüşüyoruz. Geçmiş dönemde hükümette yer alan bakanlarla henüz görüşemedik. Çözüm Kurulu içinde yer alan bakanlarla görüşmelerimiz durdu. Fakat devlet yetkilileri ile zaman zaman telefonla ya da yüz yüze görüşmeler gerçekleştiriyoruz. En son 5 Nisan'da adaya gidilmişti. Dolayısıyla 5 Nisan'dan sonra 3 ayı aşkın bir zamandır Sayın Öcalan'la görüşmelerin yapılmaması konusunda kaygılarımızı, uyarılarımızı ifade eden görüşmeler yapılıyor. Özellikle de Sayın Öcalan'ın sağlığını ve güvenliğini kontrol etmek amacıyla -eski görüşme formatında olması gerekiyor- bir görüşmenin yapılmasına ihtiyaç olduğunu kendilerine ilettik. '5 kişilik heyete de belki ihtiyaç olmayabilir, 3 kişi, 2 kişi gidebilir' diye de ilettik. Bütün bu taleplerimizi devlet yetkilileri ile paylaştık fakat buna rağmen henüz bize olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmedi. Koalisyon görüşmeleri bitip, hükümet kurulduktan sonra ancak adaya gidişlerin gerçekleşebileceğini, hükümet kurulmadan heyetin gitmesinin uygun olmadığını ifade ettiler. Biz de heyetin dışında 'Aileler ya da avukatlar gidebilir' diye ifade ettik. Bunu değerlendireceklerini söylediler ancak bu konuda da bir gelişme olmadı.
Bu çerçevede son görüşmeyi ne zaman gerçekleştirdiniz?
10 gün kadar önce.
DEVLET ÖCALAN'LA GÖRÜŞÜYOR
Eski milletvekili Ufuk Uras'ın kısa bir süre önce 'Hükümetten bazı isimler Öcalan'la görüşüyor' dedi. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da Hürriyet gazetesinin sorularını yanıtlarken, devlet heyeti ile Öcalan arasındaki görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Bu görüşmelere dair ne söyleyebilirsiniz? İçeriği nedir?
Devlet yetkilileri, Sayın Öcalan'la görüşmelerin düzenli olarak yapıldığını söyledi. Fakat kimlerin görüşmelere katıldığına dair bize bilgi verilmedi. Haftada bir düzenli olarak Sayın Öcalan'la devlet yetkililerinin görüştüğünü ilettiler bize.
Görüşmelerin içeriğe dair bir bilginiz var mı?
Hayır yok.
HÜKÜMET KURULMADAN DA ADAYA GİDİŞLER OLABİLİR
Devlet heyeti Öcalan'la görüşüyorsa, sizin heyetiniz neden görüştürülmüyor?
Doğrusu tecridin uygulanmasının altında en büyük neden Suriye politikalarının olduğu değerlendirilebilir. Suriye'de yaşanan gelişmeler, Rojava'daki siyasi oluşuma Türkiye'nin negatif bakması, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi daha fazla ağırlaştırıyor. Bunun yanı sıra Türkiye'de de bir belirsizlik var. Hükümetin kurulmayışı, hala seçim sonuçlarının iyi değerlendirilmemesi, bütün bunlar Sayın Öcalan üzerindeki tecridi daha fazla ağırlaştırıyor. Hükümet kurulmadan aslında adaya gidişlerin olması da mümkün. Sonuçta, müzakereler devlet ile Sayın Öcalan arasında yapıldığı için hükümetin kurulmasını beklemek çok doğru bir yaklaşım değil. Fakat onlar hem hükümetin henüz kurulmamış olması hem de muhatap olarak belki bakanların ortaya çıkmamasından kaynaklı adaya gidişleri engelliyorlar. Ama biraz önce de ifade ettim, devlet bu konuda sorumluluk yüklenmelidir, inisiyatif almalıdır. Adaya gidiş gelişlerin önü bir an önce açılmalıdır.
Heyetinizin, İmralı'ya gidişinin engellenmesine ilişkin haberlerde, "Abdullah Öcalan ikna edilemiyor" gibi yorumlar da yer alıyor. Bu yorumları gerçekçi buluyor musunuz?
Muhtemelen devletin kafasında, süreç ile alakalı yeni bir format tartışması var gibi geliyor. Fakat bu yeni formatın nasıl olacağı konusunda bir bilgimiz yok. Muhtemelen bunu Sayın Öcalan'a ifade ediyorlar ama Sayın Öcalan buna karşı çıkıyor olabilir. Çünkü başından beri devlet ve AKP hükümeti hep kendi yarattığı, kendine yakın Kürtlerle süreci götürmek istediklerini belli ettiler. Bunu açıkça söylememiş olsalar bile açıklamalarından, yaklaşımlarından bunu okuyabiliyorduk zaman zaman. Böyle bir girişimleri olabilir. Fakat bunu Sayın Öcalan'ın kabul edebileceğini zannetmiyorum. Çünkü Sayın Öcalan, başından beri hem sürecin gidişatına ilişkin hem de yaşanan gelişmelerle ilgili, özellikle bu süreci yürütebilecek insanların heyetin içerisinde olması gerektiğini ifade etmişti. Çünkü bu işin çok kolay olmayacağını biliyor. Ayrıca sadece Sayın Öcalan'la değil, Kandil'de KCK yetkilileri ile de görüşmeler yapılıyor. Bütün bunları gerçekleştirebilecek bir ekibe ihtiyaç vardı. Sayın Öcalan bunun üzerinde çok durdu. KJA'yı temsilen bir kadın arkadaşımızı da heyete dahil etti. Bütün bunlarla birlikte Sayın Öcalan'ın bir format değişikliğine çok sıcak bakmayacağını düşünüyorum.
Format değişikliği dediğiniz durum; HDP heyetini dıştalıyor olabilir mi?
Devlet muhtemelen böyle bir girişim içinde olabilir. Ama tam kesin bilmiyoruz, kafalarından geçeni okumaya çalışıyoruz biz de. Böyle bir niyetleri var ama bu niyetlerini ne kadar tutturabilecekler, onu bilmiyoruz. Biz de basından okuduk, Sayın Uras'ın açıklamasını. AKP'li birkaç milletvekilinin adaya gittiğini, götürdükleri önerileri Sayın Öcalan'ın kabul etmediğini söylüyordu. Bunun doğruluk payı yüksek olabilir. Ama tam kesin elimizde bilgi olmadığı için açık ifade edemiyoruz.
KCK 'ATEŞKES BİTTİ' DEMEDİ
KCK'den gelen son açıklama ana akım medyada "KCK ateşkesi bitirdi" şeklinde yorumladı. Siz nasıl yorumluyorsunuz o açıklamayı?
KCK o açıklamasında 'Ateşkes bitti' demiyor aslında. Bir uyarı niteliğinde açıklamasını yapıyor. Başından beri KCK'nin yaptığı açıklamalar hep farklı değerlendirildi ve yorumlandı. Ben KCK yetkilileri ile de görüşen biri olarak şunu çok iyi biliyorum ki, 'Sayın Öcalan bu süreç bitti' demeden KCK yetkilileri süreci bitirmezler, bitiremezler. Dolayısıyla KCK yetkililerinin yaptığı, provokasyonların önüne geçmektir, süreci ilerletmektir, barış sürecinin çok daha kısa bir zamanda hayat bulmasıdır. Buna yönelik yapılan çağrılardır. Barajlar, HES'ler ve güvenlik yolları başından beri KCK'nin gündeminde olan ama aynı zamanda barış sürecine zarar veren yaklaşımlardı. Ancak AKP hükümeti de başından beri bu politikalarından vazgeçmedi. Barajları ve HES'leri yapmaya devam ettiler. Güvenlik politikaları ile barış ve müzakere sürecinin bir arada olmayacağını herkes çok iyi biliyor. En son önceki gün Ardahan'da bir insanın yaşamını yitirmesine sebep olan olay da tam anlamıyla bir provokasyondur. Dolayısıyla provokasyonlarla bu süreci bitirmeye çalışanlar kaybedecektir.
DEVLET VE YENİ HÜKÜMET SORUMLULUK ALMALI
Peki, böyle ne olacak?
Sürecin kısa zamanda nihai bir barış sürecine evrilebilmesi için devletin ve yeni kurulacak hükümetin sorumluluk yüklenmesi gerekiyor. Artık bu formatta gitmeyeceğini herkes çok iyi biliyor. Şimdiye kadar yapılan hep diyalog süreciydi. Artık diyalog süreci bitti, bunu herkesin bilmesi lazım. Orada konuşulacak olan her şey konuşuldu ve tüketildi. Müzakereye bir an önce geçilmesi lazım. Bunun için de Dolmabahçe sarayında deklere edilen on maddenin hayata geçmesi, acilen bir izleme kurulunun oluşması lazım. İzleme Kurulu'nun şahitliğinde on madde İmralı Adası'nda Sayın Öcalan'ın girişimiyle tartışmaya açılmalı. Bu tartışmalar yapılırken de İzleme Kurulu'nun buna şahitlik etmesi lazım. Bütün bunlar bir an önce hayata geçirilirse zaten müzakereye geçildiği anlamına gelecektir. Devletin ve yeni kurulacak olan hükümetin öncelikli meselesinin barış ve müzakere süreci olması gerektiğinin altını önemle çizmek istiyorum. Bu ülke artık kaybetmemelidir. Bu ülkenin artık savaş yıllarına dönmesi tartışılmamalıdır. Barış bu ülkeye bir an önce gelmelidir. Toplumsal barışa gerçekten çok ihtiyaç vardır. Toplumsal barışın da hayata geçebilmesi için İzleme Kurulu ve 10 maddenin İmralı Adası'nda tartışmaya açılması, ama aynı zamanda Sayın Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının da bir an önce yaratılması gerektiğini düşünüyorum. 7 Haziran seçimlerinden sonra özellikle HDP'nin aldığı oylar iyi okunmalıdır. Çünkü HDP'ye verilen oylar barışa verilen oylardı ama aynı zamanda Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne verilen oylardı. Sayın Öcalan'ın artık bu saatten sonra daha özgür koşullarda müzakere sürecini geliştirmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Şu anda bulunduğu koşulların müzakere sürecini yürütmeye elverişli olmadığının da altını çizmek istiyorum. / Firatnews