12 Mart 1995'te 22 kişinin hayatını kaybettiği 150'yi aşkın kişin yaralandığı Gazi Katliamı'nı "yakın tarihin karanlık sayfalarında yerini alan bir katliamın" olarak tanımlayan BDP Genel Merkezi şöyle dedi: "12 Mart 1995’te Alevi halkının yoğun olarak yaşadığı Gazi Mahallesi'nde bir kahvehanenin taranması sonrası düzenlenen protesto gösterilerine devletin kanlı müdahalesi sonucu 22 Can yaşamını yitirdi, 155 yurttaşımız da yaralandı. Gazi Katliamı da Dersim, Maraş, Çorum ve Sivas’ta olduğu gibi Alevi halkına yönelik gerçekleştirilen bir katliam olarak tarihin karanlık sayfalarındaki yerini aldı. "
Açıklamada, "Susurluk’ta ortaya çıkan belge, bilgi ve ifadeler Gazi katliamının devlet içi güçler tarafından gerçekleştirildiğini çok açık bir biçimde ortaya koydu. Bu saldırının planlayıcı ve uygulayıcısı devlet içi güçlerdi. Başta Aleviler olmak üzere tüm demokratik kamuoyunun beklentisi bu katliamı gerçekleştirenlerin, katliam emrini verenlerin, bütün sorumluların yargı önüne çıkartılıp hak ettiği cezaya çarptırılmasıydı. Ancak öyle olmadı. Bu provokasyonu gerçekleştirenler, emir-komuta zinciri içerisinde katliamda rol alan görevliler ve katliama onay veren siyasiler, yöneticiler korundu, diğer katliamlarda olduğu gibi yargı Gazi’de de gerçeklerin üzerini örtme yoluna gitti. İl il gezdirilen dava sonucu olayın faili olarak yargılanan güvenlik görevlilerinden sadece ikisine sembolik ceza verildi, asıl sorumlular ise, yargıdan kaçırıldı. Böylece ikinci bir katliam da hukukta yaşandı" ifadeleri kullanıldı.
"Eğer; Maraş, Çorum ve Sivas’ın hesabı sorulsaydı, bu katliamlar aydınlatılsaydı Gazi katliamı yaşanmayacaktı" diyen BDP devamla şöyle dedi: "Gazi katliamı aydınlatılmadığı içindir ki, Roboski katliamı yaşandı. Aynı katliamcı zihniyet, Gezi direnişinde bir kez daha ortaya çıktı ve 8 yurttaşımızı katletti.
Bugün Gazi katilamında yaşamını yitirenleri anarken, aynı zamanda Gezi katliamında dün kaybettiğimiz Berkin Elvan’ı uğurluyoruz. 19 yıl önce Gazi’de katlettiler, 19 yıl sonra Gezi’de. İktidarlar, yöneticiler değişse de zihniyet asla değişmedi. Bu ülke halklarına reva görülen politika ne yazık ki sürekli katliamlar, infazlar, işkenceler, her türlü hukuk dışı baskı ve zorbalıklar olmuştur.
HDP’ye yönelik son günlerde gerçekleştirilen ırkçı saldırılar, halkları birbirine kırdırmayı, çözüm ve barış umutlarını yok etmeyi, ülkeyi yeniden çatışmalı ortama sürüklemeyi hedefleyen tehlikeli politikanın halen devrede olduğunu göstermektedir. 19 yıl önce Gazi’de tetiği çektirenlerle bugün ırkçı güruhları sokaklara döküp saldırıya geçirten zihniyet ve mekanizma aynıdır.
Türkiye artık katliamlarla anılmamak, demokratik hukuk devleti olma yolunda ilerlemek ve iç barışını tesis etmek istiyorsa tüm karanlık geçmişiyle yüzleşmek, hesaplaşmak, halklara karşı işlenen insanlık suçlarını aydınlatmak ve sorumluları yargı önüne çıkarmak zorundadır.
Türkiye halklarının Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Ermenisiyle mağdur olan, baskı ve zulüm gören tüm kesimlerin, tüm demokrasi güçlerinin, kendilerine yönelen bu saldırılar ve dayatılan baskıcı politikalar karşısında ortak bir demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi etrafında kenetlenmesi gerekir. Katliamcı zihniyetle hesaplaşma ancak yürütülecek bu mücadeleyle gerçekleşebilir.
Bu vesileyle Gazi ve diğer katliamlarda yaşamlarını yitiren tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, sorumlulardan hesap sorulması ve adaletin gerçekleşmesi için mücadelemizi kararlı bir biçimde sürdüreceğimizin sözünü tekrarlıyoruz." / anf